Yeni milenyuma geçiş; sanayi çağı uygarlığının, bilgi çağı uygarlığına dönüşüm dönemine rastladı. İnsanlık, tarım toplumundan sanayi toplumuna geçerken, toplum yapıları ve örgütlenmeleri köklü değişimler geçirmişti. Örneğin, fabrikaların örgütlenişi ve üretimin konuttan, fabrikaya kaymasına yol açtı. Bu durum, evden işe gelgit trafiği yarattı. Kentlerin yapılanışı, fabrika ve iş alanlarının kuruluş yeri ve insanların yerleşim yeri seçeneklerine göre kent yapılarının farklılaşmasına yol açtı. Sanayi toplumunun alt yapı sistemleri ile üretim ve bölüşüm faktörlerinin dağılımı önemli ölçüde kentsel yapılanmaya bağlı olarak şekillendi.

Şimdide, sanayi toplumundan bilgi toplumuna geçiş daha derin ve köklü bir dönüşümü kentlerimize getiriyor. Dolayısıyla yeni milenyumda kentler ile kentlerin yapılanışı ve diğer yerleşim birimleri yeni yapılara dönüşecektir.

Bizlerin bu noktada sorması gerektiği soru;

"Kent planları değişen sosyo-ekonomik ve sosyo-kültürel yapıda yeterlimidir?".

Teknik Organize Yenilikler
Ayrıca "Kentlerimizde oluşacak teknik ve organize yenilikler alt ve üst yapı ilişkilerine bağlı olarak zaman ve mekan boyutunda entegre yaklaşım planları hazır mı?".

Bu sorulara yanıt bulabilirsek kentlerimizin yerleşim politikalarını ortaya koyar, kent vizyonlarımızı geliştirebiliriz.

Çağdaş bir kent; ufuk ötesine bakmakla, dünyanın gelişim ve değişim çizgisini kavramakla ve doğru planlama yöntemleriyle kentsel yerleşim politikalarını ortaya koymakla sağlanabilir.

Bu çalışmaların temel hedefinde amaçsal ve araçsal ilkeleri ortaya konulmalıdır.

Amaçsal ilkeler, sürdürülebilirlik, yaşanabilirlik ve hakçalık olmalıdır.

Araçsal ilkeler ise kente sahip çıkma bilinci, çözümde ortaklık anlayışı ve aktif katılımdır.

Bu ilkeler ışığında kentler, milenyum kenti olma yolunda gelişecektir.

İzmir’imizi de çağın gelişimine, yön ve hızına ayak uydurmak zorunda olduğumuz inancıyla, geçmişi belirlemiş olan etkenlerin yanında geleceği yaratacak olan etkenleri belirleyerek yakalayabiliriz. (Örneğin, EXPO projesinde olduğu gibi)

Bu şekilde potansiyelimizi daha iyi ölçüp bugüne kıyasla yarına varabileceklerimizi daha iyi anlayabiliriz. Onun için İzmir’in hızlı, dengeli, sağlıklı gelişmesini ve Dünya kentleri ile güçlü bir entegrasyona girmesini gerçekleştirmeliyiz. Onun için kentimizin imar ve gelişim planlarını, ulaşım master planlarını çağın gelişimine göre irdelemeliyiz. Geleceğe dönük sorumluluklarımızı bir daha gözden geçirmek zorundayız. Yalnızca bugünkü görüş alanımızla sınırlı kalır, uzağı göremezsek geleceğe uyum sağlamamız zorlaşır. Toplumsal bütünün tüm alt alanlarında insan odaklı yeni yapılanmalar söz konusudur. İnsan odaklı toplumsal yapılanmaların (Ekonomide müşteri merkezlilik, siyasette insan hakları ve katılım, kültürel ve sosyal alanda farklılıkların ortaya çıkması, ırk ve cinslerin eşitliği) yansımalarıdır. 

Ticaret ve Eğlence
Öncelikle kent altyapısı bilgi çağının insanları, kurumları ve örgütleri arasındaki yoğun iletişim ve işbirliğini sağlayacak şekilde düzenlenmelidir. Ancak, böylesi bir altyapı sayesinde kentlerin sosyal ilişkileri ve katılımı kentsel yaşamı düzenleyebilir.

Kentsel yapılanmada her şey kentli için düşünülmelidir. Yayaların daha rahat edeceği, kentin 24 saat yaşayacağı, daha estetik düzenlenmiş kent merkezleri, doğa ve çevre ile bütünleşik kent düzenlemelerinin yanında bilgi çağının, bilgi ve insan merkezli olması, kentlerde eğitim, üniversite, sağlık, güvenlik, ticaret, eğlence ve sosyal amaçlı aktivitelerin daha çok ön plana çıkarılması sağlanmalıdır. Ayrıca bilgi çağının teknopark ve bilim parkları, doğa ile uyumlu bir yapılanma içinde gerçekleştirilmelidir.

Kısacası yeni milenyumda katılım, sosyal boyut, insan ve çevrenin ön plana çıktığı yeni bir kentsel yerleşim politikalarına ihtiyaç vardır. Bu kentsel yerleşim politikalarını geliştirmek için kentin yapılanmasından yenilenmesine, gelişmesi ve yeni iş sahası yaratılmasına veya kent sorunlarının çözülmesine kadar her alanda kentteki tüm ilgili kurumlar birlikte çalışmak zorundadır.