Haberler

"Mevlana Çağı"nda mimarlık

Tarih: 22 Kasım 2007 Kaynak: Cumhuriyet
Doğumunun 800. yılı nedeniyle UNESCO'nun 2007'yi "Mevlana Yılı" ilan etmesinin anlamlı etkinliklerinden biri Konya'da gerçekleştirildi. Mimarlar Odası Konya Şubesi ile Selçuk Üniversitesi Mimarlık Fakültesi'nin 16-17 Kasım'da düzenledikleri sempozyumun konusu "Selçuklu Çağında Mimarlık" tı.

Bu tema, Mevlana 'nın ve diğer "Ortaçağ bilgeleri" mizin aynı zamanda "Selçuklu uygarlığı" yla birlikte "var" olduklarını anımsattı.

Özellikle ilk ve ortaöğrenim kitaplarında Selçuklu'nun Osmanlı'ya göre sanki "üvey evlat" konumunda yer alması; Avrupa'dan yüzlerce yıl önce, Anadolu'daki aydınlanmaya imza atmış eşsiz bir uygarlığın hep göz ardı edilmesi; hatta Mevlana'nın bile aynı "insancıl" aydınlanmanın "Selçuklu düşünürü" olduğu gerçeğini unutmak; "mimarlığın tarihsel tanıklığı" nda sorgulanmış oldu.

Hele Mimarlar Odası'nın "Eski PTT Pullarında Selçuklu Eserleri" afişi, devrimci Cumhuriyetin Anadolu'daki bu ilerici uygarlığa verdiği değeri belgeliyordu. Benzer şekilde sempozyumun adındaki "Selçuklu çağı" vurgulaması da sadece bir kültürü değil, Asya'nın Anadolu'yla 200 yıl süren "sanatsal kucaklaşma" sını tanımlıyordu...

Binyılların Buluşması
Nitekim ÇEKÜL Başkanı Prof. Dr. Metin Sözen, işte bu yaratıcılığın esin kaynaklarını şöyle belirtti: "Anadolu'daki bu sır neydi ki Selçuklu kısa sürede koca bir aydınlanma dünyası yarattı? Nereden beslendi? Göz açtırmayan Haçlı seferlerine rağmen sanata, düşünceye nasıl zaman ayırabildi?

Çünkü, Selçuklu'daki, Çin'e, Hindistan'a uzanan Asya birikimleriyle, Anadolu'nun binlerce yıllık kültür zenginliği buluşmuştu... Bu, Osmanlı'nın da varlık nedenidir..."

Mimarlar Odası Genel Başkanı Bülend Tuna da aynı derinliğin simge isimleri "Mevlana", "Yunus Emre", "Hacı Bektaşi Veli", "Kaygusuz Abdal" ve hatta "Nasrettin Hoca" gibi erenlerin, Selçuklu'nun Anadolu'da estirdiği "esenlik rüzgârı" yla sonsuzluğa yelken açtıklarını söyledi...

İşte böylesine düşüncelerle hazırlanan sempozyumun açılışında Mimarlar Odası Konya Şubesi Başkanı Serdar Işık dedi ki: "Mevlana'da simgeleşen barış, dostluk ve sevgiden, dönemin mimarisi de ayrılamaz..."

Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Akyürek de yine Mevlana'nın "Bu topraklara sevgiden başka tohum atılmadı" sözünü anımsatarak şunları söyledi: "Gönüllerin mimarı Hz Mevlana'nın mimarlarca anılması bize şu mesajı veriyor: Geçmiş taklit edilemez ama yol göstericimiz olmalıdır..."

Vali Yardımcısı İrfan Kenanoğlu 'na göre de "bir yandan devlet kurmak için savaşırken bir yandan da görkemli bir mimariyi yaratma" ya ancak "mucize" denebilirdi.

Cumhuriyetle Benzerlikler
Kenanoğlu konuşurken düşündüm. Aslında Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunda da aynı mucize yok mu? Üstelik Selçuklu'nun hayal bile edemeyeceği kadar güçlü silahlara sahip emperyalist ordulara karşı, yoksulluğun doruğunu yaşayan bir ulusun "destansı direnişi" yle.

İşte o "kurtuluş" savaşında ve "yeniden kuruluş" yıllarında bile onlarca müzenin açılması; bugün hayran kalınan "ulusal mimarlık" örneklerinin yaratılması; sanat ve bilimdeki şaşırtıcı ilerlemeler; 50 yıldır bir km. bile eklenemeyen demiryolu ağımız ve ulusal kalkınmada hâlâ güvencelerimiz olan onca fabrikanın kurulması... Bütün bunları hangi ulus, hangi coğrafyada başarabildi?

Denebilir ki Selçuklu ile Türkiye Cumhuriyeti'nin tarihsel benzerliği, ikisinin de insana ve aydınlanmaya dayalı toplumsal felsefelerinden ve her yönüyle "Anadol u sevdalısı" olmalarından kaynaklanıyor.

Nitekim Atatürk'ün ülkedeki bütün tekke ve zaviyeleri kapatırken "sadece" Konya'daki Mevlana Dergâhı'nı bunun dışında tutması; Cumhuriyet devriminin Selçuklu'ya yakınlığını kanıtlamıyor mu?

İlerleyen yıllarda bu yakınlığın yerini giderek sadece "Osmanlı hayranlığı" nın alması da 1950 sonrasındaki "karşıdevrim" in aslında hiç de bilinçsiz olmadığını gösteriyor.

Çünkü Selçuklu'yu unutmak, Anadolu'ya ve insan aklının yaratıcılığına yabancılaşmanın, yani "gerici" liğin de adeta ön koşulu.

İnsancıl Mekanlar
Konya'daki sempozyum, işte bütün bunları yeniden düşünmemize neden olsa bile, Selçuklu çağı mimarisindeki asıl incelenmesi beklenen "felsefi" etkilenmelere ait bildiriler ise ne yazık ki "yok" denebilecek kadar azdı...

Batı'nın "karanlık ortaçağı" na inat, doğunun aydınlık ortaçağını yaratan sevgi, hoşgörü, birlikte yaşama ve insancıllığın mimarisi acaba nasıldı?

Örneğin yine ortaçağ Avrupa'sının o "kasvetli" ve hatta "karanlık mekânlar" la dolu, "insanı ezen" din baskısı mimarisiyle aynı çağı paylaşan "insancıl", "ferah", "yaşamla bütünleşen" ve "alçakgönüllü ama özenli" Selçuklu dönemi mimarisi arasındaki "fark" nedendi?

Kervansaraylardaki hancı ve yolcu ilişkisi; Ahlat'taki insanı yücelten mezar taşları; Ulucami'lerdeki huzur veren iç mekânlar; hatta cami kapılarındaki "melek kanatlı asker" figürleri; medreselerdeki zihin açan ışıklı mekânlar. Hangi felsefenin mimarisiydiler?

Sempozyumun amacı ve konusu açısından bu temel soruyu irdeleyecek bildiriler yerine, restorasyon ve koruma sorunları ağırlıklı sunumlar, kendi alanlarında düzeyli olsalar bile, "Mevlana Çağında Mimarlık" dünyasına yeterince eğilmiş ol(a)madılar.

Denebilir ki kimi düşünsel konuşmalar ile Prof. Dr. Ayşıl T ükel Yavuz 'un Konya'daki Kızılören'de bulunan "Selçuklu Derbenti" nden yola çıkarak dönemin posta, kervan ve güvenlik teşkilatını anlattığı "yaşam" la ilgili bildirisi de olmasa, sempozyumun herhangi bir kültür varlıkları toplantısından farkı kalmayabilirdi.

Konya'nın tarihi Sille köyüne gösterdiği ilgiyle tanınan Selçuklu Belediye Başkanı Adem Esen' in açıkladığına göre, 2008'de de kendi ev sahiplikleriyle "Selçuklu Şehirleri Kongresi" yapılacak.

Dileğimiz, öncelikle yine, mimarideki Anadolu aydınlanmasının bu kez yaşamla bağları da kurularak ele alınması; ardından da çoğu Selçuklu kentimizde bugün yaşanan "insan onuruna aykırı imar oyunları" nın Mevlana felsefesi kapsamında da açıkça sorgulanması.
Takvim
<<Haziran 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
    1 2 3 4 5
6 7 8 9 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30      
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.