Kurak bir yazın ardından başlayan yağışlar, küresel ısınma tehdidine karşı bir rahatlama olarak algılansa da gerçek öyle değil. Seller ve fırtınalar, doğal dengenin yüzyıllardır insan eliyle tahribatının sonucu.
WWW-Türkiye Doğal Hayatı Koruma Vakfı, azalan su kaynaklarıyla ilgili çalışmaları, 'Su: Suyun Yeryüzündeki Serüveni' adıyla kitap haline getirdi. Çok iyi hazırlanmış albümde, medeniyetleri başlatıp sona erdirebilen suyun insanlık tarihi üzerindeki etkilerine de değiniliyor.
2006'nın mart ayında taşan Meriç Nehri, 700 bin dönüm tarım alanını sular altında bıraktı; trilyonlarca lira zarara neden oldu. Bu yıl da aynı yıkımı yaşadık. Bulgaristan baraj kapaklarını açtı, Edirne ve çevresi sular altında kaldı. Tekirdağ ve Silivri çevresinin benzer felakete uğraması için yarım saatlik sağanak yağmur yetti.
Trakya'daki yıkımın nedenleri belli. Plansız kentleşme, denize uzanan nehir yataklarının karayoluyla kesilmesi ve altyapı sorunları. Tarım arazilerinin fabrikalara terk edilmesi, ormansızlaşma, erozyon ve iklim değişikliği gibi etmenler de bu sonucu hazırlıyor. Su havzalarına konut yapmaya devam ettikçe bu yıkımlar kaçınılmaz.
Kuruyan nehirler ve göller, ömrünü tamamlayan barajlar ve artan kent nüfusları, yeraltındaki su kaynaklarını da tüketiyor. 21. yüzyılda 'su savaşları' yaşanacağı kehanet değil.
Konya Havzası'nı çöle dönüştürmeyi başaran Türkiye'nin, İstanbul'a yetecek suyu karşılayabilmek için Melen Çayı gibi, Karadeniz'e dökülen suları 'tersine akıtmak' dahil her yolu denediği ortada. Sapanca'dan Istrancalar'a yeraltı suları da içme suyu olarak tüketiliyor.
Bu kaynakların sürdürülebilir olması için ormanların korunması şart. Sellerin yıkımının önlenmesi için de yeşil alanları betonlaştırmaktan vazgeçmeliyiz.
Nehirlerin doğal yapısını seddeleme ve ıslah projeleriyle değiştirmek, Trakya örneğinde görüldüğü gibi işe yaramıyor. Doğal Hayatı Koruma Derneği, ancak 'ekolojik sel kontrolü' ile, nehirlerin etrafındaki bitki örtüsü korunarak ve ağaçlandırma yapılarak sellerin önlenebileceği konusunda uyarıyor.
Boğaz'a 3. Köprü, Beykoz-Sarıyer arasındaki güzelim ormanları rant alanına dönüştürecek. Trafiği rahatlatacağız derken son su havzalarını da yok edeceğiz.
Olası depremden önce İstanbul'u suyun bozulan döngüsü vuracak. Kimin umurunda?
YorumlarYorum Sayısı: Henüz hiç yorum yapılmamış
Bütün yorumları forumda okuyun!
Bütün yorumları forumda okuyun!

