Haberler

“Hakkında En Çok Şey Bildiğimiz Mimar, Mimar Kemalettin Ama Aslında Ne Kadar Az Şey Biliyoruz”

Tarih: 11 Aralık 2007 Yazan: Özgün Özçakır


Mimarlar Odası’nın onuncu dönem Ulusal Mimarlık Ödülleri ve Sergisi değerlendirmeleri kapsamında, “Türkiye’nin mimarlık kültürüne katkıda bulunmuş ve bugün hayatta olmayan mimar(lar)ın anısını yaşatmak üzere” bir “Anma Programı” kurumsallaştırılmış ve onuncu dönem seçici kurulu, bu anma programı için Mimar Kemalettin’i seçmişti. Mimarlar Odası’nın bu doğrultuda oluşturduğu ve Günkut Akın, Afife Batur, Ali Cengizkan, Bülend Tuna ve Yıldırım Yavuz’dan oluşan Anma Programı Komitesi, “Mimar Kemalettin’i ve dönemini anlamak” ve “Mimar Kemalettin’i anmak” amacıyla, 2006 - 2008 tarihleri arasında gerçekleştirmek üzere; mimarın tüm çalışmalarını içeren bir sergi düzenleme, mimarın mezarının restorasyonu ve bakımını yerine getirme, ve mimarın ayakta olan yapılarına plaket takılması yoluyla tanınmalarını sağlama gibi birçok çalışma planlamış ve gerçekleştirmiş. Bu planlanan çalışmalardan biri olan ve “Mimar Kemalettin üzerine bildiklerimizin hem tazelenmesi, hem de yeni bilgi kaynaklarına açılım sağlanması” amaçlı “Mimar Kemalettin ve Çağı: Mimarlık / Toplumsal Yaşam / Politika” sempozyumu 7 - 8 Aralık 2007 tarihleri arasında Ankara’da, Kemalettin Bey’in mimarı olduğu Gazi Üniversitesi Rektörlüğü’nde gerçekleştirildi.

İki günlük sempozyumda, konuşmacılar Mimar Kemalettin’in yaptığı çalışmalardan ve Türk mimarlığına getirdiği yeniliklerden bahsetmekle beraber, döneminin mimari koşulları hakkında dinleyicilerle bilgilerini paylaştılar.

Mimar Kemalettin’in Yaşamındaki Altı Önemli Nokta
Sempozyumun birinci gününde, açılış konuşmasından sonra konuşmacılar çeşitli oturumlarda bildirilerini sundular. Birinci oturumun tek konuşmacısı İlhan Tekeli, Mimar Kemalettin ve eserinin nasıl bir ortamda geliştiğinden bahsetti ve Mimar Kemalettin’in yaşamındaki altı önemli noktayı dile getirdi. Tekeli, bu özellikleri şöyle sıraladı: İlk olarak 1870 - 1927 tarihleri arasında yaşamış olması, ikincisi Türkiye’de ve Berlin’de mimarlık eğitimi alması ve bu eğitimin katkısı, üçüncüsü Osmanlı Mühendis ve Mimar Cemiyeti’ni kurması, dördüncüsü Evkaf Nezareti’nin başına gelmesi, beşincisi Birinci Ulusal Mimarlık Akımı’nı oluşturan iki önemli isimden biri olması, ve son olarak ise Kemalettin’in mimarlık konusunda birçok yazılı esere sahip olması.

Mektuplarında Yaşamından İzler ve Önemli Kanıtlar
Anma programı komitesi üyesi Yıldırım Yavuz, Mimar Kemalettin’in yazdığı mektupların günümüzde, mimarın yaşamı ve çalışmaları konusunda araştırmacılara önemli bilgiler verdiğini belirtti. Yavuz, Kemalettin’in mektuplarında, mimarın hayata karşı çekingen bir tavra sahip olduğunu, ancak mesleki konularda ise çok girişken olduğunu anlayabildiğimizi; bununla birlikte, dört yıl evli kaldığı eşinden sürekli ayrı kalması nedeniyle duyduğu özlemi mektuplarında görebildiğimizi belirtti. Ulusal Kitaplık ve Atatürk için bir Köy Evi tasarladığı da mektuplarında bahsi geçen önemli olaylar arasında; ancak bu tasarımları sonrasında hayata geçirilememiş.

Kemalettin’in Berlin’i
Mimar Kemalettin 1895’te Berlin’e gidip, “Charlottenburg Techniche”de iki yıl mimarlık eğitimi alması; O’nun belleğine önemli kazanımlar sağladı ve bu kazanımlar Türkiye’de uyguladığı mimarlığa da yansıdı. Dr. Meryem Fidangil, Kemalettin’in Berlin’de geçirdiği süreyi yerinde araştırarak çeşitli sonuçlar elde etti ve sunumunda bu sonuçlara değinerek mimarın orada yaşadığı günleri dinleyicilere sundu.



Fidangil ilk olarak, Kemalettin’in mimarlık eğitimi aldığı okulda kendisi ile ilgili hiçbir kayda rastlanmamasının, Kemalettin’in yaşının diğer öğrencilerden on yaş büyük olması sebebiyle özel bir statüyle eğitim almış olabileceğinden kaynaklanabileceğini belirtti.

Hiçbir kayda rastlanılmamış olmasının araştırma sürecini zorlaştırdığını belirten Fidangil, mimarın Berlin’deki adresinin Türkiye’ye yolladığı kartpostallar sayesinde öğrenebildiğini sözlerine ekledi. Fidangil ayrıca, Mimar Kemalettin’in Berlin’de oturduğu eve yakın binaları araştırarak, bu binaların mimara olası etkilerini incelediğini ve kullandığı değişik yapı malzemelerinin bu binalardaki uygulamalardan kaynaklanabileceğini de belirtti. Bununla beraber Fidangil, Kemalettin’in eğitim aldığı okulda farklı dönem üsluplarının detaylarıyla anlatıldığı yoğun bir ders programının olduğunu; Mimar’ın tasarımlarındaki çini ve tuğla kullanımında bu okuldaki eğitimin yatmış olabileceğine değindi. Fidangil konuşmasını Kemalettin’in görsel ve zihinsel belleğinin hangi izleri taşıdığı konusunda ilgilenenlere bilgi verebilecek, Walter Benjamin’in “Bin Dokuz Yüzlerin Başında Berlin’de Çocukluk” isimli kitabını tavsiye ederek bitirdi.

Restorasyondaki Çağdaş Yaklaşımları
Emre Madran, Mimar Kemalettin’in kentsel korumaya yönelik düşünsel yaklaşımlarının, günümüz yaklaşımlarıyla aynı düzeyde olduğundan bahsetti ve bu yaklaşımlarını açıkladı. Kültür varlıklarının yıkılmadan korunması, önemli yapı kalıntılarından sorumlu uzmanların eskinin kaybedilmemesine özen göstermeleri ve eski eserlerin uygarlık tarihinin kalıntıları olmaları nedeniyle korunması bu çağdaş yaklaşımlardan bazıları.

Mehmet Nihat Nigisberk’in Katkıları
Nigisberk defterleriyle kendi yaşamını kayda geçirmişti ve Kemalettin Bey ile olan yakın ilişkileri nedeniyle bu defterlerde Kemalettin Bey ile ilgili bilgiler de bulmak mümkün. Ali Cengizkan, bununla beraber Nigisberk’in arşivinin, Kemalettin Bey’in mimari eserleri hakkında bilgiler vermekte olduğunu ve Kemalettin Bey’in mimarlığına yeni belgelerle farklı açılımlar getirdiğini belirtti.

Mimari Bir Trajedi: Belvü Palas
Kemalettin Bey’in en önemli eserlerinden biri olan ve dönemin simge binalarından II. Vakıf Apartmanı, diğer adıyla Belvü Palas, yerine Merkez Bankası Ek Binası yapılmak istenmesi nedeniyle yıkılmış. Neoklasik bir üsluba sahip bina, Ulus’ta, Gençlik Parkı’nın çevresinde yer almakta ve dönemin en prestijli mimari eserlerinden biri olmaktaydı. Konuşmacılar, tartışma sırasında buna benzer durumların günümüzde de yaşandığını ve bunun günümüzün büyük sorunlarından biri olduğunu dile getirdiler.

Kestirmeden Tarih Yaz(ma)mak...
Sempozyumun son oturumu, Anma Programı Komitesi üyelerinin katılımıyla bir forum olarak gerçekleştirildi. “Kemalettin Mimarlığına Yeniden Bakmak” isimli forumda, sempozyumun günümüz mimarlığına katkıları konuşuldu ve sempozyum boyunca tartışılan konuların üstünden bir kez daha geçildi. Ali Cengizkan, sempozyumda yapılan tartışmaların nesnel odaklı olduğunu, düşünsel ve söylemsel oluşumlara örnek olmaya çalışarak yeni araştırma konuları açmada umut verici olduğunu belirtti. Ayrıca, bilimselliğe dayanmadan yapılan kestirmeden tarih yazımının bu sempozyumla beraber artık son bulması gerektiğini de sözlerine ekledi. Afife Batur, sempozyumda adeta iki günlük bir belgesel kuşağına izleyicilerin şahit olduğunu; bununla beraber sempozyumun Kemalettin’e ve dönemine ait belge birikimine çok büyük açılımlar getirdiğini, Kemalettin’in artık daha geniş bir perspektiften incelenmesine ihtiyaç duyulduğunu söyledi. Yıldırım Yavuz, forumdaki konuşmasında, sempozyumda tartışılan Mimar Kemalettin’in binalarının inşa edilmesi için birçok tarihi binanın yok edilmesi ve bunun mimarın kendi restorasyon yaklaşımlarına ters düştüğü eleştirilerine, bu tutumun – günümüzde de görülebileceği gibi – devletin para hırsı olduğu ve bu olayların Mimar Kemalettin’den bağımsız gerçekleşmesi sebebiyle Kemalettin’in suçlanmaması gerektiğini dile getirdi. Forumun sonuna doğru Bülend Tuna, İlhan Tekeli’nin ilk gün sunumunda söylediği “Hakkında en çok şey bildiğimiz mimar, Mimar Kemalettin ama aslında ne kadar az şey biliyoruz” sözünü hatırlatarak, sempozyumun Kemalettin hakkında ne kadar az şey bildiğimizi tekrar gösterdiğini ve sempozyumla beraber planlanan belgesel film, retrospektif kitap gibi çalışmaların tamamlanmasıyla bu eksikliğin giderileceğini belirtti.

“Kemalettin Bey ve Çağı” Sergisi
Sempozyumun ilk günü aynı isimle açılan ve Afife Batur’un sorumluluğunda gerçekleşen sergiyi Batur “Mimar Kemalettin’in görsel yeteneklerinin vurgulandığı bir portre” olarak nitelendiriyor. Sergide Kemalettin Bey’in birçok farklı kişiliğinden ve yeteneğinden eserlerin bulunduğunu söyleyen Batur, “Serginin konseptini tasarlayacağım zaman, Kemalettin Bey’in nasıl sunulacağı hakkında çok düşündüm ve onun çoğul bir kişiliğe sahip olduğunu gördüm. Mimar olarak inkar edilemez bir yetenekti. Tasarımsal açıdan dünyaya açık bir kişilikti. Ölümünden önce tasarladığı türbede ampiri unsurlar kullanmış, Filibe Garı’nda ise çevredeki morfolojiye saygı duydu. Kemalettin Bey diğer mimarların yapmadığını yapmış ve çevreye duyarlı eserler yaratmıştır” diyerek bu düşüncesini vurguluyor. Restorasyon çalışmalarıyla; düşünen, öğreten kişiliğiyle ve gören bir göze sahip olduğunun göstergesi fotoğraflarıyla “Kemalettin Bey ve Çağı” sergisi 14 Aralık 2007 tarihine kadar sempozyumun gerçekleşti mekanda, 24 Aralık 2007 tarihinden ise eklenecek olan yeni bir portreyle İstanbul Taksim Sanat Galerisi’nde izlenebilir.
Takvim
<<Haziran 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
    1 2 3 4 5
6 7 8 9 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30      
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.