Haberler

Alışveriş merkezleriyle tüketim pompalanıyor

Tarih: 24 Aralık 2007 Kaynak: Birgün
Türkiye'de son 4-5 yılda gittikçe yükselen tüketim eğilimi, alışveriş merkezi sayısındaki artışta kendini gösteriyor. Prof. Dr. Gülten Kazgan, bu alandaki yatırımların artmasına ilişkin, "Dış dünya, yeni teknolojileri devreye sokmak istiyor ama bu arada ekonomileri sürükleyip götürebilmek için de tüketimi pompalıyor. Biz de tüketimin bir aracısı olarak alışveriş merkezlerini kuruyoruz" dedi. Tüketimin esnaf üzerinden pompalanamaya-cağı için bu yolun seçildiğini vurgulayan Prof. Kazgan, esnafın ayakta kalabilmek için 'birlik olması' ve büyük ölçekte alımın avantajlarından faydalanması gerektiğini söyledi.

Kazgan, düşük gelir grubunun banka kredileri, yüksek gelir grubunun ise faiz geliriyle önemli bir tüketim gücüne kavuştuğunu kaydederek, artan tüketimin cari açık üzerindeki etkisine dikkati çekti.

İstanbul Bilgi Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Gülten Kazgan, tüketimi artırmanın tüm dünyada amaç haline geldiğini belirterek, bunun önemli bir aracının alışveriş merkezleri olduğunu söyledi. Alışveriş merkezlerindeki artışın ekonomiye etkilerine yönelik soruları yanıtlayan Kazgan, Türkiye'nin, tüm dünyada olduğu gibi sanayi kapitalizmden fı-nansal kapitalizm evresine geçtiğini belirterek, bu evrede, üretim kapasitesini artırmanın önemli olmadığını, zaten bir çok alanda üretim fazlası bulunduğunu kaydetti. Kazgan, "Sabit yatırımı teşvik ederek, üretim kapasitesi yaratmaya gerek kalmıyor, çünkü o alanda karlılık azalması var. Bu itibarla ekonomiye ivme verme kaynağı ikiye iniyor; biri teknolojik buluş yapacaksınız ve onları uygulayacaksınız, o gereksinimle sabit yatırım oluşacak. İkincisi de tüketime ivme vereceksiniz" dedi.

Yabancı Sermayenin Hiçbir Anlamı Yok
Yabancı sermayeden beklentinin "tamamen boş çıktığını" kaydeden Prof. Kazgan, şöyle konuştu: "Çünkü, yabancı sermaye ya var olan özel şirketleri, ya özelleştirmede kamu mallarını satın alıyor, ya da gayrimenkul alıyor. Bizim düşündüğümüz üretken yatırımlara gelmiyor. Yabancı sermaye çılgınlığı bugünün dünyasında sıfır değerdedir, hiçbir anlamı yoktur." Tüketimin pompalanmasının cari açığa etkisinin sorulması üzerine Kazgan, "Eğer sizin tasarrufunuz, yatırımınızın altında kalıyorsa o zaman cari açığınız giderek büyüyor" dedi. Kazgan, kredi kartı kullanımı ve bireysel kredilerdeki artışa ilişkin soruyu yanıtlarken de "Öyle bir noktaya geldi ki Türkiye ekonomisi, bireysel krediler tasarruf mevduatı oranı 5 yıla varmayan bir süreç içinde 6 katı büyümüş" dedi. Tüketici kredilerinin milli gelire oranında da inanılmaz bir sıçrama olduğunu söyleyen Kazgan, böylece cari işlemler açığı ve dış borçlarda patlama yaşandığını belirtti. Kazgan, bireysel kredileri düşük gelir grubundaki vatandaşların kullandığını, yüksek gelir grubunun ise faiz gelirinden elde ettikleri kazançla "inanılmaz bir tüketim gücüne kavuştuğunu" anlattı.

Esnaf Birlik Olsun
Prof. Dr. Kazgan, alışveriş merkezlerinin esnaf üzerindeki etkisini değerlendirirken de "Marketler kurulduğu zaman bakkallar biz ne yapacağız diye ayaklanmıştı. Bugün bakkal dükkânı bulmak zor. Tabii marketlerin büyük miktarda satın almaktan kaynaklı bir ucuzluğu oluyor. Onun için herkes marketten alışveriş yapıyor" dedi. Esnafı etkileyen diğer önemli noktanın da şehir merkezlerindeki "toprak rantı" olduğunu dile getiren Prof. Kazgan, "O kadar yükseldi ki dükkan kiraları, insanlar orada satacak-larıyla kirayı ödeyemez" dedi.

Esnafın ne yapması gerektiğinin sorulması üzerine de Kazgan, 10 yıl önce orada var olan kasaplar, bakkallar olaya uyanıp başlamış olan sürece uymak üzere aralarında bir küçük sermaye şirketi, kooperatif kurup da bu işe girişselerdi, şimdi işsiz kalmazlardı. Hepsi ben kendi dükkânımda kasaplık, manavlık yapayım deyince kaldı. Yani biraz da onların değişen dünyaya uyum sağlaması lazım" dedi.

Armada Genel Müdürü Yıldır Ertem: İhtisaslaşma şart
Başkentin önemli alışveriş merkezlerinden Armada'nın Genel Müdürü Yıldır Ertem, alışveriş merkezlerindeki artışın küçük esnafa etkisine yönelik soruyu yanıtlarken, Türkiye'de esnafı rahatlatmak için alışveriş merkezlerinin lokasyonu ve çalışma biçimini kısıtlama yoluna gidilmesi gerektiğini kaydetti. Diğer ülkelerde sürecin "ihtisaslaşma" ile aşıldığını belirten Ertem, şöyle konuştu: "Bizim mahalle bakkalımızda her şey satılırken onlarda konsept mağazalar haline gelmişler. Mesela kimi sadece süt ürünleri satmaya başlamış. Bir araya gelmişler, ölçek oluşturmuşlar, satın almaları tek elden yapmaya başlamışlar. Esnafımız da kategori ve farklılık sağlayıp, organize olup, satın alma yöntemleri geliştirip rekabet edebilirler. Hipermarketler açılmasın, alışveriş merkezleri şehrin dışına çıksın deniyor. Bu çözüm değil."

ABD'de Caddeye Dönüş Başladı
Alışveriş merkezi kavramının ortaya çıktığı ABD'de sürecin artık "doyma noktasına" geldiğini ve caddeye dönüşün başladığını anlatan Ertem, organize olmuş "ihtisas dükkânlarının" buralarda da görüldüğünü söyledi. Caddeye dönüşte, sarsılan ABD ekonomisinde tasarruf eğiliminin de etkili olduğunu kaydeden Ertem, "Alışveriş merkezlerine girildiği zaman tüketim harcamaları artıyor, küçük bir bakkaldan alışveriş yaparken ihtiyacınızı alırken markete girdiğinizde gördüğünüzü alırsınız. Çünkü oradaki düzende, insanların satın almasını teşvik edici bir yapı vardır" dedi.

'Biz yaşam şekli olarak alışveriş merkezlerini daha yeni yeni öğreniyoruz" diyen Ertem, alışveriş merkezlerinin, sinema, tiyatro, restoran ve çocuklara yönelik aktivitelerle bir "yaşam merkezi" olarak algılandığını anlattı. Alışveriş merkezlerinin sosyal katkılarının Anadolu şehirlerinde çok yakından izlediklerini söyleyen Ertem, önceleri terlikle gelen ailelerin daha sonra ayakkabı giydiğini, daha medeni koşullarda, oradaki insanlar gibi davranıp, yaşamaya çalıştığını ve bunun çok ciddi sosyal etkileşme yaratığını belirtti.

Yoksullar için 'turistik gezi mekânı'
Alışveriş merkezi sayısındaki artışın sosyal hayata etkisini inceleyen ODTÜ Sosyoloji Bölü-mü'nden Aksu Akçaoğlu da "alışveriş merkezlerinin alt gelir grubu için "turistik gezi mekânı", orta gelir grubu için "günlük kent hayatının parçası", üst gelir grubu için ise "ev ve iş arasındaki bir istasyon" işlevi gördüğünü" belirtti.

Kocaoğlu, alışveriş merkezlerine en çok gençlerin gittiğini ancak en kuvvetli bağ kuran kesimin evin pasif yapısı içinde kalan ve alışveriş merkezlerinde kendilerini yeniden aktif hisseden "emekli kadınlar"olduğunu söyledi.

Kadınlar Öne Çıkıyor
Akçaoğlu, modern kentin genel olarak "erkeksi bir mekan" olduğunu, alışveriş merkezlerinde ise kadınların ağırlığının görüldüğünü belirterek, "Alışveriş merkezleri, bugün kadının, yanında erkek olmadan ev dışına rahatlıkla çıkabildiği mekanlardan biri. Görüştüğüm kadınlar, alışveriş merkezlerindeki insanların kent merkezindekiler kadar çeşitli olduğunu ancak daha nezih bir ortam bulunduğunu belirtiyor. Bu nezihlik, onlara göre rahatsız edici erkek tavırlarının, bakışının olmaması" dedi. Akçaoğlu, alışveriş merkezlerinin sadece fiyat ve kalite standardı sağlamakla kalmadığını aynı zamanda alıcı ve satıcı arasındaki ilişkiyi de standarda bağladığını kaydederek, "bu anlamda ilişkilerin senar-yolaştırıldığını, samimiyetten koptuğunu" söyledi.

Sosyalleşme çabası
Aynı konu üzerine araştırma yürüten ODTÜ Sosyoloji Bölümünden Laçin Tutalar, satıcıların, müşterilerin kendilerine "birer ürün" gibi yaklaşmasından, alıcıların ise aynı ses tonu ve yüz ifadesinden rahatsızlık duyduğunu söyledi. Tutalar, işsizliğin alışveriş merkezlerindeki kalabalığı artırdığına dikkati çekerek, "Özellikle işsiz gençlerin bütün gün tek çay ile alışveriş merkezlerinde oturduğunu gözlemliyoruz, insanları, çevreyi izliyor, bu yolla evden çıkıp sosyalleşmeye çalışıyorlar" dedi.
Takvim
<<Haziran 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
    1 2 3 4 5
6 7 8 9 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30      
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.