Garanti Bankası eski Genel Müdürü ve Doğal Hayatı Koruma Vakfı (WWF - Türkiye) Yönetim Kurulu Başkanı Akın Öngör, Türkiye'de doğal hayatı ve çevreyi koruma bilincini geliştirmenin çok zor olduğunu belirterek, TÜSİAD üyesi bazı sanayicilere bile çevre bilincini anlatmakta zorlandıklarını söyledi.
Halkın doğayı koruma ve iklim değişikliğine yönelik proje ve tedbirler için hükümet ve diğer kuruluşlara baskı yapması gerektiğini söyleyen Öngör, şöyle konuştu:
'Duyarlılık arttı'
"İklim değişikliğini ve çevreyi korumanın ne kadar önemli konular olduğunu TÜSİAD üyelerine bile anlatmakta zorlandık. TÜSİAD üyeleri son birkaç yıldır çevre ve iklim değişikliği konularına daha duyarlı bir yaklaşım içine girdiler.
Sanayiciler arasında birkaç kesim var. Bir kesim bizi destekliyor. Çevreyle ilgili çalışmaları destekliyor ve kendisi de uygulamaya çalışıyor. Öyle sanayiciler tanıyorum, fabrikasına gittiğinde ilk iş arıtılmış atık sudaki kırmızı küçük balık hâlâ yaşıyor mu, yaşamıyor mu?, ona bakıyor. Öte yandan, geniş bir kesimse bilinçsiz ve duyarsız.
Çok iyi hatırlıyorum, TÜSİAD'ta Kyoto Sözleşmesi'ne ilişkin tartışmalar oluyordu, Kyoto'ya karşı kararsız, çekingen ve hatta maliyeti ve önemi üzerinde çok büyük şüpheleri vardı. Şimdi çok daha duyarlı ve bu işe çok daha sahiplenici hale geldiler."
'Düşünceleri değişti'
Türkiye'deki büyük kuruluşların toplumsal sorumluluk projeleri kapsamında çevre ve doğa konularına daha bilinçli yaklaşması gerektiğini söyleyen Öngör, sanayicilerin Türkiye'nin henüz imzalamadığı Kyoto Sözleşmesi'ne ilişkin düşüncelerini ise şöyle değiştirdiklerini anlattı:
"Vakfın yönetim kurulunu oluştururken saniyi kesiminden de pek çok kişiyi yönetime aldık. Bir kısmı Kyoto Anlaşması'na tereddütle bakıyordu. Ama bilgi aldıkça görüşleri farklılaşmaya başladı. Kendi sanayi tesislerinde ne uyguluyorlar bilmiyorum ama onların bilinçlenmesinin farkını görebiliyorum. Son bir iki yıldır bu değişimi görüyorum."
'OSB'lerde arıtma tesisi yok'
Türkiye'deki 58 organize sanayi bölgesinin sadece yüzde 16'sında atık su arıtması bulunduğunu belirten Öngör, "Sanayinin bıraktığı pis suyun yüzde 84'ü doğaya bırakılıyor. Doğaya verdiğiniz pis suyun bir litresi 8 litre temiz suyu kirletiyor" dedi.
"Bunlar organize sanayi bölgesi, bir de organize olmayan sanayi bölgelerini, orta ölçekli ve küçük ölçekli sanayicileri düşünün" diyen Öngör, turizm sektöründeki duyarsızlığa da dikkat çekerek şöyle konuştu:
"Turizm sektörü yeni gelişiyor. En modern tesisler bizde diye övünüyoruz. Yüzde 81'inde atık su arıtma tesisi yok. Pis suyu doğaya bırakıyorlar. Çevreye saygılı olmaları gerekir."
Genç anneden 'Conta Hareketi'
Türkiye'nin hızla su fakiri ülke olmaya doğru gittiğini söyleyen Öngör, şehir suyunun boruların eskiliğinden kaynaklanan kaybının önlenmesi için 'Conta Hareketi' başlattıklarını anlattı. Akın şöyle konuştu: "Türkiye'deki 16 büyük şehirde suyun yüzde 44'ü dağıtımda kayboluyor. Bu yüzde 44 kaybın önlenmesi lazım. Bunun için Vakıf olarak 'Conta Hareketi' başlattık. Genç annelere seslenerek su kaybını önlemeye çalışıyoruz.
Genç annlere sesleniyoruz çünkü onlar hem kendi hem de çocuklarının geleceklerini düşünüyorlar. İdareci olan yaşlı erkeklerse uzun vadeli projelerde karar almıyorlar. Genç anneler, 16 belediye başkanına 'Başkan boruları değiştir" diyecekler.