Haberler

İzmir’in Mimarı Harbi Hotan

Tarih: 4 Ocak 2008
İzmir Ticaret Odası Lokali, İzmir Atatürk Kapalı Spor Salonu, olimpik açık ve kapalı yüzme havuzları, Halkapınar Spor Sitesi’nde 70 bin seyircili Atatürk Futbol ve Atletizm Stadı gibi yapılarıyla, modern İzmir'in mimarı olarak kabul edilen Harbi Hotan, 17 Aralık 2006'da aramızdan ayrılmıştı.

1943 yılında Güzel Sanatlar Akademisi’nden Yüksek Mimar olarak mezun olduktan sonra, 1946 yılında İzmir Belediyesi'nde göreve başlayan Hotan, Proje Şefliği ve Şehircilik Planlama Müdürlüğü sırasında şehirci Albert Baudmer ile 3,5 yıl çalıştı. Bu sırada değişik konularda 17 proje yarışmasında çeşitli dereceler aldı. Birçok yarışmanın jüri üyeliğinde bulundu. Hotan’ın 1964’te Buca ile başlayan eğitmenlik serüveni ise, 1981 yılına kadar Ege Üniversitesi’nde ve 1996 yılına kadar da Dokuz Eylül Üniversitesi Mimarlık Fakültesi’nde devam etti.

Dokuz Eylül Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Mimarlık Bölümü Öğretim Görevlisi Doç.Dr. Yeşim Kamile Aktuğlu; 1980 yılında Mimari Perspektif ve Gölge konulu kitabı yayınlanan; mimariyi, birçok koşulun dengeli ve ahenkli bütünleşmesi olarak tanımlayan Harbi Hotan hakkındaki düşüncelerini şu sözlerle aktarıyor:

“Geçen yüzyılda bir vakit, 1989’da Mimarlar Odası İzmir Şubesi Safranbolu’ya 3 günlük bir gezi düzenledi. O gezinin en büyük kazancı benim için, Harbi Hoca ve eşi Bihter Hanım’ı tanıma şansı oldu. Ertesi yıl, 1990’da yine Mimarlar Odası İzmir Şubesi bu sefer on günlük bir doğu gezisi düzenledi. İzmir’den başlayan yolculuk Yozgat’tan Samsun’a, oradan da tüm kıyı boyunca Artvin’e uzandı. Sarp’tan da aşağıya, Kars, Iğdır, Doğu Beyazıt üzerinden Van, Tatvan, Muş, Bitlis ve İzmir’de noktalandı. Böyle yoğun bir yolculuk da, ancak benzer yoğunluktaki bir bilgi alımı ile sürebilirdi. Bu bilgi alımının ilk vakitleri de Tokat’ta sokaklarda dolaşırken gerçekleşti. 'Ya Harbi Hoca, niye renkler sıcak ve soğuk diye anılıyor?' dedim, o da her zaman ki sakin ve bir o kadar da bilgi dolu ses tonuyla 'tabi ki dalga boylarından dolayı' diye cevapladı. Eğer o vakitleri hayal ederseniz, bir yandan Tokat sokaklarının karakteristiklerini öğrenmeye çalışıyorsunuz, bir yandan da Harbi Hoca’dan sürekli bilgi alımında bulunuyorsunuz, her anda. Hatta gezinin sonlarına doğru da, Tatvan’daki mezarların kurgusunun açıklamasıyla da devam etti. Artık, 10 gün sonundaki aydınlanmanın hangi boyutta olduğunu kelimelerle ifade etmeden anlamanız mümkün olmalı.

Bir sefer de, yıl 1992, İngiliz Hükümeti’nden aldığım 1. British Council Bursu ile Londra’da çelik mimarisi konusunda doktora tez konumla ilgili araştırma yapmaya gideceğim, yine Harbi Hoca hayatımın akışını çok isabetli bir şekilde değiştirdi. 'Yeşim, gerçek bir mimarın ilk sahip olması gereken şey güzel ve nitelikli bir fotoğraf makinasıdır' dedi. Ve bana sahip olduğu fotoğraf makinasının özelliklerini anlatırken, eğer iyi bir makine alırsam uzun yıllar benim işime yarayacağını da ifade etti. Ben de halen daha 1992'de Londra’dan burs paramla aldığım fotoğraf makinemla fotoğraflarımı çekiyorum.


Kapalı Spor Salonu

Harbi Hoca’nın doğum yılı 1916 olduğu için, ve de anlatımlarında hep bilgilendirme yaptığı için, Harbi Hoca ile birlikte olmak tarihte bir an olmakla eş değerdeydi. Ben Yapı Bilgisi’nde olduğum için, bana hep, yapılan tasarımlarda kullanılan yapı elemanlarının boyut hesaplarının da mimar tarafından yapılabileceğini, ve yapılması gerektiğini ve bu işleri de kendisinin yaptığından bahsederdi. Arada tarihte geriye gidip, 1971'lere geldiğinde işlerin nasıl olduğunu anlatırdı. O vakitlerde, İzmir Belediyesi’nde çalıştığı ve de Akdeniz Yaz Oyunları İzmir’de yapılacağı için, son sürat ve çoklukta spor binalarına ihtiyaç olduğunu söyledi. Ve Harbi Hoca da bu spor binalarını ve tesislerini tasarlamadan önce Belediye’nin temsilcisi olarak dünyanın önemli spor komplekslerini ziyaret edip, incelemelerde bulunduğunu, ve sonrasında İzmir’e döndüğünde, Halkapınar’daki 70 bin kişilik Atatürk Stadyumu'nu, Alsancak’taki Kapalı Spor Salonu'nu ve Yüzme Havuzu'nu, ve Alsancak’taki garın ilerisindeki Stadyum Birimi'ni kendisinin tasarımlayıp, taşıyıcı sistemlerindeki elemanları kendisinin boyutlandırdığını anlattı. Yine o vakitlerde, Fuardaki Evlendirme Dairesi'nin de mimarının kendisinin olduğunu ve evlendirme dairesinin köşeye denk gelmesi nedeniyle, bu köşe konumun tasarımını nasıl şekillendirdiğinden bahsetti. Ve Fuarda, Lozan kapısının solundaki Pakistan Pavyonu'nun mimarının da kendisi olduğunu ilave etti. Her vakit gündemde olan fuarlar ve sergi binaları başlığı için örnek alınması gereken çok başarılı bir ülke pavyonu yapısı, ve halen daha hiçbir değişikliğe uğramadan günün ihiyaçları doğrultusunda bugün de kullanımda olan mekanlarıyla ve cephe tezyiniyle gülümseyen bir bina. Fuarın karşısındaki, kendisinin de oturduğu apartmanın cephe tasarımı da ayrıca değerlendirilmesi gereken önemli bir örnek.

Bunlar benim her anda iç içe yaşadığım canlı öğeler, Harbi Hoca tarafından, İzmir yaşamına, Türkiye yaşamına, dünya mimarlığına ilave edilmiş, halen daha güncel, halen daha kullanılan, halen daha servis hayatları süren, ve epey bir vakit daha süreceği kesin olan ürünler bunlar.

Gelelim Harbi Hoca ne yazardı, ne yazmıştı, ne yazıp ta, basılmasını bekliyordu? Harbi Hoca’nın el yeteneği, hani değil yüzyılda, belki de milenyumlarda kolay kolay yakalanılacak ellerden değildi. Süper bir serbest el çizimi, süper bir renk kullanım disiplini, ve süper bir perspektif bilgisi ve görgüsü ve üretimi vardı. Muhteşem detaylı ve önemli bilgilerle dolu Perspektif kitabı, mimarlık eğitimimizde en çok kullandığımız kaynak kitaplardandı. Harbi Hoca eşi Bihter Hanım’la birlikte Fransızca kaynaklardan ettiği tercümelerle edindiği bilgileri, bizzat kendi çizimleriyle de kanıtlayarak açıkladığı Piramitler kitabı, halen daha akıllı bir yayımcı tarafından yayımlanmayı bekliyor. Neden mi akıllı bir yayımcı, çünkü, yurt dışında birçok kitabı alabilirsiniz, bol resimli, hem de renkli hem de tam sayfa, ama çok az kitabı alabilirsiniz, bir çok referansları olan ve gerçek bilimsel bilgi içeren. Neden mi, çünkü o resimli kitaplar, 'A' Lira'ysa, diğer kitaplar '10A' Lira değerinde satılır ve de alıcı da bulur. Çünkü bilirsiniz ayrımını bu iki tür kitabın, birindeki emek 'A' vakitse, diğerindeki emek '100A' vakittir, ve sizin kazanacağınız bilgilenme düzeyi de resimli kitaplardan 'B' ise, bu tür bilgi yüklü kitaplardan '1000B'dir. Harbi Hoca’nın Mimarlar Odası takvimlerinde de oldukça bol miktarda çizim ve desen ve resim çalışmaları bulunmaktadır.

Şimdi gelirsek son noktaya, Türk Mimarlık Tarihi'nin en dolu, en üretken, en başarılı mimarlarından olan Harbi Hotan Hoca’nın Dünya Mimarlık Tarihi’ne olacak katkılarını da bir an önce hayata geçirmek için, teklifim, gelin Harbi Hotan Mimarlık Ödülü koyalım her yıl verilmek üzere. İnanın İngilizler'in James Stirling’i varsa, benim de Harbi Hotan Hocam var, RIBA her yıl James Stirling Mimarlık Ödülü veriyorsa, benim de Mimarlar Odaları'mın Genel Merkezi Harbi Hotan Mimarlık Ödülü’nü verir tüm dünya mimarlarına her yıl."
Takvim
<<Haziran 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
    1 2 3 4 5
6 7 8 9 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30      
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.