Kültür ve Turizm Bakanlığı, önümüzdeki dönemde kentlerin turizm potansiyelini harekete geçirmek amacıyla bir dizi çalışma başlatıyor. Örneğin; "marka kentler" kapsamına alınan Ankara, İstanbul, İzmir ve Antalya'da "şehir turizmi"ni geliştirmeye yönelik çalışmalar yapılacak.
Bakanlığın bir de kültür turizmini geliştirmek amacıyla çalışmalar yapılmasına karar verdiği "marka kentler" var. Konya, Manisa, Kütahya, Hatay'ın da aralarında olduğu 14 kentin listesinde tarihsel ve kültürel doku bakımından bu kentlerden hiç de geri kalmaz Kayseri.
Turizmi özümsemiş işletmeciye göre, günümüz turizminde kültürel değerlerin ayrı bir yeri var. Turizm sektörü güneş, kum ve denizin yanı sıra artık bu değerlerin insanlara sunumundan da para kazanıyor. Örneğin; İtalya, Fransa, İskandinav ülkeleri, Mısır; kültür varlıklarını, katma değer getirisi oldukça yüksek birer kaynağa dönüştürerek büyük paralar kazanıyorlar.
Anadolu'nun dört bir yanındaki tarihsel yapılar başlı başına birer marka. Nevşehir'deki Saruhan'dan maden, Antalya'daki Alarahan'dan artık para kazanıyoruz. Niye, İncesu'daki Kara Mustafapaşa, Bünyan'daki Karatay kervansaraylarını ya da Sultanhanı'nı gelir kapısına dönüştürüp para kazanmayalım.
Kayseri, İpek Yolu üzerinde kökleri olan bir ticaret merkezi. Asur Ticaret Kolonileri'nden beri bu topraklarda ticaret yapılıyor. Gündemdeki yerini koruyan "İpek Yolu Kültür Yolu" projesi, kültürlerin buluşma yolu olduğu kadar günümüzde de pekala turizm ticaret yolu olabilir.
Turizmciler Türkiye'nin geleceğini turizmde görüyor. İşletmelerin tek isteği doğal değerlerin yanı sıra tarihsel, kültürel değerlerin de fazla zaman kaybedilmeden turizme açılması. "Yeter ki; potansiyel zenginlikler iyi değerlendirilsin. Yeter ki, Vakıflar İdaresi bu yolun önünü açsın; yeter ki, "marka yaratmak" adına kota konularak ayrımcılık yapılmasın" diyorlar.
Turizm sektörü artık dünyanın her yerinde kültür turizminden para kazanıyor. Eğer dünya devleriyle bu yarış sürecekse Türkiye'nin de bir an önce kültür turizmine yönelmesi şart.
İncesu'daki, Bünyan'daki kervansarayların çevresinde, Kayseri'de tarihsel dokunun yoğunlaştığı kesimlerde özel kültür alanları oluşabilir. Talas ve Ağırnas'ta benzer alanlar oluşturmak mümkün. Bu konuda sadece bakanlığa, Vakıflar Genel Müdürlüğü'ne değil, üniversiteye, yerel belediyelere ve diğer kuruluşlara büyük sorumluluklar düştüğü bir gerçek. Umarım, bakanlık "marka kentler" kapsamına aldığı merkezleri bir kez daha gözden geçirir.