Haberler

Sulukule Platformu’ndan Kültür Bakanı'na Açık Sorular

Tarih: 11 Ocak 2008


8 Ocak 2008 Salı günü Yeni Şafak gazetesinde yayınlanan “Sulukule, Yeniden Şekillenecek” başlıklı haberde, Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın, CHP İstanbul Milletvekili Çetin Soysal'ın soru önergesini yanıtlayan açıklamalarına yer verildi. Proje kapsamında yıkılması öngörülen yapıların yerine bitişik nizamda, 7 ana mimari üslupta toplam 21 yapı tipinin tasarlandığını belirten Günay, bu konutların dışında konaklama tesisi ile ticaret ve kültür tesisi olarak 2 yapının da avan projede yer aldığını ifade ediyor.

Projenin, Yard.Doç.Dr. Mehmet Ali Yüzer, Yard.Doç.Dr. Selim Velioğlu, Doç.Dr. Kemal Kutgün Eyüpgiller ve Dr. Aras Neftçi'nin danışmanlığında hazırlandığını söyleyen Günay, İstanbul Yenileme Alanı, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu'nun 2 Kasım 2007 tarihli kararıyla uygun bulunan yenileme avan projesinin, kurul gündeminde yaklaşık 3 ay süreyle"tescilli yapılar, sur koruma bandı, bölgenin silüeti ve koruma mevzuatı" gözönüne alınarak değerlendirildiğini belirtiyor.

Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay'ın, Sulukule yenileme projesiyle ilgili açıklamalarının kafalardaki sorulara bir cevap olmadığını, tam tersine daha büyük endişelere mahal verecek sözler olduğunu belirten Sulukule Platformu, tepkilerini şu sözlerle dile getiriyorlar:

Tarih

1. Dünyada binlerce yıllık kent olarak adlandırılabilecek iki yerleşim alanından biri olan İstanbul'un merkezinde, Tarihi Yarımada'da sürdürülen yenileme projelerinin her biri mimarlık skandalı niteliğinde.

Örneğin Süleymaniye'de, Kiptaş tarafından insanlardan arındırılan ve yeni sahiplerinin yatırım ihtiyacını karşılamak için yıktırılan sapasağlam tescilli binalar, İstanbul gibi bir kentin nasıl bir inşaatçı mantığına teslim edildiğini ortaya koyuyor. Süleymaniye Projesi'ni onaylayan Koruma Kurulu bile, bu yıkımlar konusunda suç duyurusunda bulundu, ama ne yazık ki, iş işten geçtikten sonra!.. Ya suça daha fazla iştirak etmemek için, ya da tarihi bina katliamı gerçekten onların bile yüreğini sızlattığı için. Çünkü malum, kurullar, "koruma"dan çok, "yıkıp yenileme" amacına hizmet ediyorlar...

Bölgelerde tescilli binaların bile yıkılarak yerine, UNESCO'nun uyarılarına aldırış edilmeden taklit Osmanlı evleri yapılması, konutların yeni sahipler için yapıldığının göstergesi. Çünkü, buraların değerleneceği bilgisini "içeriden" alıp yatırım yapan "müşteriler" eski binaları tercih etmiyor.

Nitekim Sulukule Projesi'nde de, tescilli sivil mimari örneği sayısının düşük gösterilmesi, tıpatıp aynı nitelikte onlarca başka evin es geçilmesi de bunu gösteriyor.

Kültürle ilgili en üst düzeydeki kamu görevlisi olan Sayın Bakan, neden kültürü yok sayan bir inşaatçı mantığı ile yalnızca fiziksel mekanı dönüştürmeyi hedefleyen bu ilkel mimarlık uygulamasını destekliyor?


Fotoğraf: Cihat Ak

2. Sultanahmet otel inşaatında yaşanan skandal bu kez de Sulukule'de tekrarlanmak üzere. Projede, evlerin altı bütünüyle otopark olarak öngörülmüş. Oysa, mahallenin, Bizans ve Osmanlı zamanlarında çok önemli bir yerleşim alanı olduğu biliniyor. Türkiye'nin 1982'de imzalamış olduğu UNESCO Konvansiyonu, yer altındaki arkeolojik varlıklar araştırılmadan yeni inşaat yapılamaz diyor.

Ayrıca surların bulunduğu bölgede yapılacak inşaat faaliyetlerinin de bu konvansiyona göre DKMK ile haberleşerek yürütülmesi gerekiyor. Dahası, TC yasaları uluslararası normların dikkate alınmasını gerektiriyor.

Oysa, bölgedeki kalıntılar hiç bir zaman araştırılmadı. Bazı kaynaklara göre, 569-570 yıllarında inşa edilen Deuteron Sarayı'nın, Sulukule'de olması yüksek bir olasılık.

Sulukule'ye tarihi adını veren "su"yun, yani bir zamanlar Bayrampaşa sırtlarından kopup gelen Lycos deresinin suyunu toplayan Bizans sarnıcının üzerine, iki yıl kadar önce inşa edilen yüzme havuzu kompleksi ise başka bir skandal... Bu kompleksin inşası ne tesadüftür ki, Sulukule'nin yenileme alanı ilan edildiği günlere rastlamıştır!.. Yatırımcıların ilgisini çekmek, bölgenin değerini artırmak ve proje sayesinde yerlerinden edilecek Romanların yerine mahalleye yeni yerleşecek olanlara bir cazibe merkezi oluşturmak için... Yanına bir de alışveriş merkezi ve otel inşa ettiniz mi, işte kültür, işte "çağdaş" yenileme!... Üstelik de "sosyal"!..

Fatih Belediyesi'ne ve tabi ortaya çıkan projeye göre, arkeolojik kazıya şimdilik gerek yok. Ama, inşaat kazıları sırasında, dozerlere, ekskavatörlere tarihi bir şeyler takılırsa, ne yapılması gerektiğine o zaman karar verilecek!

Yoksa, aynı Sultanahmet örneğinde olduğu gibi, bölgenin etrafı perdelerle çevrilip, kalıntılar rahat rahat yok mu edilecek?

Sosyal, Ekonomik, Kültürel Sorunlar
3. Yüzlerce yıldır Sulukule'de yaşayan insanları zararlı yaratıklar gibi gösteren:

- Onları, "siyah ve esmer vatandaşlar" olarak niteleyen ve hem savcı hem yargıçmış gibi "kötü şeyler yapıyorlar" yargısında bulunan zihniyetle (TOKİ Başkanı Erdoğan Bayraktar, bkz. Ekonomist Dergisi 12 Kasım 2007).

- Projenin mahalle sakinlerinin ve sivil toplum kuruluşlarının katılımıyla, mahallelilerin ihtiyaçları doğrultusunda gerçekleşmesi için mücadele veren STK'ları, "daha fazla istifade etmek isteyen provokatör ve kışkırtıcılar" olarak tanımlayan anlayışla (AKP Milletvekili Mehmet Müezzinoğlu ve Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir'in basın toplantısı, bkz. Yeni Şafak 27 Aralık 2007).

- Yine STK'ların yenileme projelerine muhalefetini, "uyuşturucu ve kadın satıcılarının" kendi çıkarlarını korumak için harekete geçmesi olarak kamuoyuna sunmaya çalışan kamu şirketi yöneticisiyle (yine TOKİ Başkanı, bkz. Milliyet 18 Kasım 2007).

- Sulukule'nin, Osmanlı orta ve üst tabakasının ikamet ettiği bir mahalle olduğunu, bütün tarihi verilere rağmen ispatlamaya çalışarak sürgün ve yıkımları doğrulama uğraşına giren; mahallelinin Sulukule adıyla anılmaktan "aşırı derecede rahatsız" olduğunu iddia ederek hem tarihten gelen bu adı, hem de orada yaşayanları aşağıladığının ayırdına bile varmayan Fatih Belediyesi'yle (bkz. TC Fatih Belediyesi Resmi Web Sitesi).

Ve daha saymakla bitmez gaflarla, bilgisizlik veya çarpıtmayla oluşturulan "sosyal" projenin, insanları sürmesinden, yaşam biçim ve çevrelerini değiştirmeye zorlamasından ve oradaki kültürü yok etmeye çalışmasından başka bir şey beklenebilir mi?



4. Bölgede yaşam ekonomisi de altüst ediliyor, orada bir arada yaşamaktan doğan iş kaynaklarının yanı sıra, kültürlerini yeniden üretme yolları da kesiliyor. İnsanların evlerini satmaya, kiracıların yer değiştirmeye zorlanması yaşama, barınma ve insan haklarına aykırıdır. İnsanların yaşam biçimlerine müdahale eden, birlikte ve dayanışma içinde yaşamaları sayesinde sürdürebildikleri Roman kültürünü, bölünerek ve dağıtılarak uzun süre sürdüremeyecekleri açıktır. Bu uygulama açıkça ayrımcılık ve asimilasyondur.

Bir kültür bakanı, bu ayırımcılığı ve en az bin yıl öncesine dayanan bir kültürün yok edilmesini nasıl destekleyebilir?

5. Öte yandan, bölgeyi yenileme alanı ilan edenler de, projeyle ilgili karar organlarında yer alanlar da , bölgeye yatırım yapanlar da, ya aynı kişiler ya da onların yakınları olan partililerdir. Hatta aralarında rant için kavgalar bile çıkmıştır (bkz. Haber Fatih).

Bir kültür bakanı, sokaklardan saraylara koca bir imparatorluğu nağmeleriyle dolduran, uluslararası kabul görmüş müziğiyle dünyada tek olan, dünyaca ünlü müzisyenler yetiştiren bu mahallenin, nasıl olur da rant için yok edilmesine göz yumabilir?

Buranın, insanlarıyla birlikte yaşaması ve yaşatılması için, bir kültür ve turizm merkezi haline getirilip sakinleriyle birlikte kalkınması için nasıl olur da fikir beyan etmez, kavgasını vermez?

Yenilemek veya "nezihleştirmek" için değil de "iyileştirmek" için bir proje yapılmasını talep etmez?

Mimari
6. Bakan, kurul çalışmalarında surların gabari olarak dikkate alındığını söylüyor. Böyle bir yaklaşım kültürle ilgili bir konuda yeterli olabilir mi?

Surlara bir yönetim alanı olarak bakılması gerekli. İstanbul'un Kara Surları, Dünya'da tarihsel topografyasını, bostanları, anıtları, mahalleleri ile koruyabilmiş tek örnek.

Tarihi mirasa, basit bir toplu konut şirketi yöntemi ile, iş merkezi, tatil köyü, rezidanslar gibi, tek tip yani homojenleştirici bir mimarlık ve şehircilik mantığı ile yaklaşılamaz. Oysa, Sulukule projesi, buraya yama gibi bir toplu konut sitesini sığdırmayı öngörüyor.

7. Bakan'ın açıklamasında yer alan Osmanlı mimarisi tarzı ne demektir? Sulukule için hangi dönemin Osmanlı tarzı esas alınmaktadır? Bir kültür bakanı mimarlık ve kentsel tasarımla ilgili bir fikri bu şekilde sorgulamadan, kamusal işlevini yok sayacak bir biçimde kullanabilir mi?

"Surlara uyumlu konutlar" başlığı altında mimari düşünce ve sorgulama alanını kapatan, "ben yaptım oldu" mantığıyla üretilen projelerin nasıl bir sonuç vereceği ortada. İstanbul gibi bir kentin böylesine dar bir perspektiften, homojenleştirici inşaatçı mantığı ile yönetim planı olmadan, uluslararası normları, yasaları çiğneyerek, katılımcılığı kale almadan, yaratıcı fikirlere açılmadan dönüştürülmeye çalışılması, geçmişteki tepeden inmeci uygulamalarda olduğu gibi yalnızca küçük bir azınlığı zengin etmekten başka bir sonuç yaratmayacak.

Oysa gelişmiş dünya, sonuçların hep aynı olduğunu görerek bu yöntemleri çoktan geride bıraktı.

Projelerin insanlar için yapılması dileğiyle...
Konuyla İlgili LinklerTakip
YorumlarYorum Sayısı: Henüz hiç yorum yapılmamışBütün yorumları forumda okuyun!
Bütün yorumları forumda okuyun!
Takvim
<<Haziran 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
    1 2 3 4 5
6 7 8 9 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30      
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.