Tarihsel, kültürel ve ulusal değerlerimizin rant uğruna gözden çıkarılıyor iddiaları son günlerde en çok tartışılan konulardan. CHP Muğla Milletvekili ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyon Üyesi Fevzi Topuz ile tarihsel değerler ve korunması hakkında söyleştik.
Kültürel değerlerimize önem veriyor muyuz?
Antik kentlerimizin korunması, tarihsel değerlerimizin bilerek yok olması gibi bir süreçten geçiyoruz. İzmir ve Çeşme’de çevre düzeni planlarında bölgedeki SİT derecelerinin düşürülmesi önemli bir örnektir. Bir başka örnek olarak da Türkiye’nin dünyaya açılan kapısı olarak bilinen Hasankeyf ile Allianoi Antik Kenti'nin sular altında kalmasına izin verilmesi sayılabilir. Yine son günlerde İstanbul’da Topkapı Sarayı ve Ayasofya Müzesi arasında kalan saray arazisinde tarihi kalıntılar üzerine otel inşaatı izni verilmesi de başka bir örnektir. Aslında Türkiye kültür ve tabiat varlıkları konusunda çok zengin bir ülke. Tarihi kentlerimiz ve kültürel varlıklarımız Türkiye’nin turizm potansiyeli konusunda büyük zenginlikler içeriyor. Bu nedenle biz gelecek kuşaklara bizden önceki nesilden devraldığımız kültürel mirasları koruyarak teslim etmek zorundayız. Bize düşen asli görev de budur.
Adı Milas ile özdeşleşti
1954 Milas doğumlu. İTÜ İnşaat Fakültesi’nden Harita Mühendisi olarak mezun oldu. Uzun yıllar özel sektörde çalıştıktan sonra, 1987'de kendi şirketini kurarak, iş hayatına devam etti. Ege Bölgesi Sanayi Odası Milas Şubesi Meclis Başkanlığı, Milas Çevre ve Kültür Değerlerini Koruma, Tanıtma Vakfı (MİÇEV) Yönetim Kurulu Başkanlığı, Milas’ı Tanıtma ve Güzelleştirme Derneği (MİTAKDER) Yönetim Kurulu Başkanlığı ve Yeni Milas Spor Kulübü Başkanlığı görevlerinde bulundu. 1999-2007 yılları arasında Milas Belediye Başkanlığı yaptı. 22 Temmuz 2007'de Muğla Milletvekili seçilen Topuz, evli, iki çocuk babası.
Bütçeden ayrılan pay artırılmalı
Dünya ve Avrupa ülkelerinde tarihi kentler daha mı iyi korunuyor?
İngiltere, Belçika, Fransa, Hollanda ve İtalya bu konudaki zengin örneklerle doludur. Söz konusu ülkelerde tarihten kalanı, en azından özgün görünümü ile geleceğe taşımışlardır. Bu tür ülkelerde eski kentler özgün görünümüyle korunmuş ve bu alanların biraz yakınlarında yeni alanlar imara açılmış ve yeni kentler kurulmuştur. Söz konusu dünya uluslarında bu kentlerin korunması için genel bütçelerden yüzde 1 gibi paylar ayrılmaktadır. Halbuki ülkemizde genel bütçeden tarih, kültür ve tabiat varlıklarımızı koruma uygulamaları için ayrılan payın ne kadar düşük olduğu biliniyor. Yoğun tarihsel, kültürel ve doğal potansiyele sahip ülkemizde genel bütçeden ayrılan pay mutlaka artırılmalıdır. Kaldı ki, Türkiye’nin Dünya Kültürel ve Doğal Mirasının Korunması’na dair 1983 sözleşmesi, Avrupa Mimari Mirasının 1989 yılı Korunma Sözleşmesi gibi antlaşmaları vardır. Bunun yanı sıra 1964 yılı Venedik Tüzüğü, 1975 yılı Amsterdam Bildirgesi 30 Kasım 1976 yılında Nairobi de UNESCO tavsiyesi gibi kararlar da bizim ülkemizin imzaları mevcuttur. Sonuç olarak, tarihsel ve kültürel değerlerin önemi ortada. Buradaki en büyük amaç, kültürel mirasımızın korunması ve gelecek kuşaklara aktarılması olmalıdır.