İstanbul’u ve aslında bütün şehirleri caddeleriyle, sokaklarıyla, meydanlarıyla seviyor olsam da alışveriş merkezlerinin de artık iyiden iyiye gönlümü çaldığını inkâr edecek değilim. Eh, zaten biliyorsunuz! Bu köşede hangi alışveriş merkezinde hangi mağazayı sevdiğimi, hangi alışveriş merkezinin hangi kafesinde otururken dalıp gittiğimi yazıyorum zaman zaman. Fakat son söyleyeceğimi baştan söyleyeyim... Mesela şehrin en güzel gezinti, alışveriş ve yaşam alanlarından olan Bağdat Caddesi’nin orta yerine bir gün kocaman bir alışveriş merkezi dikilirse eğer... O öfkeyle kafayı üşüteceğimden, inşaatın önünde kendimi yakarak protesto edeceğimden korkuyorum!
Referans Gazetesi’nde okudum. İstanbul’da adım başı alışveriş merkezi açılmasına artık belediyeler de isyan ediyormuş!
Bu durumun kontrol altına alınması için meclisi yasalarla acil önlem almaya çağırmışlar!.. Allah Allah! Alışveriş merkezleri furyasını en hızlı sürdüren belediyelerin yönetimlerine bakıyorum, bazıları iki dönemdir görevde! Daha önceleri neredeydiniz sayın başkanlar! Büyükşehir Belediyesi’ni ve Ankara’yı önlem almak üzere daha işin başında uyarmak, gerekirse Meclise dayanmak gerekmiyor muydu? Tamam! Sağlı sollu dükkânların açılabileceği caddeleri, sokakları olmayan toplu konut bölgelerinde alışveriş merkezleri yapmaktan kaçmak doğru da değil. Ama yan yana ve birbirinin aynısı konseptlere sahip alışveriş merkezleri yapmak akıl kârı mı? Dahası, ister Şişli gibi şehrin en merkezi yerlerinde, isterse Beylikdüzü gibi toplu konut bölgelerinde olsun, trafiğin ne hale geldiğini gerçekten gören ve dert edinen var mı? Emin değilim!
Merkez Bankası İstanbul’a taşınsın mı, taşınmasın mı tartışması var bugünlerde, malum. Merkez Bankası gelirse, şehrin yeni finans merkezi olması planlanan Ataşehir’e taşınacak. (Ey yetkililer!Yeşilköy Atatürk Havalimanı’ndan karayoluyla trafikle boğuşarak bir buçuk saatte ulaşılacak bir finans merkezi düşünebiliyor musunuz? Kusura bakmayın ama biraz komik kaçıyor!) Peki sokaktaki insanın gündelik hayatını ilgilendiren çok önemli bir nokta var ki, onunla ilgilenen çıkacak mı acaba, merak ediyorum. Ataşehir-Ümraniye bölgesi şimdiden konutlar ve alışveriş merkezleriyle öylesine dolmuş halde ki, zavallı TEM otoyolu bu yükü kaldıramıyor. Belli saatlerde dört şeritli otoyolda trafik Nişantaşı trafiğine dönüyor! Ataşehir’e girmek bir dert, çıkmak başka bir dert! Önümüzdeki baharda bu bölgedeki konutlara 60 bin kişi daha taşınacak! Düşünün, bu nüfusun ulaşımı konusunda hep TEM otoyoluna ve bağlantılarına güvenilmiş!
Maslak da öyle değil mi? Dalan’dan bu yana her belediye başkanı gökdelenler, iş merkezleri, yeni yerleşim alanları olarak Maslak’ı işaret etti. Yatırımlar hep oraya yapıldı, kuleler hep oraya dikildi. Ama tek bir yol var. Alternatifsiz tek bir yol. Kimse alternatif yol ihtiyacını düşünüp yatırım yapmış değil. Çünkü hep dert doğup büyüdükten sonra, hep canımız çok sıkıldıktan sonra çözümler akla geliyor. Şimdi öğreniyorum; İstanbul’da halen yapımı devam eden 47 alışveriş merkezi inşaatı varmış. 37 alışveriş merkezi de proje halindeymiş. Allah artırsın! İş olsun, istihdam olsun, ekonomi gelişsin diyeceğim ama... Bunun trafiği ne olacak? Ya mağazalar kısa süre sonra markalar çöplüğüne dönüşüp kapanmaya başlarsa? Bu sorulara hiç kafa yoran var mıdır? Bu konuda kimler çalışıyor, proje ve çözüm üretiyor? Birisi anlatsa da bilsek!