Haberler

Su perilerinin kenti yok mu olacak?

Tarih: 11 Şubat 2008 Kaynak: Cumhuriyet Yazan: Esra Aliçavuşoğlu
Allianoi denildiğinde akla gelen son derece çarpıcı bir fotoğraf karesi var. Yüzeyden yaklaşık 2-3 metre aşağıdan çıkartılan bir nymphe (su perisi) heykelinin fotoğrafı bu. İroninin böylesi de olur mu dedirten cinsten bu görüntü. Sular altında kalacak bir antik kentin simgesi haline gelen su perisi heykeli... Daha da ilginci Allianoi'nin kaplıcaları ile de ünlü bir kent olması. Aslında şaşırdığımıza mı şaşırmalı bilinmez ama Allianoi'nin başına gelecekler Türkiye'de bir ilk değil. Toprak altından gün yüzüne çıkmayı bekleyen binlerce yıllık antik kentler tam da ışıkla yeniden buluşacakken bir kez de azgın suların altında boğuluyorlar; tıpkı Zeugma gibi, Hasankeyf gibi.

Arkeolojinin, üzerinde yaşadığımız coğrafya nedeniyle en önemli bilim dallarından biri olduğunu vurgulamak yersiz belki ama burada arkeologların ve arkeolojinin topraktan çok varolan anlayışla mücadele etmek zorunda kaldığını hatırlatmak gerekiyor. Sular altında bırakılan antik kentler mi istersiniz; bir otel inşaatının betonuyla yok olmaya mahkum edilen Bizans Sarayı mı; bir gecede yurt dışına çıkarılan İznik çinileri mi yoksa bir dozer kepçesiyle ortadan ikiye yanlışlıkla ayrılan tarihi çeşmeler mi? Biz arkeoloji ile imtihanımızda hep sınıfta kalıyoruz maalesef...

Yüzey araştırması 1997'de başlayan, 1998'den bu yana kazı çalışmaları sürdürülen Allianoi da bu konuya duyarlıinsanların tüm çabalarına karşın sular altında kalmaya yenik düşmüş tarihi kentlerden biri olarak tarihe geçeceğe benziyor. İzmir'in Bergama ilçesinde yer alan, Yortanlı Barajı gölet alanının sınırları içindeki bu antik kent, 1998'den bu yana Trakya Üniversitesi öğretim üyelerinden Yrd. Doç. Dr. Ahmet Yaraş 'ın çabalarıyla gün yüzüne çıkarılmaya çalışılıyor. Bir yandan unutulmuş bir antik kentin toprak altı malzemelerini ortaya çıkarabilmek için çaba harcanırken bir yandan da Yortanlı Barajı'nın su toplamaya başladığı gün ortadan kalkacak olan Allianoi'nın kurtarılması için kamuoyu oluşturulmasına çalışılıyor.

Allianoi'nın tarihi prehistorik döneme dek uzanıyor. Ancak asıl önemini Roma döneminde kazanıyor kent ve Bergama'daki bayındırlık faaliyetlerinin bir uzantısı olarak kaplıcaların yanı sıra köprüler, geniş caddeler, çeşmelerle süsleniyor. En yoğun yerleşime Bizans döneminde rastlanan kentte kiliselere, şapellere, metal, seramik ve cam atölyelerine de rastlanıyor.

Yunan mitolojisinde Apollon'un oğlu olarak anılan sağlık tanrısı Asklepion'a sunulmuş adak yazıları, yine Asklepion'a adanmış yazıtlar ve küçük sunakların bulunması buranın bir sağlık merkezi olduğunun da işaretlerini veriyor. Yapılan kazılar sonucunda kentin aynı zamanda bir tıp merkezi olduğunu ortaya koyacak küçük arkeolojik buluntular da ortaya çıkmış. Bugün aynı tip kullanılan cerrahi aletler ile işlevleri henüz anlaşılamamış bronz tıp aletleri toprak altından çıkan nesneler arasında yer alıyor. İlaç yapımında kullanılan mermer mortarlar, mermer havanlar ve ezme taşların varlığı da dikkat çekici. Kazılarda ortaya çıkan malzemeler Ahmat Yaraş'ın kazı ile ilgili yayımlanan bildirilerinde ayrıntılı olarak yer alıyor. Allianoi'nin sular altında kalmayıp kazıların sistematikleştirilerek bu bölgenin tarihsel sürecine ışık tutması için binlerce imza toplanmış durumda. Yerleşimin bulunmasının ardından 2001'de İzmir 1. Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kurulu tarafından 1. Derecede Arkeolojik Sit Alanı kararı alınmasına karşın özellikle 3. Akademik Bilim Komisyonu'nun geçen günlerde verdiği son karar ile bu antik kentin sular altında kalması neredeyse kesinleşti.

Şimdi biraz durup düşünmemiz gerekiyor. Özellikle de sözümüz yeni Kültür Bakanı Ertuğrul Günay 'a. Uluslararası alanda Allianoi'nin müadili olan antik kentler hem korunup hem de günışığına çıkartılırken bizim onu bir barajın altına gömmemiz acaba ne kadar doğru? 10 yıldır, sürekli olmasa da, kazılan bu antik kentin henüz yüzde 20'si çıkarılmış durumda. Bu da gösteriyor ki Allianoi'da daha ışığa çıkmayı bekleyen binlerce yapıt var. Ama galiba ülkemizde arkeolojinin kaderi bu. Arkeolojiyi bir bilim olarak değil de "taş" toplayıcılığı olarak gören zihniyetin bu antik kenti sular altında bırakmasına şaşırmamalı aslında...

Türkiye'nin neresinde bir bayındırlık kazısı yapılsa ortaya çıkan arkeolojik buluntular şantiyedeki herkesi üzüyor: "Hay Allah şimdi bizim baraj, metro gecikecek." Bayındırlık faaliyetleri denilince akla ilk olarak imar projeleri, yol yapımı vb. geliyor. Oysa bakın "bayındır" kelimesi "imar edilmiş" in yanı sıra Türk Dil Kurumu sözlüğünde nasıl tanımlanıyor: "Gelişip güzelleşmesi, hayat şartlarının uygun duruma getirilmesi için üzerinde çalışılmış olan, bakımlı."

Burada Cumhurbaşkanı'ndan sıradan vatandaşa kadar herkesi kelimenin bir de bu anlamını düşünmeye çağırıyoruz. Su perilerinin de, biz insanların olduğu kadar "gelişip güzelleşmeye ve hayat şartlarının iyileştirilmesine" ihtiyacı olduğunu kimse unutmamalı. Alternatif su yolları, baraj projesinin başından beri ortadayken gelecek kuşaklara karşı sorumlu olmamak adına perilerin bu "bayındır" olma çağrısına acil kulak vermemiz gerekiyor.
Takvim
<<Haziran 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
    1 2 3 4 5
6 7 8 9 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30      
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.