Bursa, etrafı kaçak yapı sarmalı haline gelmiş büyük bir kent. Nüfusu, her yıl binlerce insanın göçüyle katlanıyor. Büyüyen sanayi tesisleri, beraberinde göçü de tetikliyor. Yerel yönetimlerin plan çalışmaları geciktikçe, vatandaş kendi planını kendisi çiziyor. Böyle olunca da, bugün yüzde 70’i ruhsatsız binalardan oluşmuş bir yapı stoku karşımızda duruyor.
Avrupa gazetesinden Sümran Savaş, İnşaat Mühendisleri Odası Bursa Şube Başkanı Necati Şahin ile röportaj yapmış. Okuyunca, İMO’nun kentte ayıplı büyük yapılara karşı harekete geçme kararı aldığını görüyoruz. İMO Başkanı, hukuksuz yapılara göz açtırmayacaklarını ve yeni dönemde toplumsal muhalefet görevini yerine getireceklerini anlatmış. Yani gerek özel, gerekse kamu eliyle başlatılan kent içindeki tartışmalı yapılarla, kaçak binalara karşı İMO’nun sessiz kalmayacağı vurgulanıyor. Bursa’yı ilgilendiren hemen her konuda aktif bir İnşaat Mühendisleri Odası görüntüsü vereceklermiş.
Başkan’ın sözleri gecikmiş de olsa, bunlar kent adına sevindirici söylemlerdir. Çünkü geçmişte bırakın toplumsal muhalefeti, kentin göbeğinde adeta beton yığını gibi duran projeleri savunan meslek odası başkanlarını görmüştük. Örneğin İMO’nun eski başkanı bugün açılma aşamasına gelen Kent Meydanı ve Alışveriş Merkezi Projesi’nin baş savunucularından biriydi. Meslek odası başkanı olarak kendisinden kent adına toplumsal bir muhalefet beklenirken, şehrin göbeğindeki son kamu arsasına devasa bir kütle oturtulmasına sessiz kaldı. Sadece o değil, yönetiminde bulunan ve yerel yönetimlerde söz sahibi olan arkadaşları da gelişmelere tepki vermediler. Belli ki bu durum yeni yönetimin gözünden kaçmadı. Şimdi onlar bu tür projelere karşı daha duyarlı olacaklarını anlatıyorlar.
Bunu yapabilirler mi, bilmiyoruz. Çünkü son oda seçiminde, belediyelerde ve siyasi yapı içinde bulunmuş çok sayıda mühendisten destek aldılar. Benzer şekilde Yıldırım ve Osmangazi’yi çevreleyen ruhsatsız yapılar konusunda da ne gibi bir tavır alacakları merak ediliyor? Zira, planın ‘p’si olmayan mahallelere plan götürdüklerini iddia eden bazı belediye başkanları bile bu işin üstesinden gelemiyorlar. Plan götürmekle kaçak yapı önlenmiyor ki. Bürokrasisinin ‘b’sini bile yok etmeden, bunları önlemek mümkün değil. Vatandaş sırf bürokrasiden bıktığı için imarlı arsasına ruhsatsız binalar konduruyor.
Seçimler yaklaştıkça kentte kaçak yapı trafiği daha da artacaktır. Belediyelerin mücadelesi daha da yetersiz hale gelecektir. Kaçak yapının önlenmesi konusunda ne yazık ki Türk Ceza Kanunu’nda yapılan düzenleme bile yetersiz kaldı. Hâkim karşısına çıkartılan ruhsatsız bina sahiplerini TCK’daki düzenleme bile kesmiş değil. Hatta, TOKİ’nin ve belediyelerin birlikte gerçekleştirdikleri toplu konut projeleri de vatandaşın kaçak yapıya olan eğilimini frenleyemiyor.
Bu sadece Bursa için geçerli bir durum değil. İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Cemal Gökçe de, İstanbul’daki yapıların yüzde 70’nin kaçak olduğunu açıklamış. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Mesken ve Gecekondu Müdürlüğü’nün verilerine göre de İstanbul’da belirlenmiş kaçak bina ve gecekondu sayısı 278 bin 462 imiş. Yine TÜİK’in 2000 sayımına göre İstanbul’da 869 bin bina olduğu belirlenmiş. Bursa ve İstanbul benzer sıkıntıdan muzdaripler.
Kontrolsüz yapılaşmanın önlenmesi konusunda meslek odalarının belediyelere yardımcı olması gerekiyor. Kaçak yapı eğilimi bulunan semtlerde vatandaşı eğitici, onlara yol gösterici hatta gerekirse ücretsiz proje üretimi konusunda meslek odaları taşın altına ellerini sokmalılar. Vize uygulaması ile kendilerine kaynak yaratan meslek odalarının, bu kentin giderek büyük bir köy haline dönüşmesine daha fazla seyirci kalmamaları gerekiyor. Hatta yerel yönetimlerin ve meslek odaların vize ücreti uygulamasını gözden geçirmelerini, bürokrasiyi azaltıcı yeni çalışma içine girmelerini öneriyoruz. İMO, bu kentte aktif bir oda olmak istiyorsa, şehrin kaçak yapı gerçeğine karşı da harekete geçmesi gerekir.