İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, bir kentte master planlarının uygulanabilmesi ve o kentin gelişebilmesi için öncelikle sağlıklı, hızlı ve çağdaş bir ulaşım sisteminin şart olduğunu söyledi. Bu bilinçle milyonlarca YTL tutarında metro projelerini başlattıklarını söyleyen Kocaoğlu, bu yıl sonu ile 2009’un başlarında İzmir’de 3 metro hattının daha inşaatının başlatılacağını müjdeledi. Yeni yapılacak metro hatları, Halkapınar-Otogar, Üçkuyular Narlıdere ve Üçyol-Buca Tınaztepe Kampusu arasında inşa edileceğini açıklayan Kocaoğlu, “İlk ikisinin projeleri hazır. Üçyol-Buca hattının da güzergahını belirledik” dedi.
Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, Dokuz Eylül Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi tarafından, İzmir İktisat Kongresi anısına “Türkiye’nin İktisadi Dönüşüm Süreci” başlığı ile düzenlenen “2. Ulusal İktisat Kongresi” nin açılış törenine katıldı. Rektör Prof. Dr. Emin Alıcı’nın sorusu üzerine metro çalışmalarını anlatan Başkan Aziz Kocaoğlu, Göreve geldiğinde belediyenin, geçmiş dönemlerden kalma 1.8 katrilyon Lira borcu olduğunu ve bunun çoğunu da faizin oluşturduğunu belirterek, öncelikle bu konuyu ele alıp 2 yıl para biriktirdiklerini söyledi. Kocaoğlu, “Mali durumumuzu düzeltmek durumundaydık. Çünkü, projeler üretim yatırım yapmamız, belediyenin iş verdiği kuruluşlara paralarını ödememiz gerekiyordu” dedi. Sanayileşme ve gelişme için çağdaş bir ulaşım altyapısı oluşturmanın zorunlu olduğunu kaydeden Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, “Aliağa, Torbalı sanayi bölgeleri ise, bizim buraya sağlıklı ve hızlı bir ulaşım sağlamamız gerekiyordu. Biz de bunu yapıyoruz. 80 kilometrelik Aliağa-Menderes Raylı Sistem yatırımı yapıyoruz. Bornova’da yaklaşık 3, Üçyol-Üçkuyular arasında 5.5 kilometrelik metro hatlarını inşa ediyoruz. Bu yılın sonu ve 2009’un başlarında bu hatları işletime alacağız” dedi. Mevcut hatların tamamlanması programına uygun olarak aynı dönemde 3 yeni metro hattının inşaatına daha başlayacaklarını müjdeleyen Kocaoğlu, sözlerini şöyle tamamladı: “Bunlar, Halkapınar-Otogar, Üçkuyular-Narlıdere ve Üçyol-Buca Tınaztepe Kampusu hatları. İlk ikisinin projeleri hazır. Buca hattının da güzergahını belirledik. Bu hat, Şirinyer İstasyonu’nda Aliağa-Menderes hattı ile bütünleşecek. Böylece, hem kent içinde hem de sanayi bölgeleri arasında hızlı bir ulaşım ağı kurulmuş olacak. Daha da ileride, Aliağa-Menderes hattı, Selçuk ilçemize kadar uzanacak.”
Konuşmasında, kapitülasyonlar ile Osmanlı İmparatorluğu’nun borç batağına sürüklendiğini, Atatürk önderliğinde yürütülen kurtuluş savaşını takiben kurulan Türkiye Cumhuriyeti’nin bu borçları ödediğini anımsattığı konuşmasında, “İzmir İktisat Kongresi ile Türkiye’nin ekonomik yaşamına yön verilmiştir. Kurtuluştan sonra ekonomik bağımsızlık için ulusal sanayinin yaratılması gerekiyordu ama yeterli sermaye birikimi yoktu. Onun için de iktisadi devlet kuruluşları kuruldu. Türkiye’nin İktisat Kongresi’nden sonraki 50 yılı ile, daha sonraki 50 yılı birbirinden çok farklı. Bu kuruluşlara, 1980’lere kadar yatırım yapıldı. Sonra ise bir siyasi meta olarak kullanıldı. Bu ülke, Osmanlı’nın dahi borçlarını ödedi. Ama son 50 yılda yine borç batağına geldik” dedi.
Ulusal bilinç gerekli
Kongreyi izleyen öğrencilere de seslenen Başkan Kocaoğlu, yakın tarihimizi ve insanlık tarihini çok iyi okumalarını ve kendilerini geliştirmelerini tavsiye ederek şöyle devam etti: “Atatürk böyle yaptı; bu ülke insanına inandı, Türkiye’nin iktisadi olarak geliştirilmesi gerektiğine inandı ve başardı. Bugün de Türkiye’nin kendisini iktisadi bakımdan geliştirmesi gerekiyor. Bunu, bu özelleştirme , yabancı sermaye, faiz ve kur politikasıyla yapamayız. Önce sigorta sektörü gitti, sonra bankalar, perakende sektörü. Sıcak para olayını ise hepimiz biliyoruz. Sanayileşmeden ve sermaye birikiminden bahsediyoruz. Ee, ticaret elden gitti nasıl olacak bu iş? Tarımsal üretim ve tarıma dayalı sanayi de farklı bir durumda değil. Ulusal bilinci, duruşu olmayan, ulus mefhumu gelişmemiş kurum ve kişilerin tendi kişisel, aile ve yakın çevresini düşünerek ürettiği politikalar ile ileriye gidişi sağlayamayız. Ben 68 kuşağındanım ve o dönemde tam bağımsızlıktan söz ediyorduk. Sonraları, karşılıklı bağımlılıktan sözedilir oldu. Daha sonra bir baktık ki tam bağımlılığa gelmişiz.”