Pazar akşamı televizyonlarda Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, İzmir'de yaptığı konuşmanın görüntüleri vardı. Başbakan, cumartesi akşamı parti yemeğinin ardından bu kez de İl Kadın Kolu Kongresi'nde konuşuyordu. Yani...
Hafta sonu mesaisini İzmir'e harcamıştı. Yine... Dünkü sabah gazetesinde eski danışmanı Mehmet Metiner'in değerlendirmesi olarak, Kürt açılımı ile ilgili önemli bir projeyi 4 Nisan'da Diyarbakır'da açıklayacağı haberi yer aldı.
Görüntü belli: Başbakan Erdoğan, aylar önce hedef olarak belirlediği illerde yerel seçimleri kazanabilmek için özel bir program uyguluyor.
Bu iki programın arasında ise, 30 Mart'ta Adalet ve Kalkınma Partisi`nin Bursa İl Kadın Kolu kongresi var. Gerçi... Bursa'da zaten şu anda AK Partili bir belediye yönetimi var ama, AK Parti'nin 2004 yerel seçiminde hedefine tam ulaşamadığı biliniyor. Merkezde Osmangazi ve Yıldırım kazanılırken, Nilüfer kaybedilmişti.
Yine... Nilüfer'i kazanmak için AK Parti'nin özel bir proje geliştireceği beklentisi siyaset kulislerinde egemen.
Bize öyle geliyor ki... O beklenti Başbakan Erdoğan tarafından 30 Mart'ta ortaya konacak. Bursa programı sırasında Erdoğan`ın seçime yönelik özel Nilüfer projesini açıklaması ya da hedefi göstermesi bekleniyor.
Projenin ne olduğu ise merak konusu. Bir bakıma... 30 Marttaki AK Parti İl Kadın Kolu toplantısı, Başbakan Erdoğan tarafından Bursa teşkilatına seçim startını vermesi haline gelecek.
Büyükşehir, bu kentte yaşayanlara eziyetten keyif mi alıyor?
Gözlemimiz şu: Bursa Büyükşehir Belediyesi'ne iş yapan müteahhitler altın dönemlerini yaşıyorlar. Nedeni ortada...
Büyükşehir müteahhitlerinin istediklerini yapabilme özgürlükleri var. İstedikleri anda, istedikleri yolu, istedikleri şekilde kapatabiliyorlar.
Ne karışan var, ne arayan, ne de hesap soran. Gazetecilikte 31 yılımız geride kaldı. 1977 yılından bugüne kadar, dördü Büyükşehir ünvanını taşıyan toplam 8 belediye başkanı gördük, Ama... Hiçbir dönemde belediyenin müteahhitlere bu kadar taviz verdiğine tanık olmadık.
Eskiden... Müteahhitler bir iş yapacakları zaman, iş programlarını belediye yönetimine kabul ettirebilmek için adeta göbekleri çatlar ve günlerce uğraşırlardı. Şimdi öyle değil...
Bu dönem belediye müteahhiti olarak çalışanlar kimseye bilgi de hesap da vermiyorlar. İşin asıl acı yanı ise şu:
Büyükşehir Belediyesi`nde müteahhitlerin yaptıkları işleri denetlemekle görevli olanlar var. Gelin görün ki, odalarından çıkma gereği duymadıkları için, müteahhitler istedikleri gibi davranabiliyorlar.
Sonuçta olan vatandaşa oluyor. Örneğin... Bursaray'ın ikinci etabındaki Gökdere Viyadüğü'nün altına kaplama yapan müteahhit uzun süredir dilediğinde iki yol birden kesebiliyor.
Gökdere'den gelip Ankara Yolu'na çıkacak araçlar genellikle koca bir vinçle karşılaşıyorlar. Üstelik yolun girişi de kırmızı şeritle kapatılmış oluyor.
Yanısıra... Köprünün üstünde de günlerdir süren kaplama çalışması nedeniyle yol daraltılıyor. Şunu kabul ediyoruz: Kaplama yapan personelin çalışma sırasında güvenliğinin de sağlanması gerekir. Ama, bu noktada uzun süredir yapılan çalışmalar personel ve trafik güvenliğinin ötesinde bir izlenim veriyor.
Yine... Geçtiğimiz hafta bu sütunlardan dile getirdiğimiz bir durum daha var: Büyükşehir Belediyesi, nereden aklına estiyse, Fevzi Çakmak Caddesi'nden çıkıp Altıparmak'a dönecek araçların Şehreküstü Meydanı`nı by-pass edebilmeleri için bir formül geliştirmiş. Buna göre...
Kervansaray Oteli'nin alt köşesinde bulunan Değirmen Sokak yıllardır uygulanan trafik yönünün aksine Fevzi Çakmak Caddesi'nden giriş haline getirilmiş. Bu sokaktan giren araçlar Ilgarlar Caddesi'ne ulaşıyor, sağa dönerek Fahri Korutürk Caddesi'ne geliyor, sonra da sola dönüp Yeşim Satış Mağazası önünden Çatalfırın'da Altıparmak Caddesi`ne çıkıyorlar.
Buna karşılık... Onlarca yıldır Çatalfırın'da Yeşim Mağazası önünden Fahri Korutürk Caddesi'ne doğru inen araçlar yeni uygulamayla yollarını kaybettiler.
Kısacası... Sırf Şehreküstü'deki trafik lambalarını by-pass etmek için garip bir planlama yapılmış. Tam bir maksat eziyet olsun durumu söz konusu.
Şehreküstü'ye kadar gelmiş araçların 40 saniye beklememeleri için daracık sokaklarda dakikalarca dolaştırılmalarının mantığını anlayabilmek mümkün değil.
Zaten... Uygulama tutmadığı gibi, bölgeyi karıştırdı. Yolu kullananlar, çevrede yaşayanlar ve bölge esnafı günün her dakikası kararı verenlerin kulaklarını çınlatmayı sürdürüyorlar.
Kağıttaki plana bakarak, oturdukları yerden karar verenlerin Bursalılara duyurma ihtiyacı hissetmemesi artık olağan hale geldi. Sonuçta... Bizim gibi faniler bir akşam vakti, hem de trafiğin en sıkışık saatinde girilmez tabelaları önünde çaresiz kalıverdiler.