Haydarpaşa Port, yani kruvaziyer liman yapma projesi bundan bir yıl önce de yoğun şekilde gündeme gelmişti. Hükümet, kamuoyundan habersiz projeyi gözlerden kaçırmıştı. Tartışmalardan sonra Kıyı Kanunu’nda yapılan değişiklikle kruvaziyer liman yapılmak koşuluyla kıyının imara açılmasına formül bulunmuştu.

(Kuşadası limanı ile başlayan bu süreç, Haydarpaşa ve Galata’da su yüzüne çıkmıştı.) Ancak kanunun kıyıları imara açması nedeniyle yeni bir dava konusu olmuştu. İşte bu maddeye dayandırılarak projelendirilen Haydarpaşa Port, yine gündeme geliyor.

Haydarpaşa için ilk proje teklif ve konsept çalışmasını Alman Drees&Sommer firması üstlenmişti. Tartışmalar nedeniyle şirket projeden vazgeçmişti. Bu süreçte devreye, Belçika’da yaşayan ünlü mimarımız Şefik Birkiye girdi... Haydarpaşa Garı, limanı ve çevresinde yaklaşık 1 milyon m2’lik araziye uygun bir proje hazırladı.

Liman İş Sendikası buna karşı yargıya giderek projenin iptal edilmesini sağladı. Şimdilerde Şefik Birkiye, Haydarpaşa Garı için bu kez 2.2 milyon m2’lik alana yayılan yeni bir proje daha hazırladığı ortaya çıktı.. Bunu kendi internet sitesinden de duyurmaya başlayan Birkiye’nin, Çalık Holding adına hareket ettiği belirtiliyor. Birkiye, ilk ödülünü 29 yaşındayken Ahmet Hamoğlu’nun, Silivri’deki Klassis Oteli tasarımı için almış, daha sonra bir bir çok yarışma kazanmıştı. Bunlar AB bünyesinde otel, alışveriş merkezi, büyük banka binaları ve kentsel dönüşüm projeleri olarak biliniyor.

Belçika’da Çalışıyor
Bir mimar dostumuz diyor ki: "Birkiye, Belçika’dan geldiğini ve Dolmabahçe’de kendisine tahsis edilen bir ofiste çalıştığını duyuyoruz. Aynı dönemde İstanbul Büyükşehir Belediyesi de, Haydarpaşa ile ilgili yeni bir proje düşündüğü belirtiyor. Ama ayrıntı yok. Acaba bu yeni proje, Birkiye’nin 2.2 milyon m2’lik projesi olabilir mi? İstanbul’da rant pazarı ne yazık ki tersine işliyor. Önce ortaya bir proje atılıyor; bilim çevrelerinin nabzı tutuluyor. Eğer büyük tepki görmezse, proje için düğmeye basalıyor. Ama Haydarpaşa için böyle bir süreç işlemedi. Çünkü STK’lar işin yakın takipçisi oldu; iktidar-belediye rahat hareket edemedi... Tıpkı Galataport ve Zeyport’ta olduğu gibi... Yani aculculuğun ne bu projenin peşinde koşanlara, ne de kamunun yararına oluyor sonuçta... Kaybeden de İstanbul oluyor."

199 yıllık Konya Lisesi ’rant’a kurban gidiyor
Bizler 1889 yılında eğitime başlamış ve 119 yıldır on binlerce öğrencinin yuvası olmuş, tarihi Konya Lisesi mezunlarıyız. Bugüne kadar pek çok değerli insan yetiştiren okulumuz, bugün maalesef AKP’li Konya Meram Belediyesi’nin bir uygulamasıyla bu tarihi vasfını kaybetmek durumuyla karşı karşıyadır.

Meram Belediyesi’nce, Konya Lisesi’nin bulunduğu bölgede bir iş merkezi yapılması planlanmaktadır. Elbette yüz yıllık lise binasının yıkılması mümkün olmadığından, etrafındaki yapılarla birlikte, lisenin ek binalarının yıkılması, tarihi binanın ise idari hizmet için Milli Eğitim’e bırakılması projesinin gerçekleştirilmesi cihetine gidilecektir. Bunun sonucunda ortada tarihi bir Konya Lisesi kalmayacaktır. Şehrin bir başka yerinde yeni bir lise binası yaptırılsa bile, bu yüz yıldan fazla geçmişe sahip olan Konya Lisesi olabilir mi?

Bugün bütün uygar dünya, tarihi ve kültürel mirasını özenle korurken, yaşayan bir tarihin, bir eğitim ve kültür mirasının, bu değerli özelliğinin, ekonomik veya daha başka tercihlere feda edilerek değiştirilmesi, en hafif tabirle anlaşılmaz ve üzücü bir uygulamadır.

Ve daha da acısı, bu uygulamanın, her fırsatta ve platformda, tarihimize, milli ve manevi değerlerimize, kültürümüze ve geleneğimize bağlı olduğunu ısrarla dile getiren iktidar partisinin bir belediyesi tarafından planlanmış olmasıdır.

Tarihi Konya Lisesi’nin bu vasfının değiştirilmesi, başta dönemin zor şartları içerisinde Anadolu’da eğitim hamlesi başlatan, Sultan 2. Abdülhamid olmak üzere bu okulda hocalık yapmış Halit Fahri Ozansoy, Sadettin Nüzhet Ergun, Ruşen Kam, Abdülbaki Gölpınarlı, Ord. Prof. Dr. Suut Kemal Yetkin, Namdar Rahmi Karatay gibi yüzlerce mümtaz şahsiyetin kemiklerini sızlatacaktır.

Bu liseden feyz almış Turgut Özal (bir yıl okudu), Ord. Prof. Dr. Sadi Irmak, Ord. Prof. Dr. Hıfzı Veldet Velidedeoğlu, Prof. Dr. Hüseyin Naili Kubalı, Feridun Nafiz Uzluk, Ahmet Hamdi Tampınar, Tarık Buğra, Yavuz Canevi, Prof. Dr. Sami Güçlü, Sami Selçuk ve Kemal Şahin gibi binlerce değerli insana bu reva mıdır? Muallim Okulu’nu Konya Lisesi’nde bitiren ’Hababam Sınıfı’ yazarı Rıfat Ilgaz’ın ve bu filmleri çeken Ertem Eğilmez’in, sıralarında okudukları liselerini hayal etmediğini kim iddia edebilir? Amerika’daki gururumuz Prof. Dr. Mehmet Öz, okuduğu lise sorulsa hangi Konya Lisesi’ni hatırlayacaktır.

Aynı sıralarda okumuş olan bizler; Sayın Başbakan’ımızdan, Sayın Milli Eğitim Bakanı’mızdan, yine bir mezunumuz olan Sayın Milli Savunma Bakanı’mız Vecdi Gönül’den, konuyla ilgilenmelerini ve on binlerce mezunu gönülden yaralayacak bu uygulamayı durdurmalarını ümit ve temenni ediyoruz. İnanıyoruz ki onlar da eğitim gördükleri okullarındaki hatıralarının ve gençlik duygularının ışığında, bizlerin bu feryadına kulak vereceklerdir.