“Sevgililer Günü’nde sevgilinizi, Anneler Günü’nde annenizi, Babalar Günü’nde babanızı, Yaşlılar Günü’nde dedenizi, Öğretmenler Günü’nde öğretmenizi unutmadınız. Bizler de unutmadık. Ancak; sevdiklerimizle birlikte yaşayabilmek için suya ihtiyacımız var”

Bugün masal yok... Durum ciddi efendim. İster geçici olsun, ister ciddi anlamda bir sona doğru gidiyor olalım “su artık önemlidir.” Su aslında bugün önemli olmadı. Öyle olsa Mars’ta hayat olurdu değil mi.

Biz hâlâ eskilerde kaldık efendim. İlkokulda kopardığımız bir akasya ağacı yaprağı nedeniyle öğretmenimizden aldığımız ders vardı, su konusunda ise dersimizi Kriton Curi’den aldık. Antalya suyunu Fransızlar işletiyordu ya bir zamanlar. Kendileri “Dünya Su Günü” etkinliği olarak bir sempozyum düzenlemişlerdi. Türkiye’nin ilk bilinçli çevrecilerinden olan Kriton Curi (Kendisi Ermeni kökenli, öz be öz Türkiyeli değerli bir insandı) vermişti o dersi. “Dikkat” demişti. “Bu hızla gidersek çok değil 15 yıl sonra balkonumuzu, arabamızı hatta halımızı yıkamayı unutacağız. En iyisi şimdiden önlemi alın.”

Son iki yıldır görsel medyanın da etkisiyle buzullardaki çözülmeyi kaygıyla izliyoruz. Kim ne yapıyor bilmiyoruz ama bizler elimizden geleni yapıyoruz.

Sahi neden bir kez daha “su” dedik bugün. Dün 22 Mart Dünya Su Günü idi efendim. Her konuya balıklama dalan, yerel medya sütunlarında boy gösteren, gelecek seçimlere hazırlık yapan “oda stajyerleri” bu konuda bi açıklama yaptı mı bilmiyoruz. Dev alışveriş merkezleri Sevgililer Günü, Anneler Günü, Kadınlar Günü gibi tüketime yönelik popüler kültür masallarını boş geçmediler. Ama dünün farkında oldukları söylemez.

Görevi Antalya’ya sağlıklı içme suyu temini kadar stratejik planlama çalışmaları içinde “suyun sürdürülebilir kullanımının planlanması” da olduğunu düşündüğümüz ASAT ne yaptı bilmiyoruz. (Taşınma telaşındalar mı?)

Güney Antalya Turizmi Geliştirme ve Altyapı Birliği Başkanı Yusuf Üras bir açıklama yaptı. Kendisi aynı zamanda Tekirova Belediye Başkanı da olan Üras çevreye duyarlı yaklaşımı ile dikkat çekiyor.

Bölgeyi bilenler bilir. Tüm yerleşim yerleri betonlaşma yolunda hızla ilerlerken Tekirova her gün biraz daha yeşilleşiyor. Bazıları dereleri doldurup kullanıma açarken, ilk yağmurda çevreyi su basınca dereyi yeniden açarken Üras dillere destan bir proje ile Tekirova’nın içinden geçen dereyi ıslah ediyor.

Bazı rakamlar
- Dünyadaki tatlı suyun %80 i buzul olarak kutuplardadır.
- Yaklaşık 1,1 milyar insan temiz içme veya kullanım suyundan yoksundur.
- 2025 yılında dünya nüfusunun üçte biri şiddetli derecede su sıkıntısı çekecektir.
- Ülkemizdeki 3200 belediyenin yaklaşık 50 adedi kanalizasyon sularını arıtmaktadırlar. Başka bir deyişle nüfusumuzun yaklaşık 50 milyonuna ait kanalizasyon suları doğrudan nehirlere dolayısıyla göl ve denizlere akmaktadır.

Yeni kaynaklar aranıyor
Su günü ile ilgili yaptığı açıklamada, mevcut kaynakların artan nüfus nedeniyle tehlike oluşturduğunu, yeni kaynaklar için çalışmalar yaptıklarını açıklayıp “yüreklere su serpiyor.”

Bir şey daha söylüyor kendisi: “Sevgililer Günü’nde sevgilinizi, Anneler Günü’nde annenizi, Babalar Günü’nde babanızı, Yaşlılar Günü’nde dedenizi, Öğretmenler Günü’nde öğretmenizi unutmadınız.

Bizler de unutmadık. Ancak; sevdiklerimizle birlikte yaşayabilmek için suya ihtiyacımız var.”

Fazla söze gerek var mı bilemiyoruz.

Nerden çıktı bu “Su Günü”?
BirleşmİŞ Milletler (BM) Genel Kurulu, 1992 yılında Rio de Janerio’da düzenlenen BM Çevre ve Kalkınma Konferansı’nda dünyada suyun giderek artan öneminden dolayı her yıl 22 Mart gününün “Dünya Su Günü” olarak kutlanmasına karar vermiştir. Ortaya çıkışı BM Çevre ve Kalkınma Konferansı’nın sonuç metni olan Agenda21’in su kaynaklarının gelişimi ile ilgili 18. bölümüne dayanan Dünya Su Günü, suyun önemi ile ilgili bilincin geliştirilmesi ve Agenda21’de sunulan önerilerin uygulanmasının sağlanması için, bütün ülkelerin ulusal düzeyde konferans, seminer, sergi, yayın ve doküman dağıtımı gibi bir dizi etkinlik yapmasını teşvik etmeyi amaçlamaktadır.