Karardım, karardım, karardım... Hani büyük yazarlar var ya, ‘bugün canım yazı yazmak istemiyor’ diye başlayıp, çocukluk anılarından yahut fıkralardan derlemeler yapan. Nasıl isterdim şimdi onlardan birinin yerinde olmayı.

Zaten hep isterdim de, bugün özellikle, bir günlüğüne, hani sırf o büyülü bahaneye sığınabileyim diye daha çok isterdim.Ve fakat.Daha çooook fırın ekmek yemek gerek, farkındayım.

O nedenle, havanın kasvetini ve o kasvetin getirip üzerimize örttüğü yılgınlığı bir kenara bırakmak, silkinip kendime gelmem,Ve derhal günün mevuuna girmem gerek.Geçen hafta bardaktan boşanırcasına yağan yağmurun öncesi hafif de olsa lodostu.

Bursa’da çok daha şiddetlilerini,çok daha uzun sürelilerini gördük.Bu kentte yaşayan insanlar olarak lodosa fırtınaya bile alıştık ama her seferinde birilerinin canlarını yitirmesine alışamadık.Ki ölümlere zaten alışılmazdı.Her lodos sonrası onlarca insanın zehirlenme tanısıyla tedavi altına alınması, hastanelerin tıklım tıkış hale gelmesini kabullenemedik.

Ki zaten böylesi şeyler kabullenilmezdi.Bu kentte yaşayan ve hala kentli olduğumuzu hissedemeyen bireyler olarak sıkıntımız özellikle böylesi zamanlarda sıkıntımız tek;Yapılaşmakla kentleşmek ve şehirleşmek kavramları arasındaki uçurumsal fark.Biz yapılaşıyoruz.Asıl kaygım şudur ki, kaçakla mücadelede etkin çözümler üretme kaygısına düşenler ‘ucuz konut’ cazibesiyle bana göre yoldan çıkarılıyor.

Zira;İşi bölgesinde kaçak yapılaşmayı önlemek ve de sağlıklı kentleşme için gereken planları hazırlayıp hayata geçirmek olanlar, TOKİ’nin projelerindeki yüksek cazibenin de etkisiyle hedeflerinden saptıklarını fark edemiyor.

Altını çize çize bir kez daha söylüyorum ki;TOKİ’nin Bursa’da devam ettiği ve toplamda üç binin üzerinde konut üretiminin hedeflendiği projeler bütünü, bu kentin önümüzdeki 10 yılını riske sokan çalışmalar bana göre.

Zira;Bu sayede zaten yeterince göç mağduru olan kent göçe daha açık hale gelecek, işsizlik denen sosyal yara kangrenleşecek, yeni sanayi bölgeleri sayesinde kentin işgücü potansiyeli belki artacak ama kalite düşecek, zaten hiç bir dönem yetmeyen ulaşım daha da içinden çıkılmaz hale gelecek, biranda dört yanından adeta çekiştirilerek büyütülmüş bir kent halini alacak olan Bursa da bu çekiştirilme sırasında büyük büyük yaralar alacak.

Konut üretimine muhalif değilim. Ama konut fazlası olduğu zaten incelemelerle tespit edilmiş bir kentte, kentsel dönüşüm ve iyileştirme çalışmalarına yeterli özeni göstermeden yeni konut üretim sağlıklı gelmiyor bana. İtirazım, birilerinin devlet eliyle ucuz ve toplu konut üretiyor olmasına değil. Bu üretimin plansızlığına. Bu üretimin ardının aranmamasına, bu üretimin bu kente kazandıracakları yanında kaybettireceklerinin daha fazla olduğunun gözardı edilmesine, bu üretimin elbette bir planlama sonucu olmakla birlikte doğru planlamayı çok da işaret etmemesine.

Kaldı ki;Bugüne kadar devletin tüm kurumlarınca sorgulanmış, hakkında sayfalar dolusu raporlar hazırlanmış, gazetelerin manşetlerine defalarca çıkarılmış, nihayetinde de habire tartışılır bir hale gelmiş TOKİ’nin artık ciddi ciddi masaya yatırılmasının zamanıdır.

AKP İktidarı şayet bu ülke insanına yönelik söylemlerinde samimi ise, kentleşme ve kentsel dönüşüm projelerindeki kararlılığını ortaya koymalı, bu kararlılığı da kimsenin kafasını karıştırmayacak yasal düzenlemelerle desteklemeli. Yoksa mı? Yoksası belli tabii. Yoksa... Böyle gelmiş böyle gider...