EXPO 2015’le başlayalım bugün. 31 Mart’ta Paris’teki oylamada EXPO’yu alacağımıza yürekten inanıyorum, İzmir’i çok şanslı görüyorum. Alamasak bile dünyanın sonu değil. En azından bir çok ülke İzmir’i duydu, tanıdı. EXPO olmasa bile, belki de çoğu insan İzmir’i sevdi, hatta tatil programına alanlar bile oldu.

Gerçekten de EXPO ile yatıp kalkıyoruz ya. Paris’e de çıkarma yapacağız. Oylamadan önce son kozlarımızı oynayacağız. BIE (Uluslararası Sergiler Bürosu) delegelerinin oyunu alabilmek için herkes elinden geleni ardına koymayacak. Gerekirse adam adama markaj. İzmir’i ifade için gereken ne varsa yapılacak. Dedim ya, alacağız biz bu işi.

Her gün Konak’tan geçiyorum. Sağda solda, BIE delegelerinin son İzmir çıkarmasından kalan EXPO flamaları var. Kimi unutulmuş da kalmış. EXPO’ya yürekten inanıp bilerek bırakan da vardır. Motivasyon olsun diye. İyi de ediyorlar.

Geçenlerde Konak Pier’in karşısındaki binalara takıldı gözüm. Hani BIE delegeleri İzmir’e geldiğinde giydirilmişti. Bina, EXPO simgeleriyle kaplanmıştı. Aynı uygulama bir çok yerde yapılmıştı. Delegelerin kaldığı otelin karşısı, geçecekleri yerlerdeki harap, kötü görünümlü binalar, inşaatlar da giydirilmişti.

Ve düşündüm. Bunların tümünün kötü görünümlü olduğu, göze battığı, hatta çirkin olduğu kabul edilmişti. Bu yüzden gerçek görünümleri saklanmıştı. Neden? BIE delegelerinin gözlerine batmaması için. Peki biz kimiz? İzmir’de yaşayanlar. O zaman düz mantıkla, bu kentte yaşayanların güzellikleri hak etmediği, ya da çirkinliklere katlanacağı sonucu çıkıyor.

Yukarıdaki fotoğraf yalnızca bir örnek. BIE delegelerinin görmemesi için giydirilen binalardan yalnızca biri. Peki şimdiki görüntü doğal mı? Bir tabela, afiş kirliliği yok mu? Dileyen dilediği büyüklükte tabela, levha asabilir mi? Sorular uzar gider herhalde.

Ben, bu kentte yaşayanların güzellikleri hak ettiğini düşünüyorum. Ve yineliyorum. Haftaya sonuç belli olacak, EXPO’nun İzmir’e güzellikler getirmesini diliyorum.