Haberler

Hazineler kenti

Tarih: 27 Haziran 2005 Kaynak: Radikal Yazan: Hakan Gülseven

Şimdilerde defineci belediye başkanının Osmanlı altınlarını bulmak için ortalığı kazmasıyla gündeme gelen Edirne'de, aslında çok daha değerli hazineler var. Kentin her yanı tarihe tanıklık eden eserlerle dolu. Huzurlu yaşam ise insanı hakikaten dinlendiriyor.

Tıpkı söylendiği gibi, kentin geri kalanından hafifçe yüksekte kalan Selimiye Camii'nin üç şerefeli iki minaresine doğru uzanan bir yoldan giriliyor Edirne'ye. Ve o yolu katettikçe, diğer iki minare de yavaş yavaş suretlerini göstermeye başlıyor. Mimar Sinan'ın olgunluk eseri Selimiye, bir süre sonra tüm heybetiyle önünüzde yükseliyor.

Edirne'ye yavaş yavaş vâkıf olmaya başladığınızda, kente çok küçük gelen bir elbise giydirilmiş olduğunu ve bu elbisenin her taraftan patladığını fark ediyorsunuz. Bizans'ın ve Osmanlı'nın Edirne'si, 'çağdaş' Edirne'nin çok dışına taşmış. Belki de bu kent en iyi zamanlarını eskiden yaşayıp bitirmiş.

Gurbetçilerin ve turistlerin geçtiği bir kavşak noktası olmasına rağmen, Edirne dingin bir yer. Öyle havaya sinmiş ihtiras rüzgârlarına asla rastlamıyorsunuz. Kurnazlık seviyesi düşük. Hediyelik eşya dükkânları bile belli bir mesafeyle yaklaşıyor müşterilerine ki, maazallah, büyük şehirlerde biraz yanaşanın kolunu koparıyorlar. Edirne'nin tarihî Arasta ve Bedesten çarşılarında zengin alışveriş imkânı bulabilirsiniz.

Edirne'nin dört bir tarafı tarih. Doğanın bereketi de cabası. Arkeoloji ve Türk-İslam Eserleri müzeleri gayet zengin. Halen faaliyette olan, onarılmış bir Bulgar Kilisesi, eskiden kentte önemli nüfus sahibi olan Musevi cemaatinin gözden kaybolmasıyla birlikte çatısı olduğu gibi çöken kocaman bir sinagog var. Son dönemde, Edirne bölgesinde yaşayan Aleviler için bir de cem evi açılmış. Anlayacağınız, uzun bir dönem pek çok farklı inanıştan insan, bu topraklarda barış içinde yaşamış.

Tunca ve Meriç nehirlerini geçip, Türkiye'deki tek sevimli karakol binasına varıyorsunuz; Meriç'in yanına inşa edilmiş bu eski bina artık karakol olarak değil, bir kafeterya olarak hizmet veriyor. Buradan devam edip, iki tarafında ağaçların bulunduğu uzun taş yoldan ilerleyince Karaağaç bölgesine ulaşıyorsunuz. Burada, şimdi Trakya Üniversitesi rektörlük binası olarak hizmet gören eski gar binası bulunuyor. Hakikaten çok güzel bir bina. Çevresinde ise öyle sakin, huzurlu kahvehaneler var ki, saatlerce oturup kafa dinlemek mümkün.

Aslına bakarsanız, tüm Edirne, özellikle İstanbul'dan haftasonu için kaçıp sığınılacak bir huzur kenti. Pek çok otel ve pansiyon var; fiyatları gayet makul. Yine de gitmeden önce kalacak yer ayarlarsanız, o telaştan kurtulmuş olursunuz.

Eski Tımarhane, Ödüllü Müze
Şimdilerde Meriç ilçesinin belediye başkanı, eski Osmanlı darphanesine ait tonlarca altın için define kazısı yapıyor ama aslında bu civarda başka hazineler var. Mesela Sultan II. Beyazıd Külliyesi. 2004 Yılı Avrupa Müze Ödülü verilen Sağlık Müzesi de bu külliyenin içinde.

Osmanlı döneminde burası Darüşşifa adı verilen bir hastaneymiş. Özellikle psikolojik sorunları olan hastalar su ve müzik sesiyle tedavi ediliyor, oldukça başarılı sonuçlar alınıyormuş. Evliya Çelebi, Seyahatname'de şöyle yazıyor:
"Bazı odalarda ilkbaharda delilik mevsiminde Edirne'nin aşk denizi derinliğine düşmüş sevdalı âşıklar çoğalıp, hekim emriyle bu tımarhaneye getirilerek, altun ve gümüş yaldızlı zincirlerle kerevitlerine takılıp, her biri aslan yatağında yatar gibi kükreyip yatarlar... Kimisi havuz ve şadırvanlara bakıp kalender hülyası kabilinden sözler eder, nicesi dahi o kemerli kubbenin etrafında olan gülistan ve bağ ve bostan içindeki binlerce kuşların cıvıltılarını dinleyip, delilerin perdesiz ve ölçüsüz sesleriyle feryada başlarlar."

Herhalde Evliya Çelebi zamanında işler daha mı değişikti; şimdi galiba bütün deliler İstanbul'a kaçmış...

Güneş Meriç Nehrine Batıyor
Edirne'yi bilenler, akşam yemeği için Meriç kıyısındaki Lalezar'ı tavsiye etti. Yine de işin sağlamasını yapmak icap eder diye, Meriç yolu üzerinde koyun-keçi otlatan bir abimize sorduk, "Akşam yemeği için en iyi yer neresidir?" diye, "Lalezar'dır be yav!" dedi. Elimiz mahkûm gittik, oturduk. Ağaçların altında kocaman bir mekân. Boylu boyunca akan Meriç'in üzerinden batıyor güneş. Mekâna gelirken geçtiğimiz Meriç'teki köprüde balkon gibi bir yer var; üzerinde de Osmanlı tuğrası; meğerse zamanında orası, padişahlar güneşin batışını izlesin diye yapılmış. Bunları hep Lalezar'ın işletmecisi, hoşsohbet abimizden öğreniyoruz. Mekânının acayip güzel etleri, köfteleri var. Edirne zaten köfte ve ciğeriyle ünlü. Tabii bir de alkol hadisesiyle. Kentte kafayı nereye çevirseniz, tekel bayileri, bar ve meyhanelerle karşılaşıyorsunuz. 24 saat içiliyor. Lalezar'ın işletmecisi İsmail Abi'yle muhabbet ederken, konuyla ilgili bir öykü anlattı:
"Zamanında Ünal Erkan, Edirne'ye vali olarak atanmış ve kenti gezerken bir ayakkabı tamircisine girmiş. Tamirci ve bir arkadaşı içeride şarap içiyormuş. Selam vermiş, tam bir şeyler soracak, 'Gel otur,' diye buyur etmişler. Bir bardak da ona koymuşlar. Bir süre sonra, 'E hemşerim ne iş yaparsın?' muhabbeti açılmış, Ünal Erkan da haliyle, 'Valiyim' diye cevap vermiş. Ayakkabı tamircisi dönmüş ve 'Bir kadeh içtin vali oldun, Allah bilir ikinci kadehte padişah bile olursun!" demiş...
Yani Edirneliler keyif dünyasına gayet meyilli. Lokanta fiyatları da son derece makul. Ayıptır söylemesi, İstanbul'un yarı fiyatına yiyor, içiyorsunuz...

Selimiye'nin Mucizeleri
Hiç kuşkusuz, Edirne'nin sembolü Selimiye Camisi'dir. Mimar Sinan'ın olgunluk döneminde yaptığı en son cami olan Selimiye gerçek bir mimari deha sayılıyor. İçinde müthiş bir akustik var. 21 yılı imamlık olmak kaydıyla tam 35 yıldır Selimiye'de bulunan müftülük tanıtım görevlisi Nadi Ersoy, ziyaretçilere akustiğin ne kadar güçlü olduğunu göstermek için zaman zaman caminin içinde ezan okuyor ve Mimar Sinan'ın sesi dağıtma biçimi hakikaten herkesi etkiliyor.

Önemli sanat tarihçisi Ernst Diez, "Selimiye mekân, büyüklük, yükseklik, topluluk ve ışık etkisi bakımından yeryüzündeki bütün yapılardan üstündür," diyor.

Selimiye'nin kubbesi dünyadaki en geniş kubbe. Mimar Sinan, 43.28 metre yüksekliğe ve 31.22 metre çapa sahip kubbeyi, Ayasofya'nınkinden de geniş bir kubbe yapabileceğini göstermek için, bir meydan okuma olarak inşa etmiş. Caminin iki minaresinde üçer merdiven bulunuyor. Birinci merdivenle birinci ve üçüncü şerefelere, ikinci merdivenle ikinci ve üçüncü şerefelere, üçüncü merdivenle ise doğrudan üçüncü şerefeye çıkılıyor ve bu sırada çıkanlar birbirini görmüyor. Diğer iki minarede ise tek merdiven sistemi var.

Minareler aynı zamanda 3.8 metrelik çapa ve 85 metre boya sahip. Bunlar, Delhi'deki çok kalın gövdeli Kutb-Minar Camii'nden sonra en yüksek minareler. Camiyle özdeşleşmiş olan tanıtım görevlisi Nadi Ersoy, tüm bu bilgileri bir çırpıda veriyor. Son derece tertipli, herkese yetişecek kadar enerjik, enteresan ve titiz. "Ayakkabı bağcıklarımı bile ütülerim," diyor.

Bu da 'Gâvur' Kule
Makedonya Kulesi olarak bilinen yüksek bina, eski Edirne yerleşiminden kalan bir kazı alanının yanında yükseliyor. Roma, Bizans ve Osmanlı izlerine rastlanan kazılarda, MS 2. yüzyılda bastırılmış sikkeler bulunmuş. Üzerlerinde Adrianopoletion yazıyor. Ziyaretçilere açık kazı alanında eski seramik fırınlarını görmek mümkün.

Aslında kulenin Makedonya'yla ilgisi yokmuş. Milattan önce birinci binde inşa edilen Edirne Kalesi'nin Trak kavimlerinin saldırılarına karşı gözetleme amaçlı bir parçasıymış bu. Aslında kalıntılar çok daha geniş bir alana yayılmış ama bölge üzerinde şimdi koskoca mahalle var.

Kulenin en tepesinde ise bir dönem kocaman bir saat varmış. Ancak depremde zarar gördükten sonra onarmak yerine dinamitle patlatmayı tercih etmişler. Saat kulesinin dinamitlenmesini makul gören üç rapor varmış. Birincisi, "Nasılsa herkesin kolunda saat var," diyor, ikincisi, "Bu Bizans eseri" diye, pek muhafaza edilmesi gereken bir yapı olmadığını yazıyor, sonuncusu, "Hemen yanında yer alan İslam eseri Üç Şerefeli Cami'yi gölgelemesin," görüşünde. Eh, o zaman bu 'gâvur kule' dinamitlenebilirmiş...

Takvim
<<Haziran 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
    1 2 3 4 5
6 7 8 9 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30      
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.