Haberler

‘Kentsel Dönüşüm’ manifestosu

Tarih: 10 Nisan 2008 Kaynak: Cumhuriyet Yazan: Oktay Ekinci
Bilim ve meslek dünyamız, ‘imar terörü’ne dönüşen uygulamalara dikkat çekti.

"Ucube" Denilerek Yıkılıyor
Kentsel dönüşümde asıl amacın insan değil rant olduğunu açıkça kanıtlayan uygulamaların başında Sulukule projesi geliyor. Bin yıldır “İstanbullu” olan bu yoksul ama kimlikli yaşam ortamı, Başbakan’ın “ucube” tanımıyla birlikte yok ediliyor.

Belki de dönekliği anımsattığı için önceleri pek benimsenmeyen dönüşüm sözcüğü, son yıllarda kıymete bindi.

Yeni olan her şeyin eski sinden daha iyi olacağını savunanların, geçmişten gelenleri geliştirmek yerine, tümüyle farklı bir yönde dönüştürmeyi yeğlemelerine de adeta bilimsel tanımlama oluverdi.

O kadar ki artık dönüşümü savunmanın çağdaş lık; bunun birikimlerimizi yadsımaya dönüşmemesini isteyenlerin ise çağdışı sayıldığı bir dönemden geçiyoruz.

Böylesi bir düşünsel dönüşüm ün sonucunda ise tarihten gelen değerlerin yaşatılarak korunmasını devrimci ler savunurken uygarlık birikimlerimizi ve kimlik kaynaklarımızı yok ederek kişiliksiz bir modernleşme nin öncülüğünü de muhafazakâr lar üstlenmiş durumda.

Örneğin Sulukule'deki eski ve bakımsız, ama kendi geleneksel düzensizliğiyle gerçekleşmiş bin yıllık Roman yerleşmesini ucube olarak tanımlayan Başbakan, aynı semtin sağlıklılaştırılarak yaşatılması ve kişiliksiz apartman sitelerine dönüşmemesi için direnenler hakkında bakın ne söylüyor: Karşımıza ahlaksız yollarla engeller çıkarıyorlar... (20 Mart 2008-basın)

Sultan Abdülaziz dönemine ait ve Osmanlı döneminin ilk toplu konut örneği olan Beşiktaş'taki Akaret Evleri nin otele dönüştürülmesi törenindeki bu konuşmasından, sonra ise kimse şunu bile anımsatmıyor:

Sayın Başbakan, Sulukule'de en az Akaret Evleri kadar değerli bir kentsel kimlik ve kültür mirasıdır. Buna nasıl ucube dersiniz? Bu gibi değerlerin korunması çabalarını hangi düşünceyle ahlaksız görmektesiniz..?

Benzer şekilde, Tarlabaşı'nda da sözde tarihi dokuyu koruma adına özgün Beyoğlu binalarının içlerini boşaltan, sadece cephelerinin adeta tiyatro dekoru gibi saklandığı, ruhsuz ve özensiz bir sözde kültür turizmi projesi de kentsel dönüşüm uydurmasıyla uygulanmak isteniyor.

Gelecekte belki de kentsel soykırım adı verilecek bu içtensiz koruma projesinin de tıpkı Sulukule gibi bölgedeki suç yuvalarını ortadan kaldırmak adına savunulması, sadece sosyal ve demokratik hukuk devleti adına değil, hani şu laikliğe uygun dur denilen dindarlık adına bile yüz kızartıcı bir durum değil midir?

"Aydınlatma" Bildirgesi
"Muhafazakâr”(!) iktidar ve bol paralı iş peşinde ki yandaş uzmanları, kentsel dönüşümün en acımasız örneklerini bile işte böylesine insanı aşağılayan söylemlerle savunurlarken yüzlerce mimar, şehirci, mühendis, arkeolog, tarihçi, toplum bilimci, akademisyen, sanatçı, araştırmacı ve kentsel kültürel birikimler i sahiplenen aydınımız, geçenlerde ortak imzalı bir bildiri yayımlayarak gerici-liboş çıkar ortaklığının bu acımasız kentsel dönüşüm furyasına karşı toplumu aydınlatma kampanyası başlattılar...

Bizler aşağıda imzası bulunan akademisyenler ve araştırmacılar olarak, toplumsal ve mesleki sorumluluklarımız uyarınca, mevcut kentsel dönüşüm/yenileme uygulamalarından duyduğumuz endişeyi kamuoyu ile paylaşıyor; öncelikle merkezi ve yerel yönetimler olmak üzere, ilgili bütün uzmanları, meslek odalarını, sivil toplum örgütlerini ve basın-yayın organlarını, bilinçli, duyarlı ve hep birlikte konunun takipçisi olmaya davet ediyoruz diye başlayan 19 Şubat 2008 tarihli bildirge, hemen tüm meslek kuruluşlarının internet sitelerinde haftalardır yer almasına rağmen, ne medya bunun farkında ne de şu pek demokrat ve toplumsal hakları savunan yazarlarımız, yorumcularımız, siyaset uzmanlarımız....

Oysa aynı bildirgenin önemli vurgulamaları arasında, özellikle tarihi kent merkezlerine ve yasadışı yapılaşmış konut bölgelerine yönelik kentsel müdahaleler in, öncelikle, üniversitelerin, sivil toplum kuruluşlarının ve meslek odalarının eleştirileri dikkate alınmadan gerçekleştirildiği belirtilerek deniyor ki:

Bütün tepkilere rağmen, paylaşımcı olmayan, katılımı ve toplumsal uzlaşmayı bir kenara iten yerel yönetimler, merkezi idarenin de desteğini alarak kentsel dönüşüm ve yenileme projelerine imza atmakta, bunu yaparken de yaşayanları dışlamakta, görmezden gelmekte ve onların rızalarını aramamaktadır...

Bu saptamalar, Türkiye deki demokrasiyi iktidarın yüzde 47 oy desteği yle özdeş görenlere karşı yaşamın içinden verilen derslerdir.

Hatta geçenlerde Çorum da yapılan Tarihi Kentler Birliği toplantısında yaşandığı gibi, bilim ve uygarlık dışı bir belediye kapatma yasası nı tartışmanın bile yasamaya saygısızlık olduğunun, dahası iktidarın sorgulanması anlamına geldiği için de demokrasiyi özümsememek anlamına geldiğinin bağırarak söylen(ebil)diği bir dönemde, özgürlüğü türbanla sınırlayanlara karşı kültür ve bilim dünyamızın tarihsel uyarı sı değil midir?

"Faşizan" Şehircilik
Böylesi bir bildiriyle gerçek aydın sorumluluklarını da yerine getiren uzman ve düşünürlerimiz, bakın daha neleri vurguluyorlar:

Kentsel dönüşüm uygulamaları, toplumun en fazla dışlanmışlık sorunuyla karşı karşıya olan gruplarını hedef almaktadır. Örgütlenemeyen ve örgütlenemediği için de hakkını arayamayan insanlar üzerinde baskıcı bir anlayışla müdahaleler gerçekleşmektedir. Bugün, çoğunlukla gecekondu ve/veya eskimiş tarihi konut alanlarında yaşayan, sosyal güvenceleri olmayan ve düşük gelir grubunda bulunan insanlar, ne yapacaklarını, kime başvuracaklarını ve başlarına ne geleceğini bilmeden çaresizce beklemektedirler...

Bu denli faşizan bir imar ve şehircilik anlayışı, acaba hangi demokratik ülkede var, nasıl bir demokratikleşme sürecinin ürünüdür?

Yerel yönetim seçimlerine bir yıldan az bir süre kala, bütün bu değerlendirmelerin herkes tarafından bilinmesi ve yorumlanması gerekmiyor mu?

Başta muhalefet partileri ile çağdaş lığın kavgasını veren sivil toplum kuruluşlarının, en önemlisi de temel sorumluluğu toplumsal aydınlanmaya katkı olan medyanın, yine bu saptamaları ulusal bilince taşımaları yaşamsal bir görev değil midir?

Nitekim aynı bildirge, kentsel dönüşüm uygulamalarının, sadece demokrasi ve insan hakları açısından değil, bilim, kültür ve uygarlık kazanımlarımızın esenliği açısından da ülkenin üzerinde kara bulutlar yarattığına dikkat çekiyor.

Okumak isteyenler için de haftalardır meslek odalarının internet sitelerinde meraklılarını bekliyor.
YorumlarYorum Sayısı: Henüz hiç yorum yapılmamışBütün yorumları forumda okuyun!
Bütün yorumları forumda okuyun!
Takvim
<<Haziran 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
    1 2 3 4 5
6 7 8 9 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30      
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.