Haberler

Tarihi Köşk Vali'nin İmzasını Bekliyor

Tarih: 14 Nisan 2008 Kaynak: Akşam Yazan: Mine Akverdi
Yıllar önce prensesler ve paşalara ev sahipliği yapan, sonrasında öğrencileri ağırlayan Kadıköy Kız Lisesi’nin bahçesindeki 135 yıllık tarihi Mahmut Muhtar Paşa köşkü şimdi çürüyor. 1999 depreminden sonra kapısına kilit vurulup kaderine terk edilen köşkün restorasyonu için Kız Lisesi’nin mezunları kolları sıvadı. Proje ve para hazır; köşk kurtuluş için Valilik’ten bir imza bekliyor.

Moda’ya yolu düşenler meşhur Kadıköy Kız Lisesi (şimdiki adıyla Kadıköy Lisesi)’nin cadde üzerindeki büyük kapılarının önünden mutlaka geçmiştir. Ancak Moda Caddesi’nden denize kadar uzanan geniş okul bahçesi içerisinde yer alan tarihi bir köşkün varlığından çoğunluk habersizdir. Çünkü bir zamanlar İstanbul’un Avrupa yakasını karşıdan ferah ferah seyreden, denize nazır tarihi Mahmut Muhtar Paşa Köşkü çevresinde yükselen okul ek binaları ve apartmanlar sebebiyle artık görünmüyor. 1800’lerin sonunda Osmanlı asilzadesi ve devlet adamı Mahmut Muhtar Paşa ile eşi Prenses Nimetullah Hanım’ın çocuklarıyla birlikte görkemli bir hayat sürdükleri, tahminen 135 yıllık köşk şimdi sessiz sedasız, terk edilmiş halde bekliyor. Ama yeniden eskisi gibi parlamayı ve yaşamayı değil çürümeyi…

Muhtar Mahmut Paşa Köşkü 1950’li yıllarda kamulaştırılarak Kadıköy Kız Lisesi olarak kullanılmaya başlandı. Eskiden paşaları, prensesleri ağırlayan bina öğrenciler geldiğinde de hâlâ sağlam ve ışıltılıydı. Öyle ki okulun ilk öğrencileri, mermer köşkün ahşap zemininde ayakkabılarını çıkarıp özel keten pez pabuçlar giyerek geziyordu. Bir zamanlar Prenses Nimetullah’ın yatak odası olan mekanda edebiyat dersleri görüldü, köşkün iskelesinde kız öğrenciler yüzme dersleri aldı. Ama zamanla bahçedeki manej, meyvalıklar, büyük sera, heykeller, ağaçlar tarihe karışıp gitti. Tek başına kalan köşk de sonunda 1999’da depremde zarar görünce boşaltıldı; kaderine terk edildi. Dokuz yıldır çürümeye bırakılan tarihi köşkü hayata döndürmek de Kadıköy Kız Lisesi mezunlarına düştü.

Mezunlar Kolları Sıvadı
“Burası Kadıköy Kız Lisesi’nin sembolü gibidir” diyor eski mezunlardan Aslıhan Silivrili Dizdaroğlu; “Biz okurken binanın ilk katı idari kattı. Üst katlardaysa lise son sınıflar ders yapardı. Buraya derse gelmek kıdemli ve havalı olmak demekti.” Aslıhan Hanım, geçen yıl binanın metruk halini görünce köşk için restorasyon projesine ön ayak olmuş. Kadıköy Kız Lisesi’nin 50. yılı kutlamalarında konuyu gündeme taşıyınca da mezunlar tarihi binayı hayata döndürmek için birleşmiş. Bu amaçla mezunlar derneği içinde ayrı bir dernek bile oluşturulmuş. Aslıhan Hanım restorasyon projesi koordinatörlüğünü üstlenirken, yeni kurulan Kadıköy Kız Lisesi Girişimci Mezunlar Derneği (KALİMED)’in başkanlığını da yine eski mezunlardan Mine Çağlar Dikbaş üstlenmiş.

“İkimiz de 1985 mezunuyuz. Okul yıllarında birbirimizi çok iyi tanımıyorduk. Ben, Prenses Nimetullah’ın yatak odasındaki sınıfta, Aslıhan ise Mahmut Muhtar Paşa’nın yatak odasının olduğu sınıftaydı” diyor Mine Çağlar Dikbaş. Ama bu proje için bugün büyük bir şevkle kol kola vermişler. Bir şirkette mali işler müdürü olan Aslıhan Hanım ve mimarlık ve sanat tarihçisi Mine Hanım’a, bir çok alanda önemli görevlerde bulunan diğer mezunlar da destek verince, bir yıl içinde köşkü kurtarmak için önemli adımlar da atılmış. Çünkü durum acil: “Köşkün en büyük problemi çatıdan su alması” diyor Mine Hanım. Üst katlardaki ahşap döşemede yer yer delikler açılmış. Hemen harekete geçilmezse sağlam kalan yerler de kısa zamanda çürüyecek. Şimdiye kadar hiçbir bakımdan geçmemesini ise şans olarak görüyorlar. Bu sayede Beylerbeyi Sarayı ile aynı dönemde yapılan ve 1. derece tarihi eser statüsünde olan Mahmut Muhtar Paşa Köşkü’nün duvarlardaki ince işlemeler, mitolojik figürlerle süslü camlar, ipek perdeler bugüne kadar orijinal haliyle kalmış.

Bir Tek Valiliğin İzni Eksik
Aslıhan Hanım, “Derneği kurduktan birkaç ay sonra Haziran 2007’de restorasyon için Kadıköy Belediyesi’ne ve İl Özel İdaresi’ne resmi başvuru yaptık” diyor. Yetkili mercilerin kapılarını dört dörtlük dosyalarla çalmışlar. Çünkü okul müdürünün yaptığı başvuruyla İTÜ’de binanın projesi bir yüksek lisans tezi olarak çizilmiş. Dahası KALİMED’in ricasıyla İTÜ bu projeyi sembolik bir ücret karşılığında vermeyi de kabul etmiş. Bizzat görüştükleri Kadıköy Belediye Başkanı Selami Öztürk de binanın restorasyonu için gerekli olan 4 trilyon lirayı, emlak ve çöp vergilerinin doğrudan aktarılarılmasıyla oluşturulan Kültür Fonu’ndan bütünüyle karşılama sözü vermiş. Yani proje de kaynak da hazır. Ama hâlâ harekete geçemiyorlar. Çünkü köşkün sahibi İl Özel İdaresi, yani Valilik ve onlardan izin çıkmadan tek bir çivi bile çakılamıyor.

“İş burada düğümleniyor” diyor Aslıhan Hanım. Çünkü başvurularının ardından Valilik’ten aldıkları tek cevap ‘Dosyanız kaybolmuştur’ olmuş. Dosya bulunduktan sonra da gündemimiz yoğun diyerek geri dönmemişler. “Bu bina yenilensin ve bir kültür evine dönüştürülsün, Kadıköylüler’e, İstanbullular’a armağan olsun istiyoruz” diyorlar. Ve o tek imzayı beklerken bile harıl harıl çalışmayı elden bırakmıyorlar. Kendi imkanlarıyla yaptırdıkları tişörteleri satarak, etkinlikler düzenleyerek konuyu gündemde tutuyorlar. Hayalleri büyük: “İçerisinde sergi salonları, müze odası olan bir kültür evi hedefliyoruz. Mahmut Muhtar Paşa’nın torunu Muhtar Katırcıoğlu elinde bulunan aileye ait özel eşyaları bağışlayacak. Şimdi bir de Köşk’ün ve Moda’nın tarihini anlatan kitap hazırlıyoruz. Eski mezunların, aileyle birlikte köşkte yaşamış Dr. Müfid Ekdal’in, Muhtar Katırcıoğlu’nun, Selim İleri’nin yazıların yer alacağı kitabı bu yıl çıkaracağız.” Bütün bu gönüllü çabanın altında ise tek bir mesaj var onlara göre: “Tarihim benim geleceğim.”

Mahmut Muhtar Paşa küsüp ülkeyi terk etti
93 Harbi Doğu Cephesi komutanı ve Sadrazam Gazi Ahmet Muhtar Paşa’nın oğlu Mahmut Muhtar Paşa, Osmanlı ve Cumhuriyet dönemlerinde İzmir Valiliği, Bahriye Nazırlığı gibi önemli görevlerde bulunmuş bir devlet adamıydı. 1896 yılında Mısır Hıdiv’i İsmail Paşa’nın kızlarından Prenses Nimetullah Hanım’la evlendi. Çift, dış cephesi mermer olduğu için ‘Mermer Konak’ olarak anılan Moda’daki köşkü 1897’de Rum asıllı Dimitri Veldemi’den alıp yerleşti. Köşk, 1870’lerde bir Levanten tarafından şu anda ismi bilinmeyen İtalyan bir mimara yaptırılmıştı. Aile, 1897-1929 arasında köşkte görkemli bir hayat sürdü. Köşkün bahçesinde selamlık, kapalı bir manej ve ahırlar ile beraber çok büyük bir mutfak, kiler ve yemekhane de bulunmaktaydı. Paşa köşke merkezi ısıtma sistemi ve şebeke suyu getirtti. Üzeri kabartma desenli kalorifer petekleri bugüne kadar kullanıldı. 1908 yılında Anadolu yakasına henüz elektrik gelmemişken Mahmut Muhtar Paşa kendi özel girişimiyle bahçeye bir makine ile dinamo yerleştirtti ve köşkle bahçesine elektirik sağlandı. 31 Mart ayaklanmasında toplarla kuşatılan köşk ateşe tutulmaktan ise son anda kurtuldu. Birinci Dünya Savaşı öncesi, Mahmut Muhtar Paşa, Bahriye Nazırlığı görevi yaparken İngilizler’den gemi almak üzere peşin ödeme yaptı ancak savaşa Almanlar’ın yanında girilince İngiltere’den gemiler gelmedi. Paşa, 1929’da, o zamanki hatası yüzünden ‘hazineyi zarara uğratmak’ suçlamasıyla Yüce Divan’da yargılandı ve suçlu bulundu. 22 bin altını kendi servetinden ödeyen Paşa, ailenin adına leke sürüldüğü için ‘adaletin olmadığı bir ülkede yaşayamam’ diyerek geri dönmemek üzere ülkeyi terk etti ve Mısır’a yerleşti. 1935’te Napoli’ye giderken yolda öldü. 1952’de Mısır’da gerçekleşen ihtilal sonrası, hanedanlığa ait her şeye el konulunca tüm varlığını kaybeden ailenin hayattaki fertleri İstanbul’a, köşke döndü. Ama 1956’da borçları ödemek için köşk ve içindeki eşyaları sattılar. O yıl köşk, 1.5 milyon lira bedelle kamulaştırılıp Milli Eğitim Bakanlığı’na devredildi. Heykeller, çeşmeler, tüm eşyalar da müzayede ile satıldı.

Atlı Köşk’ün atı buradan gitti
Köşk’ün kamulaştırılmasından sonra düzenlenen müzayede günlerce sürmüş. Bahçede çiçeklerle bezeli göbeğin ortasında duran Fransız heykeltıraş Louis Doumas’ın yaptığı,1864’te Paris’te dökülen bronz at heykeli için iki talip çıkmış: Hacı Ömer Sabancı ve Vehbi Koç. Çekişmeli geçen artırmanın sonunda bronz at Hacı Ömer Sabancı’nın, arka bahçedeki geyik heykeli de Vehbi Koç’un olmuş. Bronz at Moda’dan Emirgân’a götürülüp önüne konduğu Sabancı köşkünün; geyik heykeli de Divan Oteli’nin simgesi olmuş. Mahmut Muhtar Paşa’nın beyaz Steinway piyanosunu ise o zaman müzayedeye genç bir müzisyen olarak katılan İlham Gencer almış. Gencer 118 yıllık piyanoyu hâlâ çalıyor!
Takvim
<<Haziran 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
    1 2 3 4 5
6 7 8 9 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30      
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.