Haberler

Zehir Borsası

Tarih: 30 Haziran 2008 Kaynak: Cumhuriyet Yazan: Fatma Koşar
Gelişmiş ülkelerin 2012’ye kadar karbon salımını 1990 seviyesinin yüzde 5 altına düşürmesi hedefiyle imzalanan Kyoto Protokolü’ne göre, karbon salınımını hedeflenenden fazla azaltan ülke ve şirketlerin ‘karbon kredisi’ satışları 60 milyar dolarlık bir pazar oluşturdu. Protokole göre, yükümlülüklerini yerine getirmeyen ülkeler ve şirketler karbon salımını hedeflenenden fazla azaltmış olanlardan karbon kredisi satın alabiliyor. Bir anlamda “kirletme hakkını alıp satan” şirketler karbon ticaretini, toptancısı ve perakendecisi olan pazarlarda gerçekleştiriyor. Londra ve Şikago Borsası’nda karbon endeksleri var ve fiyatlar arz-talep dengesine göre oluşuyor. Avrupa’da oluşan gönüllü pazarda da Kyoto’ya taraf olmayan ülkelerin şirketleri kota hakkının ticaretini yapıyor. Gönüllü pazarda karbon kotasının tonu 2 Avro’ya, borsalarda ise arz ve talep dengesine göre değişmekle beraber 20-30 Avro’ya satılıyor. Kyoto Protokolü’nde karbon indirimlerinin ekonomik olarak mümkün olan en verimli şekilde başarılması amacıyla başlatılan “karbon ticareti”, fiyatların beklendiği ölçüde yüksek seviyelere çıkmaması tartışılıyor.

Greenpeace: Fiyatlar düşük
Greenpeace adına konuyu değerlendiren Akdeniz İklim ve Enerji Kampanyası Sorumlusu Hilal Atıcı, “karbon ticareti” ve “temiz kalkınma düzeneği”nin karbondioksit indirimlerinin ticarileştirilmesi için Kyoto Protokolü’nce oluşturulmuş mekanizmalar olduğunu belirtti.

Atıcı: “Birincisi, gerekli olan karbon indirimlerinin ekonomik olarak mümkün olan en verimli şekilde başarılması. İkincisi ise düşük karbonlu veya karbondan arındırılmış ekonomilerin oluşması için özel sektörde gerekli olan teknolojik gelişme ve tecrübenin teşvik edilmesidir. Ekonomide ‘indirimlerin ticarileştirilmesi’ kavramı şöyle ortaya çıkmıştır: 1980’lerde asit yağmurlarına neden olan salımları azaltmak üzere New Jersey yönetimi, sanayi kuruluşlarına belirli bir miktarın üzerindeki salımlara para cezası, altında kalan salımlara da bunları satabilme yetkisi getirmiştir. Bu yöntemden ilham alan Kyoto mekanizması, salımların ticarileşmesinin sanayiye belli bir esneklik getireceğini ve piyasanın karbon indirimlerine geçişini yumuşatacağını varsaymıştır. Fakat karbon ticareti projelerinde eleştirilebilecek noktalar da var. Avrupa’da uygulanan ticari sistem endüstriye gereğinden fazla sera gazı salımı yapma hakkı tanıyor, bu nedenle de karbon fiyatları asla hak ettiği değeri bulamıyor.”

Greenpeace Sorumlusu Atıcı, “O da Kyoto’nun öngördüğü sistemdir. Türkiye Kyoto Protokolü’nü imzalamadığı için bu mekanizmalardan henüz yararlanamıyor. Türkiye’de yenilenebilir enerjilerin gelişmesi için gönüllü karbon piyasalarına bel bağlamak yeterli değildir. Yenilenebilir enerji yatırımlarına yeteri kadar arz güvenliği ve teşvik sağlayamadığı gibi sürekliliği de garanti altına alınmadı. Dolayısıyla bu sistemden yararlanmak istiyorsak belirli bir indirim yapmak koşuluyla mutlaka Kyoto’ya taraf olunmalı.”

Pazar 300 milyon dolar
Dünya Bankası’nın 2006 verilerine göre karbon ticareti 60 milyar doları buluyor. Gönüllü karbon pazarının 300 milyon dolar olduğu tahmin ediliyor. Kyoto Protokolü’ne taraf olmayan ülkelerin şirketleri, gönüllü pazarda faaliyet gösteriyor. Bu pazarda şirketler, bireyler ya da organizasyonlar atmosfere saldıkları karbonun karşılığı olan parayı diğer ülkelerdeki çevreci projeleri finanse etmek için veriyor. Kyoto Protokolü’ne taraf ülkelerde gerçekleştirilen karbondioksit azaltımı gönüllü pazarda değil, bu protokol çerçevesinde oluşturulmuş “zorunlu pazar”da satılıyor.

Sistem nasıl işliyor?
Kyoto Protokolü’nde gelişmiş ülkelerin 2012’ye kadar karbon salımını 1990 seviyesinin yüzde 5 altına düşürmesi hedefleniyor. Yükümlülüklerini yerine getirmeyen ülkeler ya da şirketler, karbon salımını hedeflenenden daha fazla azaltmış olanlardan karbon kredisi satın alabiliyor. Gönüllü pazarda da şirketler, bireyler ya da organizasyonlar atmosfere saldıkları karbonun karşılığı olan parayı diğer ülkelerdeki çevreci projeleri finanse etmek için veriyor. Gönüllü pazarda talep düşük olduğu için karbon fiyatı diğer piyasalara göre daha ucuz. Gönüllü piyasada tonu 3 Avro’ya satılıyor. Perakendecisi ve toptancısı da olan karbon pazarı diğer borsalar gibi işliyor. Örneğin Londra ve Şikago Borsası’nda çeşitli karbon endeksleri ve fiyatları var, burada arz talebe göre fiyatlar sürekli değişiyor.

Kredi nasıl hesaplanıyor?
Bir ülkede bir yılda üretilen elektrik miktarı, o ülke tarafından salınan karbon miktarına oranlanıyor. Böylece megavat/saat elektrik başına çevreye ne kadar zarar verildiğini gösteren bir katsayı bulunuyor. Bir rüzgâr santralında üretilecek olan yıllık elektrik, bu katsayıyla çarpılarak projenin karbon kredisi hesaplanıyor. Toplam karbon ticareti, Dünya Bankası’nın raporuna göre 2006’da 60 milyar dolar. Aynı rapora göre gönüllü karbon pazarı 97 milyon dolar. 2007’de gönüllü pazarın 270 milyon dolar olduğu tahmin ediliyor. Beklentiler, gönüllü pazarın 2010’da 4 milyar dolar olacağı yönünde.

Türkiye Kyoto’ya katılıyor
Türkiye’nin 2012’den sonra şekillenecek yeni yapıya taraf olabilmesi için Kyoto Protokolü’nü imzalaması şart. Bu çerçevede hazırlanan yasa tasarısı TBMM AB Uyum Komisyonu’nda kabul edildi. Buna göre Türkiye’nin, 11 Aralık 1997’de Japonya’nın Kyoto kentinde imzalanan BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’nin Kyoto Protokolü’ne Katılmasının Uygun Bulunduğuna İlişkin Kanun Tasarısı benimsendi. Kyoto Protokolü’nü imzalamakla 2012’ye kadar hiçbir taahhüt altına girmiyor. Buna karşılık yeni dönemdeki müzakerelerde söz sahibi olabilecek. Tasarının gerekçesinde Türkiye’nin Kyoto Protokolü’ne taraf olmayan çok az sayıdaki ülkeden biri olduğu ifade edilerek iklim değişikliği ile mücadele alanındaki çalışmaları çerçevesinde Türkiye’nin, 2004’te sözleşmeye taraf olduktan sonra 1997 Kyoto Protokolü’ne de taraf olmaya davet edildiği bildirildi.

Türk şirketleri gönüllü pazarda
Son olarak Akçansa’nın bu yıl içinde girmeyi planladığı karbon pazarında Türk şirketleri, gönüllü olarak faaliyet gösteriyor. Türkiye Kyoto’ya henüz taraf olmadığı için gönüllü pazarda karbon kredisi satmayı planlayan Türk şirketleri arasında Zorlu Enerji de bulunuyor. Zorlu Enerji ek yatırımla birlikte 245 megawata çıkacak olan Osmaniye Santralı’nda ise 500 bin megavat/saat elektriği hiç karbonidoksit salmadan üretmeyi hedefliyor. Böylece santralda yıllık 400 bin ton karbondioksit azaltımı sağlanmış olacak.

Demirer Enerji geçen yıl iki rüzgâr santralı projesini dünyanın gönüllü pazarındaki ilk “gold standard” (altın standart) karbon kredisi olarak tescil ettirdi.

Karbon salımını azaltmanın yanı sıra ülkenin sürdürülebilir kalkınmasına, yerel ekonomiye ve topluma katkı sağlayan projeler altın standardına layık görülüyor. Toplam üç salınım ticareti anlaşması imzalamış olan Demirer yıllık toplam 230 bin ton karbondioksit azaltımı sağlıyor.

Ticaretten daha iyi çözüm arayışı
Washington Post, ABD’deki tartışmaları değerlendirdiği makalesinde “Şu anda senatoda bekleyen yasa tasarısının öngördüğü karbon ticareti, diğer seçeneklerle karşılaştırıldığında çok daha zayıf bir çözüm” dedi.

The Washington Post’ta Bjorn Lomborg imzasıyla yayımlanan makalede ABD’de bu ay içinde, büyük emisyon salınımı gerçekleştiren firmaların sera gazlarının salınım hakları için para ödemesini zorunlu kılan, Lieberman-Warner iklim değişikliği yasa tasarısına ilişkin yürüttüğü şiddetli tartışmalara dikkat çekildi. Makalede “Bu tartışmalar, insan faaliyetlerinin yol açtığı iklim değişikliği konusunun ABD’nin politika tartışmalarında öne geçtiğinin göstergesi. Bu gerçek, gelecek kuşakların bizi yüz yüze olduğumuz sorunlar konusundaki çabalarımızdan dolayı yargılayacaklarını düşünenler açısından rahatlatıcı olabilir” denildi.

Makalede son gelişmeler aktarılırken şu değerlendirmeler yapıldı:

* Tasarının hazırlayıcılarından Senatör Barbara Boxer tasarıyı, “küresel ısınmaya karşı dünyadaki en kapsamlı program” olarak tanımladı. Tasarı, Amerikan ekonomisini yarım yüzyılda trilyonlarca dolar yavaşlatabilir. Ancak hava sıcaklığı bakımından sonuç, aynı zamanda Çin ve Hindistan da emisyonlarını düşürmeyi vaat etmediği takdirde, göz ardı edilebilecek düzeyde ve şayet bu ülkeler de katılırsa, yine de pek kayda değer olmayacak. Tasarı 2050 için öngörülen sıcaklığı ancak iki yıl kadar öteleyebilecek.

* Siyasetçiler ticareti tercih ediyor, çünkü bu, karbon emisyonlarının azaltılmasının gerçek maliyetinin üzerini örten dolaylı bir vergi.

* Ekonomistler, iklim değişikliğinin etkilerinin göz ardı edilmesi gerektiği sonucu çıkarmadı. Emisyonları azaltmak yerine, güneş panelleri ve ikinci kuşak biyo-yakıtlar gibi düşük karbon tabanlı enerji konusunda araştırma ve geliştirmeyi çarpıcı ölçüde arttırmanın daha iyi bir çözüm olacağına işaret etti. ABD’de bu yaklaşım, ülkenin yaratıcı ve yenilikçi ruhuna ilişkin yeni fırsatlar yaratacak.
Takvim
<<Haziran 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
    1 2 3 4 5
6 7 8 9 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30      
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.