Haberler

Bu kez Gökçek haklı mı?

Tarih: 22 Temmuz 2008 Kaynak: Evrensel Yazan: Necati Uyar
Kabul etmek gerekir ki, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, zaman zaman yaptığı çıkışlarla ve yarattığı polemiklerle Türkiye gündeminde yer tutmayı bilmiş, karşı görüşte olanları kızdırmayı, yandaşlarını güldürmeyi ve sevindirmeyi becermiş politikacıların başında gelmektedir.

Ne zaman kendisi ile ilgili ciddi bir konuda köşeye sıkışsa, üzerinde yoğunlaşan eleştirilere hedef olmaktan kurtulmak istese, bir başka hedefi kendisine saldıranların önüne atıverir. Bu anlamda bir taşla iki kuş vurma ustası olan Melih Gökçek, seçimler yaklaştıkça benzer çıkışlarını sıklaştırır.

Göreve geldiğinden bugüne yaptığı yanlış uygulamalarla Ankara’yı giderek daha da yaşanmaz duruma getiren Melih Gökçek’in hedef saptıran bu çıkışları, genel olarak yaptığı yanlışları perdeleyemese de, eleştirilerin yoğunlaştığı bir dönemde dikkatlerin kolaylıkla bir başka konu ya da kurumun üzerine çevrilmesini sağlamıştır.

Ankara’nın içme suyunun sağlıklı olup olmadığına ilişkin yaşanan tartışmalarda da benzer tavrı gösterdi sayın Gökçek. Geçtiğimiz yıl Ankara’da yaşanan susuzluk ortamında önce çaresiz biçimde Ankaralıları tatile, köylerine akraba ziyaretine yollamaya çalışan, daha sonra suları keserek soruna çözüm bulmaya çalışan Gökçek, her sözünden ve her uygulamasından sonra tepkilerle karşılaştı ve köşeye sıkıştı…

Yaşanan susuzluk ortamında, televizyon ekranlarında Ankara barajları için verilen yüzde 2’lik kritik su seviyesi bilgileri eşliğinde yoğunlaşan DSİ’nin projelerini engellediğine ilişkin eleştirilerden, Kızılırmak suyunun Ankara’ya getirilmesi projesini başlatarak kurtulmaya çalıştı.

Kızılırmak suyunda var olan kirlilik, suyun içilemez olduğuna ilişkin DSİ raporlarının, üniversite ve meslek odası görüşlerinin basında yer almaya başladığı, eleştirilerin yoğunlaştığı, sudaki arsenik oranlarının tartışıldığı günlerde basının karşısına elinde bir sürahi su ile çıkan ve suyun içilebilirliğini kanıtlayan(!) Gökçek, açıkladığı bazı analiz sonuçlarıyla dikkatlerin Ankara’dan İzmir’e yönelmesini sağladı.

Gökçek’in basın toplantısı sonrasında kirli su gündemi İzmir’de yoğunlaştı. İzmir’in yeraltı kuyularından beslenen Karşıyaka ve Bornova ilçelerinin bazı bölgelerinde, sudaki arsenik oranının olması gereken limitlerin üstünde çıkması, Melih Gökçek’i sıkıştığı köşeden kurtardı. Ankara suyu unutuldu, İzmir suyu tartışılmaya başladı.

Ankara suyu ile ilgili kuşkular tam olarak giderilemeden, İzmir suyunun tartışılır hale gelmesi, basında konunun “Melih Gökçek haklı çıktı” biçiminde verilmesi, Melih Gökçek’in bir taş ile iki kuş vurmasını sağladı. Bir yandan hedef saptırılmış ve Ankara suyu tartışması yavaşlamış, ilgi İzmir suyuna kaymışken, diğer yandan basında yer alan “Melih Gökçek haklı çıktı” haberleriyle Gökçek’in Ankara suyu konusunda haklı olduğu imajı yaratılmış oldu.

Oysa ki Kızılırmak suyunun içerdiği sülfat ve sodyum florür oranlarının yüksekliği dikkate alındığında, bu suyun temiz su ile harmanlanması, aşırı olan değerlerin düşürülmesi gerektiği bilinen bir gerçek. Ankara barajlarında suyun neredeyse tümüyle bittiği düşünüldüğünde, Kızılırmak suyunun gelecek aylarda hangi suyla harmanlanacağına ilişkin Türk Tabipler Birliği Genel Sekreteri Altan Ayaz’ın televizyon ekranlarından sorduğu kritik soru yanıtlanamadan boşlukta kaldı.

Seçimlere kadar geçecek süre içinde benzer taktiklere sıklıkla başvurulacağı, gündemin Gökçek’i zor durumda bırakacak konulardan uzaklaştırılacağı, ‘Gökçek haklı mı’ sorusunun sorulduğu yeni gündem konularının ortaya atılacağı görülüyor.

Son günlerde ortaya çıkan, Orta Doğu Teknik Üniversitesi yapılarının mühürlenmesi, ceza kesilmesi ve yıkım kararı alınmasına ilişkin İmar Yasası’nın 32. ve 42. maddelerine ilişkin uygulamada olduğu gibi, konuya salt mevzuat açısından bakıldığında haklılık içeren, ancak gündeme getirilme amacı ve zamanlaması tartışmalı, bir taşla birden çok kuş vurmayı amaçlayan yeni çıkışlar hiç de şaşırtıcı olmayacaktır.

ODTÜ’nün Gökçek yönetimindeki belediye tarafından yapıların ruhsat sorunu ile ilgili sıkıştırılmasının, haziran ayı başında basına yansıyan ODTÜ arazisi içindeki Eymir Gölü’nün halka açılması taleplerinden mi, Karayalçın döneminden bu yana Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin değişmez hayali olan ODTÜ içinden yol açılması projeleri gibi isteklerden mi ya da kent içindeki geniş ODTÜ arazisinin bir bölümünde oteliyle, konutlarıyla, alışveriş merkezleriyle yeni bir Bilkent hayalinden mi kaynaklandığını bilemiyoruz.

Peşine düşülen birden fazla kuş mu yoksa çok daha büyük bir kuş mu bilemiyoruz. Aslında Gökçek’in basına yaptığı açıklamalardaki ifadeleri, bu büyük kuşun, iktidar tarafından yerel seçim öncesi yeni bir imar affının gündeme getirilmesi olduğunun açık işaretlerini taşıyor.

Eğer gerçekten ODTÜ yapıları ruhsatsız yapı niteliğindeyse; plansız ya da plana aykırı yapılmışlarsa, ilgili yasal düzenlemeler ile Bayındırlık ve İskan Bakanlığı’nın genelgeleri dikkate alındığında, bu kez Gökçek gerçekten haklı… Taş elden çıktı, büyük kuşa doğru ilerliyor!..
YorumlarYorum Sayısı: Henüz hiç yorum yapılmamışBütün yorumları forumda okuyun!
Bütün yorumları forumda okuyun!
Takvim
<<Haziran 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
    1 2 3 4 5
6 7 8 9 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30      
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.