Haberler

İspanyol Etkisinden Kurtulan Modern Şili Mimarisinin Evrimi

Tarih: 18 Ağustos 2008 Kaynak: Archrecord, Archrecord, Dwell, Dwell, E-architect.co.uk, E-architect.co.uk, EveryCulture.com, Latin America Collection, Latin America Collection, Wikipedia, Wikipedia, Worldinfozone.com, Worldinfozone.com Derleyen: Zeynep Güney

Santiago

Arjantin'in batısında, And Dağları ile Büyük Okyanus arasında 4.300 km’lik kıyı şeridini kaplayan, 16 milyon nüfuslu Şili’nin birçok şehrinde İspanyol desenlerinin hakim olduğu mimari dokunun izleri görülür. Genelde merkezde, dört ana noktaya bağlanan yolların kesiştiği bir meydan yer alır. Eskiden meydanı belediye binası, bir Katolik kilisesi ya da katedral ve şehrin ileri gelenlerinin oturduğu evler çevrelerdi. Ancak yaşanan şiddetli depremler nedeniyle, günümüzde kerpiç evlerden oluşan koloni mimarisine ait çok az örnek kaldı. 19. yüzyılın ortalarında, birçok geleneksel kerpiç yapının yerine neoklasik stilde konutlar inşa edildi. Şili’nin kuzeyinde madencilik endüstrisi sayesinde zengin olan aileler kendilerine Santiago’da, neoklasik İtalyan ve Fransız stillerinde geniş evler inşa ettiler. Bugün Santiago’nun zenginleri, And Dağları’nın eteklerindeki Fransız ve Amerikan stillerinde yapılan büyük lüks konutların oluşturduğu mahallelerde yaşıyorlar. Orta sınıfın yaşadığı binalarda ise İspanyol, Fransız ve İngiliz mimarilerinin izleri görülüyor. 1960’lardan sonra orta sınıf, Amerikan bungalov tarzı evleri tercih etmeye başladı. 1980’lerden sonra ise Santiago’nun biraz dışındaki bir bölgede son yirmi yılın zenginliğini yansıtan devasa gökdelenlerle bir finans merkezi inşa edildi.

Çok yakın bir zamana kadar yoksul Şili halkı, büyük şehirlerin sınırında konumlanan, callampa (mantar) denilen kulübelerden oluşan mahallelerde yaşıyorlardı. Bir ya da iki odadan oluşan evlerini karton ve teneke kullanarak kendileri inşa ediyorlardı. Bu kulübe şehirleri, yetkililer tarafından yavaş yavaş yok edildiler ve yerlerine düşük gelirlilere yönelik konutlar inşa edildi.

Kırsal kesimde ise köylüler, çiftliklerde, yer sahibinin evinden (casa patronal) belirli bir uzaklığa inşa ettikleri kerpiç evlerde yaşıyorlardı. Günümüzde Şili’nin geleneksel yerleşim düzenini yansıtan, Central Valley’deki büyük çiftlik evleri restore edilerek korunuyor.

UNESCO Dünya Mirası Listesi
Easter Adası’ndaki, 10. ve 16. yüzyıllar arasında inşa edilen devasa heykeller (moai) Dünya Mirası Listesi’nde yer alıyor. Şili’nin diğer UNESCO Dünya Mirası Listesi’ndeki yapıları, ahşap Chiloe Kiliseleri, Valparaíso’nun Seaport şehrinin tarihi yerleşim bölgesi, Humberstone ve Santa Laura Güherçile Fabrikaları, Rapa Nui Ulusal Parkı ve Sewell Maden Şehri.

Rapa Nui Ulusal Parkı


Fotoğraf: Starbulletin.com

Easter Adası’nda bulunan Rapa Nui Ulusal Parkı, 10. - 16. yüzyıllar arasında inşa edilen ünlü taş heykellere ev sahipliği yapıyor. Anakaranın yüzlerce mil ötesinde konumlanan ada, herhangi bir dış yardım olmadan gelişen gelenek ve kültürün etkileyici bir örneği.

Chiloé Kiliseleri


Fotoğraf: Galenfrysinger.com

8. - 9. yüzyıllarda Chiloé adasında inşa edilen bu Cizvit kiliseleri, takımadaya özgü ahşapla ve tamamen yerel malzemelerle inşa edildiler. İspanyol hakimiyeti altında ve Cizvit Misyonerleri tarafından inşa edilmiş olsalar da tamamen yerel teknikleri ve iki farklı ırkın bir arada yaşamasıyla oluşan karma kültürü yansıtıyorlar.

Valparaíso, Seaport Şehri Tarihi Bölgesi


Fotoğraf: Picasa

İspanyol yönetimi altında olduğu zamanlarda Güney Amerika Pasifik kıyılarının önde gelen ticaret limanlarından biriyken, günümüzde Şili’nin en sevilen şehirlerinden biri haline gelen Valparaíso’nun tarihi merkezi, yerel mimarisi, doğal eğimli yerleşim planı ve manzarasıyla popüler bir turistik bölge. Tarihi merkezin dışında ise, “Şili’nin Kültür Merkezi” sayılan şehir giderek büyüyerek gelişiyor.

Humberstone ve Santa Laura Güherçile Fabrikaları


Fotoğraf: Flickr

1800’lerin sonlarında, Pampa Çölü'nde inşa edilen 200 farklı tarihi güherçile fabrikası, binlerce kişiye ev sahipliği yaptı. Dünya çapında tarım sektörüne yön veren sodyum nitrat gübresi üreticileri, fabrikalarla birlikte, şirket çalışanları için lojmanlar ve konutlar inşa ettiler. Ancak zamanla endüstri zayıfladı ve sanayi şehirleri 1970’te turizme açılana kadar, hayalet kentler olarak kaldı.

Sewell Maden Şehri


Fotoğraf: Flickr

1900’lerin başında madencilerin barınması için inşa edilen konutlardan oluşan Sewell şehri, bir zamanlar 15.000 nüfusuyla dünyanın en büyük bakır madeni şehriydi. Yerleşim planıyla oldukça ilgi uyandıran şehir sarp bir dağ yamacında konumlandığı için, demiryolu istasyonundan başlayan ve yükseldikçe konutların arasına doğru dallanan bir merdivenle ulaşım sağlanıyordu.

Şili Mimarisinin Evrimi
20. yüzyıl boyunca Şili, özellikle Brezilya’yla karşılaştırıldığında mimarlık eleştirilerinden çok az pay alabiliyordu. Brezilya mimarisi ya da Oscar Niemeyer, Lucio Costa gibi mimarların dışında, Şili mimarisinin uluslararası alandaki varlığı 1950 – 1970 yılları arasında birkaç dergiyle sınırlıydı. Bu dergilerin çoğunda da Santiago’daki Birleşmiş Milletler Merkezi’ni (1961 – 1966) inşa eden Şilili mimar Emilio Duhart yer alıyordu. Duhart’ın ve Sergio Larrain gibi diğer belli başlı mimarlık stüdyolarının konut ve kentsel gelişim sürecinde Şili kültürüne önemli bir etkisi oldu. Mimar ve mühendislerden oluşan yönetim, Şili’nin değişen politik ve sosyal havasını yansıtan modern tasarımı öne çıkardı. Gelişen mimarlık bu değişimleri görünür kıldı ve yerel yönetimler bunun güçlü bir ideolojik araç olabileceğini fark ettiler. Mimarlık okulları modernist değerleri kabullendiler ve yüzlerce yapı “yeni çağ” adıyla inşa edildi.

1973 yılındaki askeri darbe ve Augusto Pinochet’in yönetime gelmesinden sonra, bir grup genç mimarın Avrupa’ya kaçması nedeniyle bu değişim hız kaybetti. 1989 yılında demokrasinin geri gelmesiyle, Teodoro Fernández, Fernando Pérez Oyarzun ve Rodrigo Pérez de Arce gibi önemli mimarlar Şili Katolik Üniversitesi Mimarlık Okulu’na dönerek modern mimarlığa önderlik ettiler.

Yönetimlerin mimarlık taleplerinin değişmesine ve küçük stüdyoların eskisi kadar iyi çalışmamasına rağmen, bugün Şili mimarlığı Duhart’ın ve öğrencilerinin izinden gidiyor. 70’lerin başında Şili halkı modern mimariyi bir siyasi görüş olarak görmüş ve kabul etmişti fakat günümüzde “avant-garde” çok daha fazla ilgi uyandırıyor.


Santiago

Başkent Santiago
Río Mapocho nehrinin kıyısında, And Dağları'nın zirveleri ile çevrili bir vadi yatağında bulunan Santiago’da trafik ve endüstrinin yoğunluğu nedeniyle çok sık hava kirliliği problemi yaşanıyor. Öyle ki bu yüzden çok zaman, şehrin sınırlarını oluşturan çevredeki dağ sıralarını seçmek dahi zorlaşıyor.

1818 yılında başkent olan Santiago’daki ilk binalar Picunche yerlileri tarafından yapılmıştı. Río Mapocho'nun güneydeki bir kolu kurutularak Alameda isimli bir ana cadde inşa edildi. Bu cadde bugün Alameda Libertador Bernardo O'Higgins adıyla kullanılıyor.


Palacio de La Moneda

19. yy başlarında Santiago, İspanya döneminde Şili darphanesi olarak kullanılan Palacio de La Moneda hariç birkaç binası, kilisesi ve evleriyle küçük bir şehirdi. Milli Kütüphane, Güzel Sanatlar Müzesi ve Mapocho Tren İstasyonu, İspanyol hakimiyetinden kurtulmanın 100. yılı şerefine 1910’da yapıldı.

1930'lu yıllarda Santiago, bir modern endüstri metropolüne dönüşmeye başladı. Başkanlık sarayı La Moneda çevresinde birçok bakanlığın ve kamu kuruluşunun bulunduğu Barrio Cívico isimli bir yönetim semti oluştu.

Yaklaşık yirmi yıllık düzenli ekonomik gelişme sayesinde, banliyölerindeki büyük değişim, inşa edilen onlarca alışveriş merkezi ve etkileyici gökdelenleriyle Santiago, Latin Amerika’nın en büyük ve en modern finans merkezlerinin başında geliyor. Şehir artık, büyüyen Santiago Metrosu ve şehir merkezinin altından geçen, kentin doğu ve batı yakasını 25 dakikada birbirine bağlayan yeni otoyol Costanera Norte ile Latin Amerika’nın en modern ulaşım alt yapısına sahip.

Santiago’da İnşaat Sektörü Yükselişte
Her yerde devasa vinçlerin görüldüğü Santiago’da inşaat sektöründe patlama yaşanıyor. Kentin finans bölgesindeki devasa proje, Costanera Merkezi yapım aşamasında. Proje, 280.000 m2’lik alışveriş merkezi, 300 metre yükseklikte gökdelen, her biri 170 metre yükseklikte 2 ofis binası ve 105 metre yükseklikte bir otelden oluşuyor. 2010’da yapımı bittiğinde Güney Amerika’nın en yüksek binası olması beklenen Costanera Merkezi’nin yanında 190 metre yükseklikte başka bir gökdelen daha inşa ediliyor: Titanium La Portada. Bu iki büyük projenin yanında yüzlerce konutla birlikte birçok ofis binasının da inşaat çalışmaları sürüyor.

Yaşanan depremlere rağmen, sürekli inşaat halinde olan şehirde, 1769’da yapılan ve günümüzde müze olarak kullanılan Red House, neo-klasik tarzıyla Şili hükümet merkezi olan Palacio de la Moneda ve 1875 yılında tamamlanan görkemli Plaza de Armas Meydanı’ndaki Katedral gibi tarihi yapılarla birlikte, büyük parklar ve cesur tasarımlı modern binalar mimarinin gelişimini gözler önüne seriyor.

Modern Şili Mimarisi Örnekleri

Rivo Evi
Pezo von Ellrichausen Architects
Valdivia, 2003


Şili – Arjantin ortaklığıyla kurulan Pezo von Ellrichausen Architects’in ilk projesi, Valdivia şehrinin biraz dışında güneyde, yağmur ormanının ortasında hem çalışıp hem de yaşayabilecekleri bir ev isteyen bir çift için inşa edildi.

Mimarlar, Mauricio Pezo ve Sofia von Ellrichausen, çocukları olmayan çiftin, ormanın ortasında tek başına yaşamalarının sıkıcı olabileceğini düşünerek tasarımlarını şekillendirdiler. Böylece evin içindeki mekanları birbirinden kopararak, ev sakinlerinin birbirleriyle karşılaşabilecekleri geçiş alanları oluşturdular. Bu sayede iç mekan yatay ve dikey açılı duvarların oluşturduğu bir tür labirente dönüştü. Ev küçük olmasına rağmen çiftin rutin hayatı düşünülerek düzensiz tasarlandı. Büyük pencerelerinden Cutipay Nehri’nin görüldüğü evin bodrum katında ve üçüncü katta çift için birer stüdyo hazırlandı.

Yerel kereste üretiminin avantajı kullanılarak tüm yapıda ahşap kullanıldı. Tek malzeme stratejisi sayesinde mimarlar konstrüksiyon yöntemi endişesi yaşamadan mimariye odaklanabildiler. Böylece kolay inşa edilebilen, ekonomik ve sade bir yapı ortaya çıktı.

Copper Evi 2
Smiljan Radic Architect
Talca, 2005


Talca şehri kenarında inşa edilen ev, çocuklarının oynayabileceği büyük bir bahçe isteyen bir aktris ve matematik profesörü için tasarlandı. Ev, kağıt üzerinde çevresindeki diğer binalardan farklı olmasa da, daha ilk bakışta özgünlüğünü ortaya koyuyor.

Santiago’lu mimar Smiljan Radic, kayan cam panellerin çevrelediği yaşama mekanlarıyla hafif fakat pahalı bir ev tasarladı. İç mekanla dış mekan arasındaki şeffaflık dış mekanı özelleştirirken, iç mekanı değişken hale getiriyor. Beyaza boyanan duvarlar sayesinde mekanlar arasındaki sınırlar yumuşatılıyor.

Evin dış cephesini kaplayan bakır plakalar, çevredeki İspanyol evlerinin stilini yansıtıyor. İspanyol mimarisine yapılan bu gönderme aynı zamanda postmodern bir gelişim örneği.

Santiago İtfaiye Binası
Gonzalo Mardones Viviani & Asociados Arquitectos
Santiago




Vitacura 18. İtfaiye Binası, Santiago’nun farklı noktalarına kolaylıkla ulaşım olanağı sağlayan, stratejik iki ana cadde arasında yer alıyor.

Binada, çalışanların da kullanabildiği, kamuya açık bir restoran bulunuyor. Makine odası beyaz bir beton kutu formundaki binanın cephesinden asimetrik olarak dışarı taşıyor. Böylece dışarıdaki aktiviteler sürekli takip edilerek, iç – dış ilişkisi sağlanıyor.

Yapı ayrıştırılmış alanlar üzerine kurulu. Bu alanlardan iki kat yüksekliğindeki araç sahası caddeden rahatlıkla görülebiliyor. Araç sürücüleri ve ailelerinin kaldığı evler de itfaiye binasının hemen arkasında yine beton bir yapıda, mahremiyeti koruyabilmek için daha fazla duvar kullanılarak çözüldü.



Güçlendirilmiş beton kullanılan yapıda aynı zamanda kolon, kiriş ve duvarlarda titanyumdioksitle birlikte küf önleyici malzemeler kullanıldı. Üst kısımlarda kullanılan kırmızı alüminyum kaplama, yapının tekdüzeliğini kırıyor. Bu kırmızı cephe itfaiyecilerin yatakhanelerini çevreliyor. Yatakhanelerle giyinme odalarında, acil durumlarda alt kata en hızlı şekilde ulaşılabilmesi için kapı kullanılmamış.

Değişkenlik ve akışkanlık fikri üzerine hazırlanan proje, merdivenleri, rampaları ve acil durum tüpleriyle akıcı sirkülasyonu tam anlamıyla karşılıyor. Bu yerden yükseltilmiş büyük beton kutu, sabah ışığıyla diyagonal olarak aydınlanırken, akşam güneşinden küçük pencere açıklıklarıyla korunuyor.

San Joaquín Teknoloji Merkezi
Alejandro Aravena

Pontificia Katolik Üniversitesi Kampüs binasında, bilgisayarlar ve laboratuvarlarla dolu teknolojik bir mekanın çağdaşlığıyla, tasarımın hafifliği ve zarifliği arasındaki etkileşim göze çarpıyor.

500 öğrencilik bir yurt, ofisler, laboratuvarlar ve sınıflardan oluşan, 510.000 metrekarelik bina Şili’li mimarlar Alejandro Aravena, Charles Murray, Alfonso Montero ve Ricardo Torrejon tarafından dijital dünyada yeni bir eğitim biçimi öngörülerek tasarlandı.

Ayrıca üniversitenin isteğiyle kampüs parkından rahatlıkla görülebilecek şekilde planlanan, birbirlerine belli bir açıyla yaslanan iki cam kule, siyam ikizlerini anımsatıyor. Dış cam kaplamayla yapı arasında oluşturulan boşluk ise, kule içinde kule hissi yaratıyor.

Şili’nin önemli modern mimari eserlerinden biri sayılan, sağlamlığın ve işlevselliğin vurgulandığı yapı, sınırlı bütçesine rağmen, üniversitenin eğitim sistemine uyumlu çözülmüş bir proje.

Consorcio - Santiago Binası
Enrique Browne ve Borja Huidobro
Santiago, 1990-93



Avenida El Bosque ve iki küçük sokak tarafından çevrelenen alanda inşa edilen proje, geçiş sağlayan bir galeri oluşturan iki uzun mekandan meydana geliyor. Ana mekan 17 katlı ve 75 metre uzunluğundayken, bitişik binaya yaslanan diğer birim 3 katlı tasarlandı.

Düşey olarak bölümlere ayrılan yapının alt katları Consorcio Şirketi için, diğer 14 kat ise kiralanmak üzere planlandı. Bütün alanlar bağımsız geçişlere ve düşey sirkülasyon alanlarına sahip. Girişler ise galerinin sonunda çözüldü.

   

Cephenin bakımı özel ilgi istiyor. Santiago’da batı cephesi yaz boyunca önemli ısı problemleri oluşturuyor. Bu nedenle bu projede teknik ve doğal kaynaklardan faydalanıldı. İç yüzeyde perde duvar, dış yüzeyde bitkilendirme uygulandı. Böylece yapı 2.700 metrekarelik dikey bir bahçe haline geldi. Bitkilendirme sayesinde yapı farklı mevsimlerde farklı renklere bürünerek etkileyici bir görüntü sunuyor.
YorumlarYorum Sayısı: Henüz hiç yorum yapılmamışBütün yorumları forumda okuyun!
Bütün yorumları forumda okuyun!
Takvim
<<Haziran 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
    1 2 3 4 5
6 7 8 9 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30      
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.