Haberler

Süleymaniye düşünceleri

Tarih: 15 Eylül 2008 Kaynak: Radikal Yazan: Haluk Şahin
İstanbul’a gelen yabancı misafirlerimi gerçekten etkilemek istediğimde götürdüğüm yer neresidir biliyor musunuz? Süleymaniye! Hele mevsimlerden sonbahar, aylardan ramazan ise...

Geçmişimizin ve kuşkusuz ruhumuzun bir parçası olan Osmanlı görkeminin hâlâ hissedilebildiği ender yerlerden biridir Süleymaniye. Eyüp çok Üçüncü Dünya’lıdır, Sultanahmet turistik panayıra dönmüştür, Fatih Araplaşma sinyalleri verir...

Sinan’ın Süleymaniye’sinde ise estetikle söylenmiş vakur bir iddia vardır: Ben en büyüktüm! O binayla kanıtlanmış bir iddia.
Bir bilmeyene bu topraklarda neler olduğunu anlatırken böyle bir nirengi noktalarına ihtiyaç duyarız. Ki anlatabilelim, oradan nerelere nerelere uğranarak dünlere ve bugünlere gelinmiştir... Bu cuma da, aldım Kaliforniyalı avukat misafirimi oraya götürdüm.

Oraları iyi bilirim. Hukuk Fakültesi’nde okuduğum yıllarda (1960-1964) hayatımız oralarda geçmişti. Sınavlar arasında prafa oynadığımız Cesi’nin Kahvesi, ay sonunda paramız suyunu çekince talim ettiğimiz kurufasulyeci Ali Baba... (Kanaat Aşevi olarak hâlâ orada)

Fıkır fıkır kaynayan, bol tartışmalı bir ortam. Türkiye’yi kurtarmaya çalışırkan çevremize bakacak fazla vaktimiz yoktu! Bizi rahatsız etmiyordu, tam bir mezbelelikti o yöre. Biraz toparlanmış, ama yetersiz.

Bir millet en fazla övünebileceği şeyleri nasıl bu kadar ihmal edebilir? Bunu söylerken yalnız Süleymaniye’yi değil, İstanbul’un Anadolu’nun tüm kültür mirasını kastediyorum. Ki, hepsi bize emanet edilmiştir.

Neyse, bu kez Süleymaniye ile övünmek konusunda hevesim kursağımda kaldı. Caminin içini göremedik. Çok gecikerek de olsa, büyük onarım ve restorasyona nihayet başlamışlar. Cami ve büyük avlusu kapalı. Yalnız türbeler gezilebiliyor.

Bu ilkbahar başlayan restorasyonun ne zaman biteceğini kimse bilemiyor. 2010’dan söz edilmekte... Çevredeki esnaf işlerin çok yavaş ilerlediğinden şikâyetçi. Bir an önce bitsin istiyorlar.

Benim korkum bu türden şikâyetlerin etkisiyle işi olabildiğinden daha hızlı yapmaya çalışmak ve daha önceki restorasyonlarda hasar görmüş olan yapıyı mahvetmek.

Aman, sakın ha, başka Süleymaniye yok! Sinan’a yakışan bir restorasyon olsun. Süleymaniye hakkında birçok efsane ve öykü vardır. Bunlardan birisini çok severim: Mimar Sinan, inşaat bittikten sonra yoldan geçerken mahalle çocuklarını tartışırken bulmuş. Minarelerden birisinin hafifçe eğik olduğunu söylüyormuş biri. Ötekiler itiraz ediyormuş. Sinan aralarına katılıp hangi minareden söz ettiklerini öğrenmiş. Sonra işçilerine urgan getirtip, o minareyi çocuğun istediği yöne çektirtmiş. Sonunda çocuk ‘Tamam düzeldi’ diyene kadar. Niçin böyle bir şey yaptığını sorduklarında: “Ne olur ne olmaz” demiş büyük mimar. “Adı çıkar, sonra her bakan onu yamuk görür. En iyisi baştan düzeltmek.” Anlamak isteyenlere mesaj: Kriz yönetiminin ilk ilkesi de bu değil midir?
YorumlarYorum Sayısı: Henüz hiç yorum yapılmamışBütün yorumları forumda okuyun!
Bütün yorumları forumda okuyun!
Takvim
<<Haziran 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
    1 2 3 4 5
6 7 8 9 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30      
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.