Haberler

Mimarlık, "Seçkinler Kulübü" İmajından Sıyrılmalı

Tarih: 17 Eylül 2008 Kaynak: Guardian Yazan: Peter Morrison Çeviren: Burcu Karabaş

Stephen Lawrence Centre, Londra
Fotoğraf: Peter Macdiarmid (Getty Images)


Dünyanın önde gelen tasarım şirketlerinden Birleşik Krallık merkezli RMJM Mimarlık Ofisi, Stephen Lawrence Centre ile mimarlığın, siyahi ve etnik azınlık kökenli gençler tarafından gerçekçi bir kariyer hedefi olarak algılanması amacıyla ortak bir program yürütüyor. Stephen Lawrence Centre 2008 yılında, gelişmekte olan ülkelerdeki gençleri desteklemeye yönelik yeni yöntemler geliştirmek hedefiyle, mimar olmak isteyen ancak öldürülen bir gencin anısına kurulmuş. RMJM’nin yöneticisi Peter Morrison, “Farklı tecrübelere sahip mimarlar, yarattıkları ‘erkekler kulübü’ atmosferinden çıkıp herkesin çalışmak isteyebileceği ortamlar tasarlamaya katkıda bulunmalı,” diyor.

“Dünyanın en büyük mimarlık şirketlerinden biri olan RMJM’yi yönetiyorum. Ben bir mimar değilim, ama bir mimar gibi göründüğüme eminim. Orta yaşlarına yaklaşmış, beyaz bir adamım ve iyi yetiştirildim. Ancak ne yazık ki mimarların bu nitelikte bireylerden oluşan çalışma ortamı, Britanya’nın toplumsal durumunu tam olarak yansıtmıyor. Açıkça ifade etmek gerekirse bugün mimarlık bana, isteyen herkesin katılamadığı bir erkekler kulübünü anımsatıyor.

RMJM, 1.200’den fazla çalışanı bünyesinde barındırıyor. Genç yetenekleri yakından takip ediyoruz, ancak şunu söylemeliyim ki tüm mekanlardaki benzerlikler dikkatimi çekiyor. Yapısal çevre, birbirine oldukça benzeyen mimarlar tarafından yapılan, birbirine oldukça benzeyen tasarımların oluşturduğu sıkıcı bir yere dönüşme riski altında.

Bu durumu açıklamaya çalışırken öncelikle vurgulamak istediğim bir nokta var, o da bu ‘kulüp’ ortamını yaratan ayrımcılığın mimarlık disiplininin özünde bulunmadığı. Esas sorun, mimarlık eğitimi almanın pahalılığı. Bu da mimarlık öğrencilerinin maddi durumu iyi olan ailelerden çıkma ihtimalini arttırıyor. Aynı sebeplerden dolayı, mimarlık disiplininde siyahi ve farklı kültürel temellere sahip bireylerin eksikliğinden söz edebiliriz.

Geçmişte aynı olanaklara sahip olduğu birinin ‘bir şeyler başardığını’ gören bireylerin, kendileri için yüksek hedefler belirleme eğiliminde olduğu bir gerçek. Evet, yoksulluk dışında birçok toplumsal faktör de başarısızlığa neden oluyor, ve bu durumda olan tek meslek mimarlık değil. Ama bu, sorunu çözmek için bir şeyler yapmamanın mazereti olamaz.

Tasarım sürecine toplumu dahil etmek, gençleri mimarlığa ilgi duymaya yönlendirmek ve hatta bu alanda kariyer yapmanın gerçekten mümkün olduğunu anlatmak, profesyonel mimarlara ek eğitimler vererek içinde yaşadıkları dünyayı daha iyi tanımalarını ve bakış açılarının genişlemesini sağlamak... Bunlar yapılabileceklerden bazıları.

RMJM’de beş gün süren bir gönüllülük programı dahilinde tüm mimarlar ‘topluma katılıyor’, projelere destek oluyor ve mimarlığı anlatıyor. Stephen Lawrence Trust ile birlikte çalışan bir proje yürütücümüz var ve bu ekiple birlikte Britanya’nın merkeze yakın kentlerinde bir dizi atölye çalışması düzenleyeceğiz. Gençlerin ilgisini çekecek şekilde düzenlenen bu çalışmalarda, onlara yaratıcılıklarını keşfetme fırsatı yaratmayı amaçlıyoruz. Etkinliklerin daha verimli olması için ise bölgelerdeki okullar ve sivil toplum kuruluşlarıyla iş birliği yapacağız.

Çalışmaların sonunda seçeceğimiz altı yetenekli genç, Harvard Üniversitesi Tasarım Fakültesi’nde gerçekleştirilecek sekiz haftalık bir başlangıç kursuna katılacak. Ayrıca, bu gençlerin üniversite eğitimleri boyunca ve geliştirecekleri mimarlık kariyerlerinde de yol gösterici olarak yanlarında yer alacağız.

Her şeyi bir günde değiştiremeyeceğini bilsek de, bu bir başlangıç. Birleşik Krallık’ta ciddi bir tasarımcı sıkıntısı olduğu ürkütücü bir gerçek. Fakat her ne kadar ülkede inşaat sektörü düşüşte olsa da, dünya genelinde kaçırılmaması gereken fırsatlar var.

Ekonomik Kalkınma ve İş Birliği Örgütü’nün (Organisation for Economic Co-operation and Development - OECD) geçen yıl hazırladığı bir rapora göre, 2008 ile 2030 yılları arasında tüm dünyada altyapıya harcanacak miktar 53 milyar Sterlin civarında. Oysa gelişmiş ülkelerin hükümetleri şu anda sadece acil ulaşım ağı yenilemelerini yapabiliyor. Birleşik Krallık endüstrisinin başı dertte. Sektörler için en önemli kaynak olan insan, yeterli oranda yetişmiyor ve bu, 2030’a sadece 22 yıl kalmışken iyiye işaret değil.

Çocuklara ve gençlere hemen bugün ulaşabilmeli ve mimarlığa ilgi duymaya özendirmeliyiz. Yeni yüzlere, yeni fikirlere ve dünyaya farklı açılardan bakan gözlere ihtiyacımız var. Karşılaştığımız tasarımlar birbirinin aynı, ve bu sıkıcı tasarımlar 2030’un büyük projeleri olmamalı. Yetişmesi 7 yıl süren bir mimar da, harekete geçebilmek için 10 yıl daha beklemek zorunda olmamalı.

Her zaman sosyal bir bilim olarak sınıflandırılan mimarlık, toplumla ilişkili. Toplumun bazı kesimleri mimarlıktan dışlanırsa, o kesimin ihtiyaçlarını karşılaması umulan tasarımlardan söz edemeyiz. İnsanın en temel gereksinimi olan barınma ihtiyacı karşılanmazsa, gelişmesi ve yapabileceğinin en iyisini yapması da beklenemez. Bu da, yapısal çevrenin bireyi ve toplumu desteklemekteki önemini açıklıyor olsa gerek.

Hazırlanan master planlarda ve tasarımlarda, bir dizi farklı bakış açısı ve deneyim bir araya getirilmeli. Sorunlu ve karmaşık bir kent merkezinde hiç yaşamamış tasarımcıların, bu özelliklerde bir bölgeyi başarıyla dönüştürmesi beklenemez. Oysa çözüm basit: Söz konusu çevrede yaşamış tasarımcılarla çalışmak. Fakat sorun şu ki, böyle tasarımcılar yok. Bu dışlanma problemi çözülmeli.”
Takvim
<<Haziran 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
    1 2 3 4 5
6 7 8 9 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30      
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.