Çanakkale’nin Ayvacık ilçesine bağlı Küçükkuyu beldesinin Adatepe köyü taş evleriyle dikkati çekiyor. Betonlaşmanın başlamasıyla 1989’da sit alanı ilan edilen köyde mevcut evlerden başka ev inşa edilmiyor, ayaktakiler aslına uygun olarak restore ediliyor.

Ege Denizi’nin doğusu, Kaz Dağları’nın batısında, Edremit Körfezi’nin ise kuzey ucunda yer alan Adatepe köyünün geçmişi antik çağlara kadar uzanıyor. Ünlü ozan Homeros’un “İlyada” destanında “Gargaros” olarak adı geçen köy, Truva, Leleg, Midilli, Pers, Atina, Roma, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinin izlerini taşıyor.

Adatepe köyü, yüzyılların birikiminin oluşturduğu taş işçiliğiyle kurulan evleriyle dikkati çekiyor. Çevrede betonlaşmanın başlaması nedeniyle 1989 yılında sit alanı ilan edilen köyde, mevcut evlerden başka ev inşa edilmiyor, ayakta kalan ise aslına uygun restore ediliyor.

Genelde 2 katlı olan, duvarlarının kalındığı 80 santimetreyi bulan, köyün konumlandığı kayalık arazideki küçük taş ocaklarından edinilen taşlarla inşa edilen evler, yazın serin, kışın sıcak havasıyla içinde yaşayan aileler için rahat bir ortam sağlıyor.

Yöreyi ziyaret eden yerli ve yabancı ziyaretçilerin yoğun ilgi gösterdiği “Zeus Altarı”nı da bünyesinde barındıran köyde özellikle İstanbul’dan gelen kişiler, evlerin pek çoğunu satın alıp, tatillerini burada geçirirken, 20 hanede ise köyün yerli halkı barınıyor.

Bu arada, turizm potansiyelindeki artış, Adatepe köyünde pansiyon işletmeciliğini ön plana çıkardı.

Köyde pansiyon işleten Meftun Yetiş, İtalyan, Alman, İngiliz ve Hollandalı turistlerin köye yoğun ilgi gösterdiğini söyledi.

Evlerin mimari yapısının yanı sıra Kaz Dağları’nın temiz havası ile doğal güzelliklerin yıllardan beri yerli ve yabancı turistleri köye çektiğini belirten Yetiş, böylece yöredeki turizm sezonunun 8 aya ulaştığını bildirdi.