Haberler

Tarihin tanıkları arasında şehir turu

Tarih: 20 Ekim 2008 Kaynak: Radikal Yazan: Ergün Şimşek
İçi dışı bir olmayan büyük şehir Cali, ‘El patron’ diye anılan Pablo Escobar’dan ‘El Turco’lara giden ‘dumanlı’ yol, korsan şehri Cartagena’nın âşık eden havası...

Latin Amerika şehirlerinin ana özelliği, kolonyal İspanyol dönemin etkileridir. Izgara sistem şehir planları, plazalar ve her biri bir aziz ismine sahip kiliselerle donatılmışlardır. Tarihi binaların tamamı, bir avlunun etrafını dönen odalardan oluşan Akdeniz mimarisinin ürünüdür. En yükseği üç katlı, alaturka kiremit çatılarıyla bize yabancı durmayan binalar...

Kiliselerde Gotik kemerler, barok desenler, Rönesans döneminin fırçalarına öykünmüş tablolar ve çılgın bir eklektisizmle yaratılmaya çalışılmış ihtişam arasında dolaşırken, siyah İsa heykelleri karşınıza çıkar. Binalar, sokaklar ve kiliseler boyunca Akdeniz’i solur, İspanyol ‘conquistador’ (fatih) ve ‘fundador’ların (şehrin kurucusu) tarihsel serüvenlerinin izleyicisi olursunuz.

Bu takip özel bir çaba gerektirmez. Afrikalı köleler siyah İsa heykellerindedir, her sokağın ve her meydanın adı bir kahramana ve dolayısıyla bir mücadeleye atıftır. Nihayetinde tarihin tanıkları arasında geçen şehir turunuzda soluduğunuz bu tropik Akdeniz havası bir an gelir sizi de tarihin bir görgü tanığına dönüştürür. Bugünün yanı sıra geçmişe yolculuğunuz bu sayede başlar...

Çiçekteki sinek...
Kolombiya’da uğradığım ilk büyük şehirdi Cali. Uçsuz bucaksız şeker kamışı tarlaları ve devasa ‘hacienda’larla (malikâne) dolu, alabildiğine yeşil bir vadiden geçerek, her sabah vaktinin yağmurlu ve her öğlenin yapışkan bir sıcakta yaşandığı bir mevsimde varmıştım Cali’ye. Ve vardığım gün farkına varmıştım bu kıtada büyük şehirlerin iki yüzü olduğunun. Şehrin merkezi, bütün diğer şehirlerdeki gibi tarihin tanıklıklarına ve göz alıcı bir dokuya sahip.

Geceleri barlarda insanın kanını kaynatan salsa ritimleri yükseliyor, modern apartmanlar Rio Cali boyunca ilerleyen parkların yeşili içinde kaybolup huzurun bir parçası halini alıyor.

Ancak şehrin çeperi, bir yoksulluklar ve yoksunluklar deryası. Çepere turistlerin gitmesini kimse istemiyor. Buna temel gerekçe gasp riski olsa da söylenmeyen söz daha ağır duruyor. Kimse fotoğrafçının fotoğrafladığı nadir ve narin çiçeğin üstüne konan sineği dile getirmeye yanaşmıyor. O sinek ki, sorumlusu dile getiren olacaktır. Oysa gerillaları, uyuşturucu kaçakçılığını, birkaç tahta ve naylonlardan kurulu barakaların sürünen hayatlarını yaratan neden, herkes biliyor ki o nadir ve narin çiçeği talan hırsıdır. Kolombiya’nın doğal zenginlikleri ve seyrine doyum olmaz güzellikleri, aynı zamanda felaketidir.
Cali, büyüleyici güzelliğini ve felaketini, adını aldığı nehrin kıyıları boyunca bir arada, bağrında taşıyor. Parklarda kuş cıvıltıları ortasında dolaşırken Rio Cali’nin karşı kıyısına, ayaklarına naylon ve kartondan ev inşa edilmiş köprüleri kullanarak geçmeniz gerekiyor.

Masum değiliz hiçbirimiz!
Bir ülkenin kaç çevirisi yapılabilir? Hele ki bakış, bütünüyle bir görecelikken? Yazar Eduardo Galeano bu durumu, “Hintlilerin kutsal bir inek gördüğü yerde başkaları kocaman bir hamburger görür” sözüyle açıklıyor. Medellin, dünya kokain trafiğinin ve sokak çetelerinin merkez üssü diye lanse edilen şehridir Kolombiya’nın. Pablo Escobar’la özdeşleşmiştir ve korku yaratan bir imajı vardır bu anlamda.

Medellin’e giriş yaptığımda hava kararmıştı. Tepelerle çevrili şehir, karanlıkta bir vadiye akan lavlar ülkesi gibi gibi görünüyordu. Bu görüntü bile başlı başına onu göz alıcı kılmaya yetiyordu. Gündüzü ise güzelliğinin gecesiyle sınırlı olmadığının göstergesi oldu.

Pablo Escobar, bu şehirde sevgiyle anılıyor. Tişörtlerde resmi, resminin altında ‘El patron’ yazısı...
Soruyorum bir tişört satıcısına, “Neden el patron?” diye. Nereli olduğumu sorarak yanıt veriyor. “Türkiye’denim” diyorum. “Burada çok Türk var” diyor, “Pek çoğu da ‘haşiş’ işinin içinde. Ama hiçbiri ‘el patron’ kadar bizi düşünmemiştir. O, yoksullara hiç kimsenin yapmadığı yardımları yaptı.”

Latin Amerika’da Ortadoğu ve Türkiye halklarının hepsine birden ‘El Turco’ dendiğini de bu sohbette öğreniyorum. Lanetli ülkenin lanetinden gelir elde etme arayışında, onların gözünde, onlardan masum olmadığımızı öğrendiğim gibi...

Top yuvasında günbatımı
Ve şehirden şehre yol aldıkça... Ve ormanların yeşil görkeminden Karayip denizinin mavi sınırsızlığına varınca... Ve o çok tehlikeli denilen ülkenin büyülü gerçekliğini anladıkça, bırakırsınız çevirileri okumayı. Artık yazan, çeviriyi yapan sizsiniz. Alıntılarınızı andan ana seçer, büyülü gerçekliği gözlerinize has cümlelerle tanımlarsınız. Cartagena’nın insanı kendisine âşık eden romantik dokusu, sizin objektifinizde turizm şirketlerinin objektiflerinden çok farklı yansır. Ve objektifiniz ışıkla, kaleminiz mürekkeple yazar yeni bir çeviriyi.

Cartagena, korsanların şehridir. Francis Drake, 1500’lü yılların ikinci yarısında şehri surlarla korumaya almış. Bugün bu surlar, top yuvalarında oturup günbatımını izleyen sevgilileri ve içeriye sızmaya çalışan 20. yüzyıl mimarisinin binalarına karşı korsan hikâyelerini koruyorlar.

‘Kolera Günleri’ bitmiş
Şehrin sırtında yer alan kaleye çıkıyorum. Kaleden Cartagena’ya ve surların sol yanından bir dalgakıran misali uzanan kumsala bakıyorum. Kumsal, her biri lüks bir otel olan yüksek, modern binalarla dolu. Kalenin burçlarındaki toplar bu binalara çevrili duruyor. İçimden topları ateşlemek geçiyor.

‘Kolera Günlerinde Aşk’ın yaşandığı zamanlardan bu yana Cartagena, yakınındaki volkan gibi sıcak. Bu romantik şehrin gökdelenlerin gölgesinde kalmasına yüreğim elvermiyor. Korsan aşklarının yaşandığı mekânlarda şimdilerde ‘Kolera Günlerinde Aşk’ filminin kostümleri mağaza vitrinlerindeki yerlerini alıyor. Müzeler Cartagena’da bir sergi olmaktan çıkıp bugünü ve geçmişi bir arada yaşatıyor.

‘Sentipensante’ ne demek, bu topraklarda neden gerekli?
Eduardo Galeano, özel bir kelimeden bahseder: ‘Sentipensante’. Sentir (hissetmek) ve pensar (düşünmek) fiillerinin birleşiminden oluşturulmuş bir kelimedir ‘sentipensante’. Hissederek düşünmek anlamına gelir. Kolombiyalı balıkçılar, buluşları olan bu kelimeyi gerçeğin ve doğruyu kavramanın en yalın yolu olarak ele alırlar. ‘Sentipensante’ ile yazılacaktır yeni coğrafyalara dair çeviriler. Fotoğraflar ‘sentipensante’ ile çekilecektir. Ülkenin sınırında dinlediğimiz anlatılar ve baktığımız fotoğraflar, ters yüz olmuştur ülkeden çıkışa yaklaştığımız vakitlerde.

Santa Marta son durağımdı Kolombiya’daki. Taganga Plajı’nda palmiyelerin gölgesinde sineme çekmiştim masmavi huzuru. Dinlenmiş bir bedenle çıkmıştım Ciudad Perdida’nın (Kayıp Şehir) yoluna. Ciudad Perdida, 11. yüzyıl dolaylarında, Tayrona yerlilerince inşa edilmiş bir şehir. Tropik ormanın içinde birkaç günlük yürüyüş sonrasında ulaşılıyor. Nehirlerden geçiyor, yüzme molaları veriyoruz. Ve şehirden önce bir Tayrona köyüyle karşılaşıyoruz. Yoksunlukları yürek burkuyor.

Bambu gövdelerinden iskeleti kurulmuş kulübelerini çamurla sıvamışlar. İçinde birkaç eşya kap kacak dışında bir şey bulunduğunu sanmıyorum. Giysileri keten bezine benzeyen bir kumaştan ibaret. Kabile şefinin şapkası dışında ayırt edebileceğiniz bir ayrıcalığı yok. Ve bu yoksunluğun sahipleri 11. yüzyılda ormanın bağrında inşa etmişler teraslar şehrini. Sulama kanalları, istinat duvarları ve şehre çıkmak için tırmanılan binlerce basamağı yapmışlar. Evleri ahşap olduğu için bugüne miras kalmamış ancak teraslar mimari bir deha olarak capcanlı duruyor.

Santa Marta’dan Venezüella’ya doğru harekete geçtiğinde otobüsüm, ormana bakakalmış düşünüyordum. 11. yüzyılda, Avrupa karanlıklar içindeyken güneş bu kıtadan doğuyordu. Oysa tarih, medeniyet ve modernlik, kitaplarda Avrupa’yla başlatılıp Avrupa’yla bitiriliyor. Dinlediğimiz anlatılar, baktığımız fotoğraflarsa Kolombiya’yı kokain diyarı, hırsızlar meydanı ve terörizm yatağı olarak anlatmaya devam ediyor...
Takvim
<<Haziran 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
    1 2 3 4 5
6 7 8 9 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30      
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.