Haberler

Çaycuma’da bir ‘hayır’ işi!

Tarih: 18 Kasım 2008 Kaynak: Evrensel Yazan: Necati Uyar

Ülkemizin uzun yıllara dayanan birikimlerini, emekçilerin yoktan var ettikleri tesisleri ortadan kaldıran, çok sayıda çalışanı işsizler ordusuna katan özelleştirmeler, diğer yandan kentlerin hafızalarını da siliyor. Uzun yıllar kentin bir köşesinde, kenarında üretim gerçekleştiren tesisler, zamanla kendi besledikleri ve büyüttükleri kentlerin ortasında, kentin en değerli bölgelerinden biri durumuna geliyor ve yıllar içinde kendi oluşturdukları rantın kurbanı oluyor.

Özelleştirme programına alınan ve "sözde" ihalelerle satılan tesislerin çok büyük bölümü kısa süre içinde kapatılıyor, yıkılıyor ve yeniden el değiştiriveriyor. Geçmişte ülkenin gurur kaynağı olan üretime ev sahipliği yapan tesislerin yerinde birer birer dev marketler ve alışveriş merkezleri yükseliyor.

Özelleştirilerek ortadan kaldırılan tesisler arasında Sümerbank, Etibank ve Seka gibi KİT'ler ilk sıraları alıyor. Yıllar yılı sürdürülen "KİT'ler ülkenin sırtında kambur" söylemine dayanan propagandayla, satış tek çözüm gibi gösteriliyor ve halkın kararlara karşı olası direnişi engellenmeye çalışılıyor.

Özelleştirmeye karşı direnişleri en aza indirmek, yapılan satışların tepkiye dönüşmesini önlemek amaçlı söylemler, halka sevimli gelecek kimi uygulamalarla da destekleniyor. Bu tür uygulamaların başlıcası, kapatılan tesislerin bir bölümünün belediyelere, üniversitelere ve farklı kamusal kullanımlara bedelsiz tahsis edilmesine yönelik uygulamalar.

Bir yandan tesisler kapatılıp çok sayıda tecrübeli işsiz yaratılırken, diğer yandan kapatılan tesise ait satılamayan, ya da satılması durumunda çok büyük tepki yaratacak bölümler ise "halkın hizmetine"(!) sunuluyor. Oluşan kimi tepki kıvılcımları, "siz eğitime karşı mısınız, üniversiteye karşı mısınız" benzeri, yüksek perdeden çıkışlarla söndürülmeye çalışılıyor.

Böylesi bir ortamda, halkın tepkisinin yükselmesini engelleyen tahsisleri alan üniversite ve belediyelerin bir bölümü, Özelleştirme İdaresi'nin beceremediğini beceriyor ve "özelleştirme talanının taşeronu" rolünü başarıyla oynuyor. Ücretsiz tahsis edilen halka ait tesisler kısa süre içinde tahrip ediliyor, parçalanarak elden çıkarılıyor.
Özelleştirmenin etkilediği kentlerden biri olan Zonguldak'ın Çaycuma ilçesinde de son aylarda benzer bir oyun oynanıyor. Hikaye çok tanıdık. 40 yıl kadar önce kurulan SEKA Fabrikası'nın özelleştirilmesi aşamasında ortaya çıkan tepkilerin de etkisiyle, fabrikanın Çaycuma içinde oluşturduğu ve 40 yılın izlerini, anılarını taşıyan, bir bölümü yoğun ağaçlık olan, içinde lojmanların ve sosyal tesislerin de bulunduğu, Çaycumalıları 40 yıldır kendisine çeken, yaz aylarında serinleten, düğünlerinde eşlik eden, sinema ile tanıştıran sosyal tesisler, bedelsiz olarak Çaycuma Belediyesi'ne devredilmiş.

Tesisleri "kamu yararına" kullanmak koşuluya devralan Çaycuma Belediyesi, tam bir tahribat taşeronu gibi, Özelleştirme İdaresi'nin beceremediğini becerme yolunda hızla girişimlerde bulunmaya başlamış. İlk olarak sosyal tesislerin bir bölümünü bir özel okula tahsis etmeye çalışan belediye, Çaycuma'da oluşan tepki sonucu Özelleştirme İdaresi'ne de danışarak geri adım atmış.

Yaşanan bu gelişme sonrasında, oluşan tepkiyle mücadele için Özelleştirme İdaresi'nin taktiklerine sarılan Çaycuma Belediyesi, bu kez sosyal tesislere ait 182 dönüm arazinin içinden bir bölümünü, alan bütününden koparıp, çevresi çitle çevrilerek içindeki yapılarla birlikte Karaelmas Üniversitesi öğrencilerine yurt olarak tahsis etmiş. Halka sevimli görünecek ve tepki oluşmasını engelleyecek bu tahsisi, bir başka sevimli(!) tahsis izlemiş ve yaz aylarında düğünlerin gerçekleştiği çay bahçesine komşu konumdaki lojmanların huzurevine dönüştürülmesine, "Türkiye'nin en gürültülü huzurevi"nin kurulmasına karar verilmiş.

Alan içinde yeni yapı yapılmasını öngörmeden alanı parçalayan tahsislere karşı olsalar da tam olarak ayağa kalkmayan Çaycumalılar, ekim ayında belediye meclisi gündemine getirilen bir başka tahsis kararı sonrasında bu kez ayaktalar. Sosyal tesislerin içinden 10 dönümlük bir bölümünü, "ille de bu alanda" hayır için lise yapmak isteyen hayırsever bir iş adamı(!) nedeniyle Milli Eğitim Müdürlüğü'ne tahsis etme kararı alan Çaycuma Belediyesi'ne ve başkanı Mithat Gülşen'e karşı tepkiler giderek yoğunlaşıyor.

14 Kasım 2008 akşamı, "Çaycuma Emek ve Demokrasi Platformu"nun çağrısıyla, "Yeşil Alanların Kent Yaşamındaki Yeri" başlıklı etkinlikte, Belediye Başkanı Mithat Gülşen'in duyuru engellemelerine rağmen bir araya gelen Çaycumalılar, yapılan tahsislerle 40 yılın mirasının kıyısından köşesinden kemirilerek yok edilmek istendiğinin farkında olarak, "böylesi bir hayra hayır demek için" ayaktaydılar.

Görünen o ki, Çaycuma'da oynanan oyunun halka sevimli gelecek eğitim, öğrenci yurdu, huzurevi gibi piyonlarla oynanması da gerçekleri gizleyemiyor. Çaycuma'nın depremde hasar gören lisesinin öğrencileri "1999 yılından bu yana geçici yapılarda eğitim görürken", "yıllardır Çaycuma'ya tek bir derslik bile ilave edilmemişken", "lise yapılabilecek çok sayıda alan var iken" ve "bu alanların bir bölümü belediye tarafından birer birer satılırken", halkın bir araya gelebildiği tek açık alanı; "Çaycuma'nın akciğerini" ortadan kaldırmaya yönelik bu takıntılı "hayır işinin" sonu hiç hayırlı değil!

Takvim
<<Haziran 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
    1 2 3 4 5
6 7 8 9 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30      
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.