Haberler

Altın Kafesler İçinde Sürdürülen Hayatlar

Tarih: 4 Aralık 2008 Yazan: Zeynep Güney

Fotoğraflar: Arkitera Mimarlık Merkezi

İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti (AKB) Ajansı'nın düzenlediği Çarşamba Buluşmaları'nın 3. toplantısı, 3 Aralık 2008 Çarşamba günü Ajans'ın Beyoğlu'ndaki ofisinde gerçekleştirildi. "Kentin Kapılı Mekânları" başlıklı oturumda, Boğaziçi Üniversitesi Sosyoloji Bölümü'nden Ayfer Bartu Candan ve Biray Kolluoğlu, "Güvenlikçiye Güvenmeyenler - Kapalı Siteler ve Sosyal Tabakalaşma" isimli araştırma çalışmalarını sundular.

2007 Ocak ayından beri bu araştırma üzerinde çalıştıklarını anlatan Biray Kolluoğlu, kapalı mekanların sayısında 1990 yılından sonra bir hızlanma olduğunu ve özellikle 2000 yılından sonra bu hızlanmanın iki katına çıktığını vurguladı. Bu kavram içerisinde ilk akla gelen mekanlar kapalı siteler olsa da, eğlence, iş ve tüketim mekanlarının da bu kapsamda ele alınabileceğini belirtti ve alışveriş merkezleri ile müzelerin sayısındaki artışa dikkat çekti. Şehrin kapanma yoluna gitmesinin farklı grupların ayrışmaya başlamasından kaynaklandığını söyleyen Kolluoğlu, aynı şekilde sınıfsal kapanmanın da bu durumu tetiklediğini belirtti.



Kolluoğlu ve Candan, bu çerçevede, içerisinde kendi hastanesi, okulu, alışveriş birimleriyle kendi kendine yetebilen bir yaşam alanı haline gelmiş Göktürk üzerine yoğunlaştıklarını ifade ettiler ve Göktürk'te gerçekleştirdikleri araştımayı anlattılar. Kolluoğlu ve Candan'ın yaptıkları araştırmaya göre: Kapanmanın ilk örneklerinden biri olan Göktürk 25 km2'lik bir alanı kaplıyor. 1993 yılında belde belediyesi olarak kurulan Göktürk, 2004 yılında ilk kademe belde belediyesi olmuş ve 2008 yılında Eyüp Belediyesi'ne bağlanarak mahalle statüsüne getirilmiş. Bölge nüfusu 90'lı yıllarda 2.000'lerdeyken, 2001 yılından sonra Göktürk'te kapalı sitelerin sayısının artmasıyla 15.000'i aşmış. Kapalı sitelerin baskın bir şekilde büyük bir alanı kapladığı bölgede 5 okul (3 özel, 2 devlet), 4 hastane (3 özel, 1 devlet), 4 alışveriş merkezi, 25 restoran ve 6 süpermarket bulunuyor.


 

Kapısında güvenlik görevlilerinin beklediği kapalı sitelerde, çok küçük bir alanda, adeta daraltılmış bir şehir içerisinde yaşayan insanlara ulaşabilmek için araya tanıdıklarını sokmak durumunda kaldıklarını anlatan Ayfer Bartu Candan, orada oturan kişilere özel bir itirazlarının olmadığını fakat bu durumun şehre etkisine ve kenti dönüştürmeye başlamasına karşı çıktıklarını dile getirdi. Kapalı sitelerdeki yaşam biçimine alışan insanların diğer sınıflara bakış açısını gözlemleyebilmek için, Göktürk'teki sitelerde yaşayan insanların evlerine gidip mülakatlar gerçekleştirdiklerini söyleyen Candan ve Kolluoğlu, bu mülakatlar sırasında ortaya çıkan şaşırtıcı yorum ve cevapları dinleyicilerle paylaştılar. "Kayıtsızlık ve Korku", "Şehir Korkusu", "İçe Kapanma: Aile Hayatı ve Çocuklar", "İzolasyon" ve "Yeni Bir Özgürlük" gibi başlıklar altında ele alınan bu yorumlardan bazıları şunlar:

- "Ve gittiğimde de Allah'ım lütfen bir an önce evime döneyim diye böyle mümkünse hemen kendimi atıyorum buraya. Ya yolda yürümeyi bilmiyorum artık; sanki herkes üstüme üstüme geliyor. Biri yanımdan yürüse, bütün insanlar benim için potansiyel tehlike şehre indiğim an, hele indiğim yeri de çok iyi tanımıyorsam. Nişantaşı'nda çok olmuyorum, Etiler'de de çok olmuyorum ama diğer yerlerde biraz kararmaya başladığı an hava herkes benim için tehlikeli." (45 yaşında, kadın, diyetisyen)

- "(...) Akmerkez'de olmak, hayatının bir olayı olacak kadar bir şeyleri görme şansına sahip olmayan, sanki çok modernmiş gibi işte Anadolu'nun bağrından kopup gelmiş punklar, ya çok abuk insanlar var. Hangi değer yargısının nerenin adamı olmayı bilememiş (...) Orada punk ve gecekonduda oturuyor ve işte Rolex saat takıyor işte 1 Lira'ya aldığı yani. Bu çocuğun ne yapacağını bilmiyorum ben benim kızıma." (51 yaşında, kadın, ev kadını)

 

- "Allah korusun şu ana kadar hiçbir şey olmadı ama korkmak da lazım. Çünkü Göktürk Köyü var burada, çok fakir insanların yaşadığı." (45 yaşında, kadın, diyetisyen)

- "Benim çocuğum olmasa burayı tercih eder miydim? Bilmiyorum, gerçekten bilmiyorum. Yani çocuğum var diye geldim, oturuyorum, seviyorum (...)" (40 yaşında, kadın, ev kadını)

- "Cumartesi günü full şoförlük yani 2 araba 2 şoför ben ve eşim. Her bir çocuğu bir başka yere götürüp getirmek, doğum günü, bale, şu, bu, toplantı." (41 yaşında, kadın, terapist)

- "Genelde çocuklar üzerinden gelişiyor ilişkiler. Muhakkak yukarıda spora götürdüğünüzde bir anneyle, bir babayla karşılaşıyorsunuz." (43 yaşında, kadın, hizmet sektöründe iş sahibi)

- "(...) son yıllarda, hele buraya taşındığımızdan beri, 4 yıl olacak neredeyse, çok fazla gezmiyoruz (...) Böyle bildiğimiz yerler olsun, bizi hayal kırıklığına uğratmasın, alıştığımız yerler olsun, kendimizi rahat hissedelim. O yüzden hep böyle belli birkaç yer arasında dönüp duruyoruz." (43 yaşında, kadın, hizmet sektöründe iş sahibi)

 

- "(Şehir) çok kalabalık geliyor, yani hep çarpışma durumu (...) Ve de şey gelmiyor, aşina gelmiyor. Tabii, diyeceksiniz Kemer'in nesi aşina (...) Burada da Kemer'de de ne yapacağımı biliyorum ya nereye gidersem ne yapacağım, bir bilinirlik var." (40 yaşında, kadın, psikanalist)

- "(...) mesela çok komik, bir arkadaşımın kızı 5 yaşında (...yurtdışına) gidiyorlar, ondan sonra işte okula veriyorlar. Tabii hepsi İngiliz, işte soruyorlar tek tek çocuklara ‘where are you from?' Sonra (arkadaşımın kızına) soruyorlar: ‘I am from Kemer Country.'" (36 yaşında, kadın, ev kadını)

 

Şehrin yoğunluğundan ve karmaşasından kaçıp, öncelikle çocuklarının gelişimini ve güvenlik sorununu düşünerek bu tür daraltılmış ve kapatılmış siteler içine sığınan insanların İstanbul'a olan ilgilerinin de giderek azaldığını söyleyen Biray Kolluoğlu, bu durumun endişe verici boyutlara ulaştığını belirtti ve bu tür kapalı mekanlarda yetişen neslin kent hayatına ve gelişimine etkisini irdeledi. Ayrıca bu tür sitelerde belediyelerle kurulan ilişkilerin de giderek farklılaştığını ifade eden Kolluoğlu, kapalı sitelerin yönetim şirketlerinin altyapı ve hizmet konularıyla ilgilendiğini, o sitelerde yaşayan insanların bu durumdan çok memnun olduğunu, hatta Göktürk'teki belediye başkanıyla görüştüklerinde başkanın "Belediyenin işi inşaat şirketlerini buraya çekmektir," diyerek bu durumu benimsemesine dikkat çekti.

  

Sunumun ardından karşılıklı görüş alışverişine geçilen toplantıda, güvenliği, spor salonu, yüzme havuzu, alışveriş merkezi özellikleriyle ilgi gören sitelerde, güvenlik konusunun bir statü meselesi haline geldiği ve bu mekanlarda gerçekdışı, toz pembe bir hayat vadedilmesi konuşuldu. Ayrıca bu tür lüks sitelerden farklı olarak, Taşoluk, Bezirganbahçe gibi düşük gelir grubundan insanların yaşamak durumunda bırakıldığı, TOKİ'nin hazırladığı toplu konut sitelerinde de bir tür yabancılaşma, uzaklaşma ve kapanmanın yaşandığının konuşulduğu toplantıda, meselenin sadece fiziksel kapanma olmadığı, bu yabancılaşmanın sınıflar arasındaki uçurumu artırdığı ve mekanları bu doğrultuda dönüştürmesi tartışıldı.

İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti (AKB) Ajansı'nda gerçekleştirilen Çarşamba Buluşmaları, 17 Aralık 2008 tarihinde, İhsan Bilgin'in konuşmacı olarak katılacağı "Kentleşmenin Yeni Aktörleri" konulu toplantıyla devam edecek.

YorumlarYorum Sayısı: Henüz hiç yorum yapılmamışBütün yorumları forumda okuyun!
Bütün yorumları forumda okuyun!
Takvim
<<Haziran 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
    1 2 3 4 5
6 7 8 9 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30      
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.