Haberler

İstanbul 2010'un hedefi gençler

Tarih: 8 Aralık 2008 Kaynak: Hürriyet Yazan: Gila Benmayor
Geçenlerde Brüksel'e giderken İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı Yürütme Kurulu Başkanı Nuri Çolakoğlu ile aynı uçaktaydık.

2010 için yürütülmekte olan çalışmaların anlatıldığı toplantıları kaçırdığımı söyledim. Çolakoğlu çantasından iki kitapçık çıkartıp verdi. Birinde 2010 ile ilgili projelerin tümü vardı. Diğerinde ise 2009 Programı.

Kitapçıktaki projelere baktığınızda gerçekten İstanbul'un çehresini değiştirecek, sanat ve kültün yaşamına büyük zenginlik katacak olanlar çoğunlukta. Ama hepsini hayata geçirmek mümkün mü? Örneğin, 1995 yılından beri yapımı devam eden, 2 bin 500 koltuklu konser salonuna sahip Ayazağa Kültür Merkezi 2010 yılında kapılarını gerçekten açacak mı?

Zira Ayazağa Kültür Merkezi'nın yapımı tam bir yılan hikayesi.

Çolakoğlu, Türkiye'nin çeşitli kentlerinde alışveriş merkezleriyle adını duyuran Multi Turkmall'un projeyi devraldıktan sonra sorun yaşanmayacağı görüşünde. Buna karşılık aynı kitapçıkta yer alan Çamlıca Anten Kulesi, TRT ile yaşanan sorunlar nedeniyle hayata geçemeyecek. Yine bürokratik engeller.

Binalar yerine genç nesiller
Oysa İstanbul'un her bir tepesinden yükselen çirkin TV antenleri yerine Barselona'daki Anten Kulesi gibi modern bir heykel görünümünde bir kule ne yakışırdı şehrimize. Evimin karşısındaki Kınalıada'ya baktığımda gördüğüm o çirkin çelik yığınlarını düşünüyorum da.

İstanbul 2010 projeleriyle ilgili kafalarda soru işaretleri az değil. Kime sorsam "Henüz bir şey görmedik" türünde laflar söylüyor. Doğan Hızlan da geçen hafta "somut çalışmaların" özlemini çektiğini yazmıştı. Ancak Brüksel'de rastladığım küratör Beral Madra ise olaya bambaşka bir perspektiften bakıyor.

Madra, İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı Görsel Sanat Yönetmeni. "Somut projeler nerede" diye kaygılarımı paylaştığımda bakın ne diyor:

"2010 projelerinin çoğu çocuk ve gençlere yönelik eğitim projeleri. Binalara yatırımdan fazla genç nesillere yatırımı hedefledik. 2010'un esas amacı geleceğin kuşaklarına sanat ve kültürü sevdirmek."

17 bin sanat öğretmeni
Peki bunun için neler yapılıyor? Beral Madra bazı örnekler veriyor. Çağdaş sanatı İstanbul'un 39 ilçesindeki gençlerle buluşturmayı amaçlayan "Taşınabilir Sanat" projesi Kartal'da başlamış. Daha sonra Tuzla ve Ümraniye'de devam edecek. Bu proje çağdaş sanatın ustaları ve genç temsilcileriyle sohbet imkanı da tanıyor.

Yenikapı'da bir "Sanat Üretim Merkezi" oluşturulmuş. Yine burada sanat eğitimi gören gençler önemli sanatçılarla atölye çalışmalarına katılabilecek.

2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı'nın kent kültürü danışmanı Fikret Toksöz de yine gençlerle ilgili başka örnekler veriyor. Çocukların ve gençlerin evrensel müzikle tanışması için bazı projeler başlamış bile. Cem Mansur, Garo Mafyan ve Candan Erçetin'in yer aldığı projeler genellikle ilk ve orta öğretimdeki gençlere yönelik. 11-17 yaş arası 50 kadar öğrenciyle İstanbul Erkek Lisesi'nde toplantı yapılmış, müzikle ilgili ne yapılması gerektiği konusunda görüşleri alınmış. Müzik derken demokrasi geleneğinin de yerleşmesini içeriyor projeler.

Bu arada, gecekondu bölgelerinde 100 okulda müzik odaları açılacak. Bunlara müzik aletleri satın alınacak. Toksöz "İstanbul'daki 17 bin sanat ve kültür öğretmenlerine seminerler düzenleyerek onları harekete geçirmeyi istiyoruz" diyor. Madra'nın dediği gibi İstanbul 2010'un amacı gençler ise gerisi teferruat.

İyi bayramlar.

2010 İstanbul reklam filmine itirazım var
İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti'nin reklam filmini görmüşsünüzdür mutlaka. İstanbul'un güzellikleri, dinamizmi her şey var. Bunlara itirazım yok. Ama işin içine insan unsuru girince durum değişiyor, reklam filmi gerçeklikten uzaklaşıyor.

Başı "kipalı" küçük bir Yahudi çocuğu İstanbul sokaklarında sıkça rastlayacağımız bir şey değil. İstanbullu genç kızların arasında bir tek tane "başörtülü" genç kızın olmaması da hiç gerçekçi değil.

Nicedir, "başörtüsü" "çarşafı" böylesine hararetli tartışırken, dış basında yan yana dolaşan başı açık ve başı kapalı kızlara bunca rağbet varken görüntüler hiç inandırıcı gelmedi bana.

Hani, "Doğu için Geçerlidir" (Bon Pour L'Orient) diye bir deyim vardır.

Bu film tam aksine bence "Batı için Geçerlidir" (Bon Pour L'Occident) olmuş.

YorumlarYorum Sayısı: Henüz hiç yorum yapılmamışBütün yorumları forumda okuyun!
Bütün yorumları forumda okuyun!
Takvim
<<Haziran 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
    1 2 3 4 5
6 7 8 9 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30      
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.