Bankalar 2008 yılının son çeyreğinde yüzde 2'ler seviyesine yükselttikleri ortalama 120 aylık konut kredi faizlerini, 2009 Ocak ayından itibaren aşağıya çekerek yüzde 1.40-1.50'ler seviyesine çekmeye başladılar. Bu özellikle orta gelir grubunun B ve C tipi konut alanına ilgisini ve o alandaki 2 artı 1 dairelerin satışlarında yeni bir canlılığa neden oldu. İnşaat şirketlerinin kendi kredili konut satışlarında yüzde 0,90 ve 1,20 faiz uygulayanların satışlarında ise büyük artışlar meydana geldi.
İnşaat şirketleri yöneticilerinden bir bölümü daha canlı bir ortam için müşterideki "fiyatların ve faizlerin daha da düşeceği" beklentisinin son bulması gerektiğini belirtirlerken, bazıları da faizlerin yüzde 1'in altına düşmesi ile piyasada asıl canlılığın yaşanacağını beklediklerini belirtiyorlar. Bir başka beklenti de çalışanların kriz nedeniyle "İşlerini kaybetme korkusunun" son bulması. Bir şirket yöneticisi bu durumu şöyle dile getiriyor: "Türkiye'nin içinde bulunduğu koşullar nedeniyle birçok insan işini kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya. Bu nedenle insanlar kredi alıp borçlanmak istemiyor. Ancak parası olan ve işini garanti görenlerin bu dönemi değerlendirmesi gerekiyor. Çünkü fiyatlar çok uygun."
Tek tek kendi bankalarının konut kredileri hakkında bilgi veren banka yöneticileri 2008 yılı sonunda yükselen konut kredi faizlerinin eski seviyelerine, hatta daha aşağılara indirildiği bilgisini veriyorlar. İnşaatçılar arasında faizlerin daha da ineceğini bekleyen ve yılsonuna doğru daha da canlanacağını ümit edenler bulunuyor. Konut fiyatlarının önemli ölçüde gerilediği "En iyi alım zamanı" olduğunu belirtenler olduğu gibi," fiyatlar biraz daha düşebilir" düşüncesinde olanlar da var.
Geçen hafta Bankalar Birliği yöneticileriyle yaptığımız sohbet sırasında da bankaların iki konuda konut ve oto kredisi verme konusunda, bir süre geri durduktan sonra, ilk olarak bu alanlarda yeniden kredi vermeye başladıklarını düşen faizler nedeniyle müşterilerine iyi imkanlar sunduklarını bu nedenle bu iki sektörde hareketlenmenin başlandığını, kamunun bazı destekler sunmasıyla bu alanlardaki canlanmanın daha da artacağını tahmin ettiklerini belirttiler.
Kriz döneminden çıkabilmek için piyasalarda belli alanlarda canlılık yaşatabilecek önlemlerin hayata geçirilmesinin büyük önem taşıdığını belirten bankacılar, geçen yılın son çeyreğinde büyük gerileme gösteren inşaat ve oto satışlarındaki canlanmanın önemini belirttiler. Bu iki alanda da Türkiye'de tüketicilerle önemli bir kredi sorununun yaşanmadığını, bu nedenle bu alanlarda canlanmanın bu düşen faizler ve fiyatlar nedeniyle başlayabileceğini söylediler.
Bu iki sektörde belli bir canlılığa ulaşılması, iki sektörün de çok fazla sektörden katkı almaları açısından önemleri çok büyük. Bu iki sektörde canlanma, birçok sektörde de hareketlenmelere yol açacaktır.
Doğaldır ki, bunun için bir yandan fiyatlardaki düşüş ve faizledeki inişler önemli rol oynasa da, asıl etki belirsizliğin azalmasına ve "Güvenin geri gelmesine" ihtiyaç vardır. Belirsizlik ve güvensizlik iş garantisi korkusu yarattığı için insanlar tüketim yerine "nakit kalmayı" tüketim ihtiyaçlarından bir bölümünü ertelemeyi düşünüyorlar. Özellikle iki yıl süren oto kredileri yada 5 yılı aşkın konut kredileri kullanmaya pek yanaşmıyorlar.
Eğer ekonomistlerin bir bölümünün beklentilerindeki gibi 2009 yılının ortasına doğru belirsizliğin azaldığı, güvenin arttığı bir döneme girilebilirse, o zaman konut satışlarında bugünkü nispi artıştan çok daha hareketli bir döneme girilmesi mümkün olacaktır.