Haberler

Jorn Utzon (1918 - 2008)

Tarih: 4 Şubat 2009 Kaynak: Architectural Review Yazan: Peter Davey Çeviren: Gül Keskin
90 yaşında hayatını kaybeden Jorn Utzon, güneyden gelen büyük karanlık kriz bulutlarına karşı İskandinav idealizminin ışıl ışıl parladığı 1930'lu yıllarda şekillenmiş duyarlılığı ile Kuzey Devleri'nden geriye kalan neredeyse son kişiydi. 1956 yılında kazandığı yarışmayla tüm kariyeri, "Sydney Opera House" trajik dramasının gölgesinde kalmış olsa da, aslında Utzon başarılı uygulamalara imza atmaya çok daha önce başlamıştı.


Fotoğraf: Ole Haupt
Kendi nesilindeki çoğu Danimarkalı mimar gibi Utzon da Kopenhag'daki Kraliyet Akademisi'nde eğitim gördü. 1940 yılında, Danimarka Naziler'in saldırısına uğradı, o da 1942 yılında mezun olduktan sonra, tarafsız İsviçre'ye kaçtı. Burada Lis Fenger ile evlendi, hayata veda edene kadar da hep birlikteydiler. İsviçre'de, 1945 yılında, vaktinin çoğunu geçirdiği Alvar Aalto'nun ofisinde, Kuzey Avrupa modernizminin bir parçası haline gelmeye başladı. Yarışmalara katılarak ve özel konutlar inşa ederek geçirdiği birkaç yılın ardından, 1956 yılında ilk önemli projesini, Helsingor'da Kingo Konutları'nı gerçekleştirdi. Tek katlı, birbirini tekrarlayan avluların serbest bir şekilde çimenlik alan üzerinde düzenlendiği ve her birimin ışık, manzara ve mahremiyet etkenleri göz önünde bulundurularak kurgulandığı, sübvanse edilmiş konut modelleri ile de tüm Avrupa tarafından tanındı. Bu planı daha yoğun ama aynı derecede başarılı Fredensborg gelişmesi takip etti. Utzon, yardımcılarından birini, güneşin her avlu üzerindeki geçişini dikkatli bir şekilde kaydetmesi ve bahçe duvarlarını gün ışığının etkisini maksimize edecek şekilde uyarlaması için alana gönderdi. Her iki plan da hala sakinleri tarafından el üstünde tutuluyor.


Kingo Konutları (About.com:Architecture)
Fotoğraflar: Richard Weston Photo ve Arne Magnussen & Vibeke Maj Magnussen


Sonrasında TWA Terminali üzerine çalışacak olan Eero Saarinen, Opera House'un jürisine geldiğinde gecikmişti ve bu sayede Utzon'un planını reddedilenler yığınına gitmekten kurtardı. Opera House'un hikayesi, en az silüeti kadar etkileyiciydi. Mekanik ve servis elemanlarının çoğunu kapsayan ağır podyumun üzeri, Utzon'un 1949 yılında Meksika, Yucatan'a yaptığı inceleme gezisi sırasında hayran olduğu, dikkat çekici bulutlar ve kademeli platformların etkisiyle zihninde yarattığı beyaz kiremitli çatıları ile örtüldü. Bu çatılar, Bennelong Point'in tüm dünyaca tanınmasını sağladı ve (en iyi tanımla) şehrin ve limanın simgesi haline geldi.


Fredensborg (About.com:Architecture)
Fotoğraf: Bent Ryberg/Planet Foto ve Arne Magnussen & Vibeke Maj Magnussen


Utzon, çatıdaki kiremit kaplı prekast beton elemanları, bir küre yüzeyinin parçası olarak tasarladığı için yapılmasının zor olmayacağını düşünmüştü ancak uygulamada bunu hayata geçirmek oldukça zor oldu; Ove Arup'un strüktürel ekibi, bu kabukların çözümünü bulabilmek için saatlerini verdi. Daha sonra Bennelong Point'in kaya zemini, üzerindeki yükü desteklemek için çok kırılgan bulundu ve dev bir temel çujuru kazılmak zorunda kalındı. Başka sorunlar da ortaya çıktı, en önemlisi ise 1965 yılında Yeni Güney Galler Hükümeti'nin soldan sağa geçmesiydi. Başa gelen liberal parti (proje hakkında hiçbir zaman heyecanlanmadı) gecikmeler ve bütçe aşımı karşısında oldukça eleştireldi ve mimar ile yüklenici arasına bir proje müdürü atadı. Utzon'un binayı nasıl bitireceğini bilmediği yönünde siyasi söylentiler dolaşmaya başladı.


Jorn Utzon (solda), Sydney Opera House'un maketi başında.
Fotoğraf: Sydney Opera House Trust


Gözle görülür bir şekilde açığa alınan mimar, Avustralya'yı geçirdiği 3 yılın ardından terk etti ve bir daha da asla geri dönmedi. Dünya mimarlarının itirazları boşa çıktı ve yerel müteahhitler ikinci sınıf iç mekanlar yarattı. Binanın, Avustralya için muazzam önemi giderek farkedilmeye başlandı. Utzon ise yıllar sonra gelen resmi barış teklifine rağmen, hep uzak kaldı. Mimar, tekrar bina üzerinde çalışmayı ancak 2004 yılında kabul etti. Bu sürede onu oğlu Jan temsil etti ve iç mekan uygulamalarının, Utzon'un orijinal planında olduğu haliyle değiştirilmesi için çalıştı. Araya giren 40 yıl boyunca dahil olduğu organizasyonda değişikliklerin gerçekleşmesini sağladı.

1971 yılında, Hawaii Üniversitesi'nde profesör olduğu dönemde, Kopenhag'ın kuzeyindeki (1976'da tamamlanan) Bagsvær Kilisesi'ni tasarladı. Burada, farklı fikirleri bir araya getirerek eşsiz ve akıl almaz bir sentez yaratabileceğini gösterdi. Şinto, Kuzey Avrupalı, Hansatik ve Soanian elemanları, Hawaii sahillerinde görünen dalgalı bulut şekillerinden türediğini ileri sürdüğü ünlü ışık hücrelerinin biçimleri gibi doğrudan doğadan alındığı ilhamla birleştirdi. Diğer 20. yüzyıl mimarlarının çok azı -belki Le Corbusier ve Aalto dışında- düzensizlik ve kitsche tenezzül etmeksizin bu birleşimi yakalayabildi.


Bagsvær Kilisesi
Fotoğraf: RIBA Kütüphanesi

Utzon, 1972 yılında Kuveyt Ulusal Meclis Binası (1984'te tamamlandı) için düzenlenen yarışmayı kazandığında, kitschlikten sakınmak çok daha zordu. Burada, Arap mimarisinin belirgin elemanları bir araya getirilmişti. Ortadaki gölgelendirilmiş pazar sokağı, avlular, hükümdarın toplantı salonu, denize bakan ve ön kısım ile ana bina arasında kavisli bir kemer varmış gibi gözüken büyük beyaz, beton üst örtüye sahip dev bir meydana açılıyordu. Ofisler ve diğer küçük mekanlar avluların etrafında kümeleniyordu ve orta eksen boyunca düzensiz bir şekilde yerleştirilmişti: Helsingor ve Fredensborg hatıraları kaçınılmazdı, plan bölgeye ve programa cevap verecek şekilde düzensiz bir şekilde bir araya getirilmiş benzer birimlerle, Utzon'un "katkısal mimari"si olarak anılacak potansiyeli ortaya koydu. Utzon bu ilkeyi katıldığı tüm yarışmalarda zekice kullandı ancak tasarımları uygulanmadı. Kötü şansını adeta vurgularmış gibi, Kuveyt binası da ilk Körfez Savaşı sırasında ciddi şekilde hasar gördü.


Kuveyt Ulusal Meclisi
Fotoğraf: galinsky


Sonraki yıllarda, yaratıcı ve duygusal yaşamı önemli ölçüde Majorca üzerine odaklandı. Burada ailesi için iki bina inşa etti: Porto Petro'daki Can Lis (1971) ve ardından S'Horta'daki Can Feliz (1994). Bunlardan ilki uçurumun birkaç metre uzağında yer alıyor, bu yüzden kış tuz serpintilerine de çok yakın. Plan, göreceli platformlar veya teraslarla bölünmüş bireysel pavyonlardan oluşuyor. Utzon, yapımında yerel kalkerli kumtaşı kullandığı ve blok üzerinde malzemenin doğasını yansıttığını söylediği yuvarlak testere izini koruduğu için, bina kayanın içine oyularak oluşturulmuşa benziyor. Uzun oturma odasındaki çerçevesizmiş gibi gözüken dört pencere, Utzon'un "buradan Afrika'ya kadar" ifadesiyle tanımladığı panoramik deniz manzarası için dikkatli bir şekilde açılandırıldı.


Can Lis
Fotoğraf: RIBA Kütüphanesi


Sağlığı nedeniyle denize bu kadar yakın temastan kaçınması gerektiğinde ise Utzon, dağın yamacı üzerine Can Feliz'i inşa etti. Denize kadar kesintisiz bir şekilde devam eden bereketli ovada, koyu yeşil, dik yamaçta birbirine geçen platform teraslar üzerine zekice yerleştirmiş bina, Delphi'yi anımsatıyor. Basit çatılarla örtülmüş Kingo evlerini akla getiren seramikler ile bu karmaşık kompozisyon, makiler üzerine sakinlikle bırakılmış. İlk özel konutların sessiz yankılarını taşıyan, sakin, doğaya açık ve cömert Can Feliz, insanlığa hizmet etmek ve zenginleştirmek için mimarlığın gücüne olan inancını asla kaybetmeyen Utzon'un, konutsal ve anıtsal ustalığını kanıtlayan son eseri.
YorumlarYorum Sayısı: Henüz hiç yorum yapılmamışBütün yorumları forumda okuyun!
Bütün yorumları forumda okuyun!
Takvim
<<Haziran 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
    1 2 3 4 5
6 7 8 9 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30      
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.