Haberler

Küreselleşme, Kendini Detaylarda Gösterir

Tarih: 11 Şubat 2009 Yazan: Burcu Karabaş
İstanbul Teknik Üniversitesi'nin düzenlediği Uluslararası Konferans Dizisi'nin ikinci etkinliğinde, "Mimarlık ve Küreselleşme" ele alındı. Westminster Üniversitesi öğretim görevlisi Prof. Murray Fraser, konuşmacı olarak katıldığı konferansta, yaygın ve klişeleşmiş küreselleşme tanımlarında yapılan hatalar ve buna bağlı olarak oluşturulan mimarlık ve küreselleşme bağlantılarının dayandığı yanlış temeller üzerinde durdu.

Fraser'ın ilk olarak dile getirdiği, zamana ve değişime bağlı bir kavram olan küreselleşmenin, her ne kadar ilişkilendirilmese de iklimsel ve çevresel değişimlerle doğrudan bağlantılı olduğuydu. Oldukça önem taşıyan bu noktanın, mimarlar tarafından eksik veya yanlış anlaşılması sonucunda ortaya çıkan yanlış saptamaların çeşitli problemler ve tehlikelerle sonuçlanmaya başlaması, Fraser'a göre mimarlık ve küreselleşme arasındaki bağlantıyı yeniden kurmak için yeterli bir sebep.

Küreselleşme mi, Sömürgeleştirme mi?

Hong Kong and Shanghai Bank HQ
Kaynak: Foster + Partners
"Küreselleşme" kavramıyla ilişkilendirilen mimari oluşumların, aslında "yarı / sözde kolonyal" olarak adlandırılması gerektiğini söyleyen Fraser, bu düşüncesini Norman Foster'ın Çin'deki Hong Kong ve Şangay Bankası ile Frank Gehry'nin projelerinden örnekler vererek destekledi. "Mimarlığın küreselleşmesi" söz konusu olduğunda ilk akla gelen semboller olarak zihinlerde yer eden bu projelerin, aslında küreselleşmeyle bir ilgisi bulunmadığını vurgulayan Fraser, ekledi: "Bu projeler ancak kolonizasyon sürecinin simgeleri olabilir. ‘Daha az gelişmiş' olarak tanımlanan ülkelerdeki tüm ‘küreselleşme sembolü' yapıların ‘yabancı yıldız mimarlar' tarafından yapılması da tesadüf olmasa gerek." İnşa edildiği bölgeye özgü nitelikler barındırmadıklarını belirttiği bu projeleri eleştiren Fraser, yıldız mimar olarak tanımlanan Rem Koolhaas'ın sözleriyle devam etti. Der Spiegel'in 18 Temmuz 2008 tarihli sayısında "Yıldız mimarlık tanımıyla bazı sorunlarım var. ‘Duygusuz, egoist ve hiçbir bağlantıyı ve konsepti umursamayan' tasarımcıları akla getiriyor. Bence bu, doğru olanı bulmak için her seferinde inanılmaz çabalar gösteren meslektaşlarıma grotesk bir hakaret." diyen Koolhaas'ın açıklamalarıyla yaptıklarının çeliştiğini dinleyicilere aktaran Fraser, bu karşıtlığın yaptığı işlerle belirginleştiğini söyledi. Fraser, yine aynı röportajında, yıldız mimarlığın araştırmanın ve gelişimin önünde duran bir engel olduğunu ve tasarımcıyı taklitçiliğe yönelttiğini söyleyen Koolhaas'ın tasarımlarının bu tanımlamanın dışında kalmadığını vurguladı.

"Küreselleşmenin tanımı ve sonuçları bunlar olamaz. Eğer ‘küresel mimarlık' bu doğrultuda ilerleyecekse çok ürkütücü bir süreç bizi bekliyor," diyen Fraser, sunumuna Alman sosyolog Jürgen Habermas'ın küreselleşme tanımıyla devam etti: "Dünya çapındaki ticaret, üretim, piyasa, moda faaliyetleri ile iletişim ve medya ağları, ulaşım sistemleri ve goç akımlarının tamamı; dolayısıyla büyük ölçekli teknolojinin getirdiği riskler, çevre hasarları, salgın hastalıklar ve hatta organize suçlar ile terörizm"i küreselleşme olarak tanımlayan Habermas'ın düşüncelerini aktaran Fraser: "Küreselleşme, yıldız mimarların farklı dünya ülkelerinde yaptığı birbirine benzer binalardan çok daha farklı ve karmaşık bir süreç," dedi.


CCTV Tower, Rem Koolhaas (Pekin)
Kaynak: AFP


Küreselleşme Hakkındaki 5 Yanlış
Yapılan hataları açıklamak için, konuşmasına "Küreselleşme Hakkındaki 5 Yanlış"la devam eden Fraser'a göre, yapılan ilk hata ekonominin globalleşme sürecinin çıkış noktası veya en önemli ögesi olduğunu zannetmek. Şu anda tüm dünyayı etkileyen ekonomik kriz boyunca, büyük ihtimalle hiçbir ekonomik gelişme kaydedilemeyeceğini, ancak globalleşme sürecinin bundan bağımsız olarak ilerlemeye devam edeceğini belirten konuşmacı, bu saptamayı düşüncesine kanıt olarak sundu.

Globalleşmenin en belirgin göstergesi olarak, dünya genelinde bir "homojenizasyon" yaşandığının iddia edilmesi ise, Fraser'a göre yapılan bir diğer önemli hata. Ülkelerin giderek birbirine benzediği düşüncesini doğru bulmayan Fraser, söz konusu durumu "Yaşanan durum, benzeme süreci değil, aslında her ülkenin küreselleşme kapsamında yeni farklılıklar kazanıyor olması" sözleriyle açıkladı.


Fotoğraf: Arkitera Mimarlık Merkezi
Sözü edilen üçüncü yanlış ise, küreselleşmenin kaynağı ile ilgiliydi. Dünya genelinde yaygın olan "Küreselleşme, Amerika'nın bir planıdır" yaklaşımının, tamamen yapılan yanlış küreselleşme tanımından kaynaklanan bir yanılgı olduğunun altını çizdi. Küreselleşmenin, tam tersine, Amerika'nın gücünün azalması sonucu oluşan yeni dünya dengesi demek olduğunu söyleyen Fraser, bu noktadan, küreselleşmenin Amerika değil, birçok farklı ülke kaynaklı olduğu sonucuna vardı.

Küreselleşmeyle bağdaştırılan "yenilik algısı"nı ise, yapılan dördüncü hata olarak tanımlayan Fraser, süreç boyunca gerçekleşen kültür farklılıklarının bir değişim değil, aksine insanlığın başından beri farkında olduğu kültürel bilinçler arasındaki alışveriş olduğunu söyledi ve ekledi: "Kültürler arası alışverişi yenilik ve globalleşme olarak tanımlamak yanlış olur."

Beşinci ve son yanlışın ise, teknoloji kaynaklı olduğunu söyleyen Fraser, internet, kitlesel medya araçları ve teknolojinin küreselleşme kaynağı değil, bu sürecin yardımcı elemanları olduğunu vurguladı.

Fraser, konuşmasının devamında, küreselleşmeyi anlaşılması gereken çerçeve içinde dinleyiciye sunmaya çalıştı. Kavramın kaynağını, insanların dünya üzerindeki hareketi ve yer değiştirmesi olarak gören kültür teorisyeni ve sosyolog Stuart Hall'ın tanımlamalarından alıntı yapan Fraser, küreselleşmenin bu bağlamda çevreye ve bireylere verilen acı olarak değil, bir araya gelmeyi sağlayan pozitif bir etken olarak algılanması gerektiğini belirtti. Hall'un tanımına göre, insanların yer değiştirmesiyle ortaya çıkan bu "alttan küreselleşme", kavramın belirli ülkeler tarafından dünyaya hakim kılındığı düşüncesini çürütüyor.

Küreselleşmenin yanlış anlaşılmasının yanı sıra, eksik algılanmasının da bir problem olduğunu ekleyen Fraser, devam etti: "Her ne kadar küreselleşme bir süreç olarak algılansa da, aynı zamanda bir durumdur da. Büyük boyutlu bir değişim olduğu zannedilir, fakat aslında bireylerin iç dünyalarını da değiştirir." Kazanılan yeni deneyimlerin ve yerel ile uluslararası olanın karışımının pozitif bir gelişme olduğunu vurgulayan Fraser, şu an iç içe geçmiş kültürlerin nereye ait olduğunu kestirmenin imkansızlaştığını da sözlerine ekledi.

Küreselleşme ve Mimarlığın Yeniden Yorumlanması
"Postkolonyalizm" olarak tanımlanabilecek 19. yy sonrası sürecinde, "global ülkeler"in artık var olmaması ve kafalardaki bu hakimiyet düşüncesinin sorgulanıyor olmasını "entelektüel çözümleme süreci" olarak tanımladı ve bu görüşünü örnekledi: "İngiliz mimarların 2. Dünya Savaşı'ndan sonra Amerikan mimarların fikirlerini ve tarzını benimsemesi, savaş sonrası süreçte modernliği yakalamak ve küreselleşmek içindi. Ancak bu yaklaşımın çok da doğru olmadığını şimdi anlayabiliyoruz. Çünkü, mimaride yenilik, kültürlerin kendi içinde veya birbirine adapte olması sonucunda değil, kültürler arasındaki paylaşımdan doğar."

Küreselleşmenin, doğru tanımlandığında mimarlık ve kent için olumlu birçok getirisi olacağından bahseden Fraser, bu paylaşım sürecinin yarattığı dengesiz şablonlar ve kırılmaların günümüz tasarımı için önemli bir potansiyel anlamına geldiğini söyledi. Bu potansiyelin büyük bir kısmının da çıkış noktasını, küreselleşmenin yarattığı tehlikeler ve zararlardan aldığını ekledi. Küreselleşmenin bir sounucu olarak, binaların artık sembolleşme veya ikonlaşma çabası içine giremeyeceğini vurgulayan Fraser, bunun nedenini şöyle açıkladı: "Çünkü artık sabit ve genelgeçer sosyal tanımlarımız yok."

Tasarımcıların bakış açısının genişlemesine örnek olması ve küreselleşmenin mimarlar üzerindeki etkilerini anlatmak amacıyla Fraser, sunumunun son bölümünde öğrencilerinin hazırladığı bazı projeleri dinleyicilerle paylaştı. Çin'deki alışveriş merkezlerinin gelişimi, Batı Şeria'daki direniş için geliştirilen tasarım stratejileri, İran'da teknolojiyi günlük yaşama aktarabilmek için tasarlanan bir park projesi gibi çok yönlü yaklaşımların, öğrencilerin projelerine hakim olduğu dikkat çekti.


Villa Anbar, Peter Barber Architects
Kaynak: Peter Barber Architects


Değişen yaşam koşullarının, mimarları çok uzun zamandır bilinen, ancak pratikte geri planda kalmış olan temel kentsel prensipleri tekrar ele almaya yönlendirdiğini söyleyen Fraser, bu yeni yaklaşımı benimseyen bazı tasarım ekiplerine de değindi. Yeni koşullara adapte olan projeleriyle Marcosandmarjan Architects, bir firma değil, "bir arada çalışma oluşumu" olan Urban Future Organization ve farklı kültürlere ait tipolojiler üzerinde çalışan Peter Barber Architects bunlar arasındaydı.

Murray Fraser, sunumunun sonunda, dinleyicilere söylemek istediklerini birkaç cümleyle özetledi: "Küreselleşmeyi, ekonomiye indirgenmiş terimlerle değil, kültürle ilişkili düşünmek ve geniş bir çerçevede ele almak gerekiyor. Bu şekilde düşünüldüğünde, küreselleşme bir potansiyeldir. Küreselleşme genelde değil, detaylarda kendini gösterir."
Takvim
<<Haziran 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
    1 2 3 4 5
6 7 8 9 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30      
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.