Oktay Akbal, artık yaz kış Akyaka sakini... Ayla Akbal 'la birlikte, Gökova Körfezi'nin bu cennet yerleşmesini hem yaşıyorlar, hem de ''yaşatma'' ya çalışıyorlar...
Çünkü Akyaka'da yıllardır özen gösterilen ''doğayla uyumlu yapılaşma'' geleneğinden ''sapmalar'' başlamış... Beldenin güzelliğine göz koyan ''uygunsuz'' binalar yaygınlaşırsa, yeni yapılaşmada da yöresel mimariyi gözeten ''yegâne'' kıyı yerleşmemiz bu eşsiz ayrıcalığını yitirecek.
Bu nedenle Oktay Akbal, diplomasız mimar Nail Çakırhan 'ın başlattığı ''yeşile gizlenmiş yapı kültürünü'' sürdüren duyarlı Akyakalıların sadece hemşerisi değil, ''sözcü'' lüklerini de üstlenmiş durumda...
Edebiyatımızın bilge yazarlığını ''Gökova militanlığı'' ile bütünleştirerek Halikarnas Balıkçısı 'nın geleneğini de yaşatmış oluyor...
Akyaka'da olanlar...
Oktay Akbal, Gökova Körfezi'ne bakan yeşil yamaçlardaki kaygı verici kimi yeni uygulamalar hakkında yazdığı son iki makalesinden ilkinde, Ege ve Akdeniz kıyılarımızdaki hemen tüm yerleşmeler bozulurken, Akyaka'nın yıllarca güzelliğini koruduğunu belirtmiş, ancak şimdi buranın da aynı duruma düşmeye başladığından yakınmıştı? (17 Temmuz 2005-Cumhuriyet)
Ardından yine Akyaka sakini Ali Atilla Durukan 'dan aldığım bir mektuptan anladım ki Akbal'ın ''çirkinleştirme'' olarak tanımladığı yapılaşmalar, ''Enişdibi'' ndeler... Tarihi Kale'nin yakınında ve ünlü ''Azmakbaşı'' ile körfeze doğru bakan yamaçlarda ''devasa'' kütleler olarak yükseliyorlar...
Üstelik, yerel mimaride sadece ''seyir mekânı'' olan, çatı üzerindeki ''cihannüma'' ları bile 3'er oda sığacak büyüklükteki ''kat'' lar şeklinde yapılmış. Demir korkulukları, PVC pencereleri ve ahşap yerine ''beton'' görünümleriyle, Akyaka için asla kabul edilemez bir uygulama...
Akbal'ın aynı konudaki ikinci yazısında ise Akyaka Belediye Başkanı Ahmet Çalca 'nın açıklaması var...
''Nail Çakırhan'ın izinde'' olduklarını söyleyen Başkan, bunun tam tersini gösteren inşaatlar konusunda özetle: ''Bunlar, önceki yönetim dönemine ait ve Özel Çevre Koruma ile Muğla Koruma Kurulu'nca onaylı planlara göre gerçekleşiyor...'' diyor.
Akbal da bu yanıt üzerine haklı olarak şunu soruyor: ''Yasalar çirkinlikten yana mı?..'' (Cumhuriyet-11 Ağustos 2005)
Sorumluluk 'Başkan'ın
Bütün bunları okuyunca, Muğla Koruma Kurulu'nda Akyaka'nın SİT ilan edildiği ve ardından Özel Çevre'ye ait planların da ''koruma amaçlı plan'' kabul edildiği birkaç yıl önceyi anımsadım.
SİT ilanına karşı çıkanlar arasında ''belediyeci'' ler de vardı. Koruma Planı'nın SİT kararına uygun yeniden yapılması istenince, aynı belediyeciler şunu söylemişlerdi: ''Bu uzun zaman alacak ve Akyaka plansız kalacak. Bu haliyle onaylansın, aksayan yerlerini hemen düzeltmek için ne gerekiyorsa yaparız..''
Demek ki aradan geçen en çok 3 yıldır, Enişdibi'ndeki betonlaşma ya da benzer uygulamalar, planın ''aksayan'' yanları olarak görülmedi. Oysa belediye, o gün verdiği söz gereğince, bu gibi ''sakıncalı'' imar kararları olan yerlerde plan hükümlerinin değişmesini Koruma Kurulu'ndan isteyebilidi... Muğla Kurulu da şapkasını havaya atarak böyle bir öneriyi sevinçle kabul ederdi...
Evet... Akyaka Belediyesi ve bu çok özel yerleşmede yaşama şansını elde edebilmiş herkes, Oktay Akbal'ın uyarılarını ivedi olarak dikkate almalı.
Belediye Başkanı'ndan da imar planında ''çirkinliklere'' davetiye çıkartan kararları değiştirmek üzere, hemen ''Belediye Meclisi kararı'' nı almasını, sonra da bu karara göre ''düzeltilmiş'' planları Muğla Koruma Kurulu'nun onayına sunmasını bekliyoruz...
Çünkü bütün bunları yapma yetkisi ve sorumluluğu, yasalara göre de öncelikle ''Başkan'' ımıza aittir...