Haberler

Suriçi Belediyesi

Tarih: 18 Şubat 2009 Kaynak: Yeni Şafak Yazan: Mustafa Kutlu
Efendim bildiğiniz gibi asıl İstanbul (nefsi İstanbul) sur içinde kalan bölgedir. Burada pek çok semt ve mahalle vardır (Mahallenin kendi gitti adı kaldı. Havanda su dövmek üzere "mahalle baskısı" konuşulup durdu). Fatih, Aksaray, Vefa, Fındıkzade, Gedikpaşa, Cankurtaran vesaire. İstanbul halkı asırlardan beri bilir bu semtleri, özelliklerini tanır.

Suriçi'ndeki iki belediye (Fatih ve Eminönü) birleşti, "Fatih Belediyesi" ismini aldı. Bu yanlış bir seçimdir. Fatih adı Fatih semtini temsil ve sembolize eder. Suriçi'nde bulunan bütün semt ve mahalleleri kapsamaz. Şu anda ve daha sonra Fatih Belediyesi dediğiniz zaman Fatih semti akla gelir, bu alışkanlık kolay değişmez. Eğer yeni belediyenin adını "Suriçi" koymuş olsaydık; bu isim bütün semtleri kucaklayabilecekti. Yanlış yapılmıştır, ve yanlıştan dönmek de bir erdemdir.

Çok şükür Türkiye ağır da olsa tarihi ile barışıyor. Selçuklu, Osmanlı ve Cumhuriyet Türkiyesi tek bir devlettir, batı Türklüğünü ifade eder. Bu tarihî miras ile iftihar edebiliriz. Ne yazık ki yakın geçmişte redd-i miras ettiğimiz için maziden bize kalan ne varsa onların kıymetini bilemedik. Bu durum çok tartışılmış uzun bir meseledir, burada kalsın.

Başta hükumet olmak üzere, belediyeler ve vakıflar son yılların en büyük imar ve restorasyon faaliyetini başlatmış, sürdürmektedirler. Bu alkışlanacak bir hamledir. Elden geçmesi gereken o kadar çok eser var ki, bu çalışma daha yıllar alır. Alsın, İstanbul'un bütün haşmeti ve zarafeti ile yeniden ayağa kalkması için bu şarttır.

Restorasyon ve imar işleri sırasında yanlışlıklar olabilir, çünkü ince iştir. Bu kounda ilgili merciler birbirleriyle atışacak, tartışacak yerde elbirliği etmeli, doğruyu bulmalıdır. Köstek yerine destek olmanın zamanıdır.

Suriçi İstanbul'u eskimiş, yıpranmış, bakımsız kalmıştır. Yapılacak çok iş vardır. Bunlar önem sırasına göre ele alınmalı, fikr-i takip ile bitirilmelidir.

Bundan önceki yazılarımdan birinde raylı sistemden bahsederken Eminönü-Fatih ve Eminönü-Yedikule tramvaylarının eski güzergâh üzerinden yenilenmesinin çok iyi olacağını dile getirmiştim. Bu münasebetle en az Sultanahmet Meydanı kadar önemli olan Beyazıt Meydanı'nın da ele alınmasını, oranın park yeri olmaktan kurtarılmasını teklif etmiştim. Bu projeler elbette ki belediyenin elinde vardır. Bizimkisi malumu ilam ile vatandaşın arzusudur.

Suriçi Belediyesi uzun vadede hizmet ve turizm ağırlıklı bir hedefe yürüyecek. Bu yürüyüşte araç ve insan sayısını en aza indirmek amaç olmalıdır. Suriçi sonunda yeşillikler ve tarihi eserler arasında âsude bir mekan olarak temayüz etmeli; aynı zamanda bir alış-veriş ve finans merkezi olmalıdır.

Vatandaşın sezgisi de bu yöndedir.

Bakınız Eresin Oteli tarihî bir bina intibaı veren dış cephesi ile ortaya çıkınca, karşısındaki Hollday-İnn de ön cephesini aynı şekilde yeniledi.

Bakıyorum bazı mağazalar, oteller, dış cephe kaplama ve boyalarını yenileyerek kendilerine eski, tarihî bir hüviyet vermeye çalışıyor. Bu tür uygulamalar her iş yerinin kendi keyfine bırakılmamalı. Suriçi İstanbul'un her semti, her caddesi; binaları-ağaçları-kaldırımları ile tek tek ele alınmalı; sokak veya caddede bir estetik bütünlük sağlanmalıdır.

İsterseniz bu konuda bir misal vereyim. Bakınız bir yanda Beyazıt Camii, bir yanda Üniversite'nin ana giriş kapısı, beri yanda Beyazıt Medresesi (Hat Sanatları Müzesi) onun altında restore edilen Beyazıt Hamamı, karşısında Simkeşhane binası (Halk Kütüphanesi), arkada Hasan Paşa Medresesi ve yanında Sedat Hakkı'nın eli değmiş olan Edebiyat Fakültesi.

Bütün bunlar birbiri ile uyumludur. Uyumsuz olan, tam ortada yer alan İstanbul Üniversite Kütüphanesi'nin modern binasıdır.

Karşıdaki eski Süpürgeciler Çarşısı'nın yer aldığı medrese acilen ele alınmalıdır. Ragıp Paşa Kütüphanesi elden geçmelidir.

Laleli bu bağlam içinde önemli mücevherat, halı, kumaş, konfeksiyon mağazalarının merkezi olmalı, Doğu blokuna iç çamaşırı satan sakil bir semt olmaktan çıkmalı, Aksaray karanlık ve izbe gece kulüplerinden, otellerden temizlenmelidir.

Her semti parlatacak, nezih hale getirecek uygulama neyse ona gidilmelidir. Bu hamle seneler alabilir. Çünkü arzu edilen bir "Müze Şehir" değil, bir "Yaşayan Şehir"dir. Burada nüfus kalitesi, kültür, İstanbullu olma işe karışıyor. İşin en zor tarafı da budur. Çünkü bir mekana sahip olan en başta orada yaşayanlardır.

Bütün bunlar gerçekleşirse sanıyorum Eminönü artık geceleri ıssız bir yer olmaktan çıkar. İstanbullular yeniden yuvalarına döner. Aksini düşünmek istemiyorum. Çünkü aksi şudur: Hizmet ve turizm adı altında Suriçi İstanbulunu üçüncü sınıf bir pavyona çevirmek. Ne korkunç.

Takvim
<<Haziran 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
    1 2 3 4 5
6 7 8 9 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30      
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.