Haberler

77 Yıl Önce Bugün, Halkevleri

Tarih: 19 Şubat 2009 Kaynak: itü dergisi/a, Arkitekt Derleyen: Burcu Karabaş
"Halkı eğitip milli birliğe ve ülküye yöneltmek amacıyla açılan kuruluşlar ve bu kuruluşların görev yaptığı yapı" olarak tanımlanan halkevleri, 30'lu yıllarda başlayan bir ideolojinin simgesi olmanın yanı sıra, erken Cumhuriyet dönemi mimarlığı söz konusu olduğunda incelenmesi gereken önemli eserler anlamına da geliyor. 30'lu yılların başında, bir Şubat ayında açılmaya başlayan halkevlerinin kuruluş yıldönümünde, Cumhuriyet toplumunun eğitim kurumlarını tekrar hatırlatmak istedik.

Yeni kurulmuş sayılabilecek Türkiye Cumhuriyeti ve dolayısıyla Türk mimarlığı açısından bir geçiş dönemi olan 1930'lu yıllar, bir "yeniden inşa dönemi" olarak tanımlanıyor. Ulus ideolojisinin Kemalizm üzerinde temellendirilmeye çalışıldığı dönemin yine bu ideoloji doğrultusunda inşa edilen halkevlerinde, o sırada dünya genelinde etkili olan modern mimarlığın belirgin etkilerini görmek mümkün. Bu nedenle halkevleri, hem Türkiye Cumhuriyeti'nin temellerinin atılması ve ulusun yönlendirilmesi, hem de Erken Cumhuriyet Dönemi modern Türk mimarlığının gelişimi açılarından büyük önem taşıyor.
Dönem faaliyetleri incelendiğinde, Cumhuriyet rejiminin kabul edilmesiyle gerek toplumsal, gerekse de yapısal alanlarda önemli girişimlerde bulunulduğunu ve hızla projeler üretildiğini görmek mümkün. Halkevi projeleri de, okullar, hastaneler gibi çeşitli kamusal yapıların, fabrikaların ve devlet binalarının inşa edildiği bu dönemde hayata geçirildi.


Düzce Halkevi, Mimar Abidin (1934)
Kaynak: Arkitekt


Yeni kurulan Cumhuriyet rejiminin temellerini ulus bilincinde oluşturmak, sağlamlaştırmak ile yeni bir ideolojiden güç alan yeni Türkiye'nin halkına devrimleri benimsetmek ve onları bu yönde eğitmek doğrultusunda kurulma kararı alınan halkevleri, bilim kadar sanatın da toplumda yer edinmesine öncülük etti ve kültürel bir devrim başlattı. Dini nitelik taşıyan toplanma mekanları yerine kültürün bir araya getirici bir kavram olarak önerildiği kurumlarda, okuma-yazma kursları dışında, müzik, tiyatro, el sanatları ve spor gibi alanlardaki ilk faaliyetler gerçekleştirildi. Erkek ve kadının bir araya gelebileceği ve entelektüel bir diyalog kurabileceği halkevleri, Uğur Tanyeli'ye göre, o dönemde okul ve arkadaş çevresiyle sınırlı olan mekansal çerçeveyi genişletmesi ve böylece yeni bir topluma katılış anlayışı yaratması ile sosyal bir devrim niteliği taşıyor.

Kurulmalarından itibaren, dönemin tek partisi olan Cumhuriyet Halk Fırkası'nın bir uzantısı olarak algılanan halkevleri, her ne kadar modern bir toplum oluşturacak bireyleri yetiştirmek amacıyla kurulmuş olsalar da, kapatıldıkları dönemde siyasi çekişmelerin ve yapılardaki bazı mimari ögeler din - laiklik zıtlaşmalarının sembolleri olarak gösterildiğinden bu tartışmaların kurbanı oldu. Birçoğu yıkılan halkevlerinden, bugüne kadar ayakta kalabilenlerin sayısı ise çok az.


Kayseri Halkevi, Leman Tomsu - Münevver Belen (1937)

Halkevlerinin Şehirdeki Konumu ve Mimari Programı
Genç Türkiye Cumhuriyeti'nin ideolojisiyle, 20. yy'ın ilk yarısında tüm dünyadaki tasarım eğilimlerini etkisi altında tutan modernizmin örtüşmesi, modern Batı mimarlığının ilk eserlerinin de bu dönemde üretilmesiyle sonuçlandı. Dönemin önemli birer simgesi olan halkevi binaları, ayrıca taşıdıkları bu özellikler nedeniyle de Türkiye mimarlık tarihi bağlamında mutlaka incelenmesi gereken eserler olarak karşımıza çıkıyor. Halkevleri, sosyal hayatta yaşanan modernleşmenin mimari alandaki karşılığı olarak tanımlanıyor.


Bursa Halkevi Mimari Proje Yarışması 1. Ödül, Münevver Belen (1938)

Her şehirde ve kasabada kurulması hedeflenen ve bu hedef doğrultusunda 1931 - 1951 tarihleri arasında toplam 478 tane inşa edilen halkevleri, dönemin başarılı mimarlarının ilgilendiği öncelikli konulardan biriydi. Ekonomik, sosyal ve kültürel anlamda yeniden inşa edilmekte olan ülke genelinde, kentlerin modern bakış açısına göre planlanması, önde gelen şehircilik anlayışları arasındaydı. Her şehirde mutlaka bir "Gazi Bulvarı" veya "Atatürk Caddesi" bulunması, bu toplanma mekanlarının kentin ana aksını meydana getirmesi ve bu aksın bir "Cumhuriyet Meydanı" ile bağlanması, anlayışın temelini oluşturuyordu. Halkevi Binası da, alınan imar kararlarına göre ilkokul, belediye binası ve hükümet konağı ile birlikte bu ana caddelerde veya meydanda konumlandırılıyordu. Zonguldak ve Bursa Halkevleri, bu duruma iyi birer örnek oluşturuyor.


Bursa Halkevi Mimari Proje Yarışması 1. Ödül, Abidin Mortaş (1938)

Bazı halkevlerinin ise, bu anlayışı yansıtmadığı görülüyor. Mersin Halkevi, bu sürecin ters yönde işlediği ve inşaatının bitiminden sonra kent meydanının oluşturulduğu projelerden biri.


Manisa Halkevi, Asım Kömürcüoğlu (1938)

Bazı mimarların ve devletin konuya yaklaşımlarında zıtlıklar bulunmasına rağmen, halkevlerinin çoğu, kent içindeki ana akslar civarında konumlandırıldı. Bu kurumların çeşitli kültürel aktiviteler gerçekleştirilmesi nedeniyle devlet binalarından uzakta, bahçe içinde bulunması gerektiğini yansıtan mimari görüşlere uygun halkevleri de bulunuyordu. Kırklareli, Düzce ve Antalya Halkevleri, bir parkın içinde veya yanında inşa edildi. Denize kıyısı bulunan Zonguldak, Mersin, İzmit ve İzmir'de ise halkevleri, deniz kıyısında yer aldı. Tahmin edilebileceği gibi, kurumlardaki aktivitelere "dışarı"yı simgeleyen deniz manzarasını da dahil etmek ve bu yolla kente açılmak amaçlanıyordu.


İzmit Halkevi, Seyfi Arkan (1939)

Yerleşim alanındaki ibadet alanlarının yakınında inşa edilmelerinin nedeni ise, toplanma gerekçesi olarak dine kültürü alternatif göstermekten yola çıkılmasıydı. Adana, İzmit ve Isparta'daki halkevlerinin caminin yanına, Mersin'dekinin ise bir kilisenin yanına inşa edilmesi, bunun göstergeleri.


Kadıköy Halkevi Mimari Proje Yarışması 1. Ödül, Rüknettin Güney (1938)

Toplumsal Kalkınmanın Mimarlıkla İfade Edilmesi

Tüm halkevlerini kapsayan kuruluş yönetmeliğinde, yapıların mimari programı yer alıyordu, ancak binalar elbette her kentte yerel gereksinimlere ve değişikliklere göre farklılıklar gösterdi. Sinema, gösteri ve buna benzer etkinlikler için bir salon, derslikler, kütüphane, jimnastik salonu ve idari kısım, tipik bir halkevinin bölümleri olarak sıralanıyor. Açık alan olarak ise, avlu, meydan veya bahçe kullanıldığı görülüyor. Kıyı kentlerinde su sporu için ayrılan özel alanlar olan "kayıkhane"ler, yapının yerine bağlı olarak en iyi manzaranın algılandığı noktaya konumlandırılan ve balo veya düğün gibi organizasyonlar için kullanılan "salon", büyük halkevlerinde ise önemli etkinliklere özel kıyafetlerle katılınması ve girişte paltoların çıkarılması gerektiği alışkanlığını toplum yaşamına yerleştirecek vestiyer işlevi gören "gardırop odası", her halkevinde bulunması gereken temel birimlere ek olarak rastlanan mekanlar arasında. Tüm bu işlevsel mekanlar, modern toplumlarda günlük yaşamın bir parçası olan ve çağdaşlaşma yolunda önemli birer sosyal adım olarak nitelendirilebilecek davranışları, Türk halkına benimsetme amacına yönelik olarak tasarlanmıştı.


Kadıköy Halkevi Mimari Proje Yarışması 2. Ödül, A. Sabri - Emin Onat (1938)

Dönemin ideolojisini mimariyle yansıtan halkevleri arasında, yarışmayla yapılan Kadıköy Halkevi de bulunuyor. Ayakta kalan birkaç halkevinden biri olan Kadıköy Halkevi projesi, yarışmada birinci olan Rüknettin Güney'e ait. A. Sabri ve Emin Onat'tan oluşan ekibin ikinci olduğu yarışmada, Leman Tomsu ise üçüncülük ödülünü aldı. Yine yarışma sonucu belirlenen Bursa Halkevi mimari projesinin sahipleri ise Münevver Belen ve Abidin Mortaş olarak karşımıza çıkıyor. Döneme ilişkin kapsamlı bir kaynak olan Arkitekt'e başvurulduğunda, 1930'lu yılların tüm önemli mimarlarının mutlaka bir veya birkaç tane halkevi projesi tasarladığı ve mimarlık camiasının bu konu üzerinde çokça durduğu görülüyor.


Kadıköy Halkevi Mimari Proje Yarışması 3. Ödül, Leman Tomsu (1938)

Erken Cumhuriyet dönemi Türkiyesi'ni geleceğe taşıyacak olan topluma çağdaşlaşma düşüncesini benimsetmek, modern bir sosyal yaşam ve kültürel bakış açısı aşılamak için açılan halkevleri, kültür merkezi olma işlevini mimariye başarılı bir biçimde yansıtması ve Türk mimarlık tarihinin önemli bir döneminin gündemini meşgul etmesi açısından önem taşıyor. Günümüzde ise, mimariyi kullanarak böyle nitelikli kurgu ve göndermelerin yapılıp yapılamadığı tartışılabilir. Ideoloji aktarım araçlarının artık mimariyi akla getirmeyecek derecede çeşitlenmiş ve gelişmiş olması, bu durumun önde gelen sebeplerinden biri elbette. Tüm bu gelişmeler bir yana, henüz gelişmekte olan Cumhuriyet dönemini ve önemli bir toplumsal ve kültürel değişimi yansıtan halkevleri mimarisinin bugüne taşınamamış olması, üzüntü verici.

Ayşe Durukan'ın İTÜ fen Bilimleri Enstitüsü Bina Bilgisi Programı'nda tamamlanmış olan "Cumhuriyetin Çağdaşlaşma Düşüncesinin Yaşama ve Mekana Yansımaları; Halkevi Binaları Örneği" adlı doktora tezinden yararlanılmıştır.
YorumlarYorum Sayısı: Henüz hiç yorum yapılmamışBütün yorumları forumda okuyun!
Bütün yorumları forumda okuyun!
Takvim
<<Haziran 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
    1 2 3 4 5
6 7 8 9 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30      
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.