Haberler

Turgut Cansever için

Tarih: 2 Mart 2009 Kaynak: Yeni Şafak Yazan: Kürşat Bumin
Prof. Uğur Tanyeli, hafta başında aramızdan ayrılan Turgut Cansever hakkında şöyle diyor: "Bir anlamda da hayatının çelişkisi diyebileceğim bir tarafı vardı. Turgut Bey'in söylediklerini ciddiye aldıklarını iddia edenler, ona mimarlık yapma fırsatı tanımadılar. Buna karşılık söylediklerini ciddiye almayanlar bir ölçüde de olsa mimarlık yapmasına izin verdiler. Keşke her iki taraf da tavrını biraz revize etmeyi başarsaydı. Sözleri dinlendiği kadar mimarlık yapma fırsatı verilebilseydi. Tabii tersi de olsaydı."

Tanyeli'nin sözleri Cansever'in "hayatının çelişkisi"ni -bence de- iyi anlatıyor. Aramızdan ayrılması dolayısıyla ben de benzer sözler etmek istiyordum. Bu arada, 6 yıl kadar önce yayımladığım bir yazıda değerli mimar-düşünürümüzle geçirdiğimiz bir günü benzer düşünce ve duygular içinde anlattığımı hatırladım. Yazıyı tekrar okudum ve aşağıya olduğu gibi almada bir mahzur görmedim.

Turgut Cansever ile bir gün....

Haftasonu gerçekleşen bir toplantıda Turgut Cansever ile bir gün geçirdik. Toplantı, "Turgut Cansever'le 80 Yıl" çağrısı altında Türkiye Yazarlar Birliği tarafından düzenlenmişti. Mimar Sinan Üniversitesi'nin bir anfisinde.

Cansever'in tanıtılmaya ihtiyacı var mı? Bu büyük mimar, şehirci ve düşünürümüzü tanımayanınız var mı?

Ancak, katıldığım oturumda da söylediğim gibi, çağrıyı aldığımdan itibaren benim gönlümden ve aklımdan çok daha geniş katılımlı bir toplantı geçiyordu doğrusu... Toplantıda anlamlı bir topluluk tabii ki vardı; ama Cansever için, geride bıraktığı 80 yıl dolayısıyla düzenlenen bu günde dinleyicilerin anfilere sığmamasını beklemek de hakkımız değil miydi? Hem de nasıl...

Aslında dinlediğiniz şikayet benim şikayetim, yoksa -toplantının konuşmacılarından Hilmi Yavuz'un sözleriyle- ülkenin sayıları çok az olan "sahih" entellektüellerinden birisi olan büyük mimarımızın neşesi yine de yerindeydi. Şikayet benim şikayetim, çünkü ben (toplantıda söylediğim için burada da rahatça tekrarlayabilirim) Cansever'in ne tek başına Türkiye Yazarlar Birliği'nin ne de tek başına bir başka kuruluşun çatısı altına sığmayacağını düşünüyorum. Ne yani; bu bilge insanı toplantıyı düzenleyen kuruluşta hakim olan anlayışla tarif etmek mümkün müdür? Cansever, sadece "milliyetçi-muhafazakar" çizgide bir mimar olarak takdim edilebilir mi? Sadece "İslam mimarisi ve kültürü"ne sahip çıkmış bir mimar-düşünür olarak anlaşılabilir mi? Ne mümkün.... Onca yazı, onca kitap, müzikten resime, mimariden şehirciliğe ve felsefeye uzanan ve bütün bunları bir bütün içinde görmeye çabalayan şu kadar yıllık yoğun bir gayret sadece bu ve benzeri tariflere sığar mı? Ne mümkün...

Takdir edersiniz ki, bu kısa yazıda Turgut Cansever'in hayatı ve eserleri üzerine söz konusu toplantıda yapılan konuşmaları, onun hangi yönlerinin özellikle altının çizildiğini özetleyebilmem mümkün değil. Bu nedenle ben -diğer konuşmacılar affetsin- Cansever hakkında kendi görüşlerimden birkaçını sıralamakla yetineceğim:

Cansever'i "sahih" bir entellektüel kılan faktörlerin başında kendisinin çok erken yaşlardan itibaren mimari öğrenimi felsefeyle zenginleştirmesinin geldiğini düşünüyorum. Aslında bu seçim, olması gereken bir seçim değil mi? Mimarlık ve felsefe ta eski Yunan'dan beri birlikte yol almamış mı? Felsefe -hele de Aristoteles'in "teleolojik şeması"nı hatırlayacak olursak- kendisini herşeyden önce "mimari"ye atıfta bulunarak tarif etmeye çalışmamış mı? Her ikisi de "telos" ("Erek") kavramının peşine düşüp, ondan itibaren konuşmaya çalışmamış mı? Acaba gerçekte hangisi diğerinin "metafor"u?

Cansever'in mimarlık öğretiminin hemen arkasından yaptığı felsefe (Estetik) doktorası, muhakkak ki bu ve benzer soru ve ilişkilerle çok genç yaştan itibaren ilgilenmesine sebep olmuş. Ama durun daha bitmedi:

Turgut Bey, mimari ve felsefeyi kaçınılmaz olarak birlikte düşünmeye başladığında, Türkiye'de felsefe hayatına hâkim olan "yeni pozitivist" dalgayı aşmayı da bilmiş. Nerede yaşadığının ve olup biteni anlayabilmek için kendisine hangi bilgilerin gerekli olduğunun bilinciyle İslam'ı öğrenmeye de koyulmuş...

Toplantıdan çıkarken bana, "Felsefe doktorasını sürdürürken bir yanda Elmalılı'nın eserini üst üste üç yaz tetkik ettiğini" söylüyordu....

"Turgut Cansever'le 80 Yıl". Keşke bu yıldönümünü çok daha geniş katılımla kutlayabilen bir toplum olabilseydik.... Hilmi Yavuz'un tarifine tekrar dönecek olursak; bu "sahih" entellektüelin 80. yılını keşke "kültüralist"i ve "modernist"i, "muhafazakar"ı ya da "ilerici"si, "sağcı"sı ya da "solcu"su hep birlikte selamlayabilseydik... Ama olmuyor; çünkü burası Türkiye....

Daha nice değerli ve güzel (çünkü kendisi buna çok değer verir!) eserlere imza atması, bu yaşına kadar yakından ilgilendiği pek çok alanda daha nice değerli ve güzel yazılar kaleme alıp, konuşmalarıyla dinleyenleri büyülemesi dileğiyle...

YorumlarYorum Sayısı: Henüz hiç yorum yapılmamışBütün yorumları forumda okuyun!
Bütün yorumları forumda okuyun!
Takvim
<<Haziran 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
    1 2 3 4 5
6 7 8 9 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30      
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.