Ziyaretin ilk durağı olan Kınalıada'da biri çıkıp "İstanbul ile ilgili projeleriniz nedir" diye sormuş. "Ona göre oy vereceğiz" diye ilave etmiş. Çok hoşuma gitti.
Demek ki, seçmenler nihayet "projeniz nedir" diye adayları sıkıştırma noktasına geldi. O projenin içeriği var mı, yok mu o ayrı mesele. Her neyse, Kılıçdaroğlu'nun kendisinden İstanbul ile ilgili projelerini geçen hafta TÜGİAD'ın (Türkiye Genç İşadamları Derneği) toplantısında dinledim.
İstanbul'u "özgüvensiz" bir kent olarak tanımlayan Kılıçdaroğlu'nun projeleri arasında ilgi çekici olanı "İstanbul'a göç" meselesiyle ilgili olanıydı bence.
İki ayrı dünya
"İstanbul'a göçü vizeyle falan çözemeyiz. İstanbul gibi büyük metropollerde yapılması gereken emek yoğun sanayiyi İstanbul dışına taşımaktır" diyen Kılıçdaroğlu şunu önerdi: "İstanbul bilişim gibi nitelikli iş gücü isteyen sanayi dallarına yoğunlaşmalı. Paris, Tokyo, Londra gibi büyük metropollerde bu anlayış hakim."
Kılıçdaroğlu'na göre, İstanbul'un temel sorunlarından iki ayrı dünyaya bölünmüş olması. İstanbul merkez ve varoşları. Farklı yaşamlar, farklı dünya görüşleri, farklı standartlar. Kılıçdaroğlu bu temel sorun için "yoksulluk haritası" dedi, "her eve 1 sigortalı" dedi, "varoşlarda yaşayanlara kent kültürü" dedi ama ben doğrusu söyledikleri arasında tam somut bir şey duymadım. CHP bu konuda dersini iyi çalışmamış. Varoşlarda yaşayanları kazanmak için sosyal proje üretmek o kadar zor mu?
Kılıçdaroğlu'ndan örneğin, her mahalleye bir "kreş", her dört mahalleye bir havuz ya da spor kompleksi gibi şeyler duymak isterdim.
Adalar'da Farsakoğlu rüzgárı
Adalar'da CHP'nin başkan adayı eski Adalar Kaymakamı Dr. Mustafa Farsakoğlu, iki dönem başkanlık yapmış olan AKP'li Başkan Coşkun Özden karşısında oldukça iddialı. ANAP'tan başkan seçilen, 2004 yılında ise AKP'ye geçen Coşkun Özden güçlü bir rakip ile karşı karşıya. Zaten kendisi de iki dönem başkanlıktan sonra Adalıları büyük oranda hayal kırıklığına uğratmış.
Marmara Denizi'nin ortasında benzersiz konumdaki Adalar'ın çirkin yapılaşmadan tutun, sahil işgallerine kadar sorunları dağ gibi. İstanbul'un nefes alınacak son noktaları geleneksel mimarisiyle, ormanlık alanlarıyla can çekişiyor.
Büyükada'ya gittiğimde, kaderlerine terk edilmiş bazı ahşap konakları her seferinde daha kötü durumda görmek nasıl üzüyor beni. Bir daha asla yerine gelmeyecek olan Adalar'a özgü bir mimari tarz göz göre göre tarihe karışıyor.
1996 ile 2001 yılları arasında Adalar'da kaymakamlık yapmış olan daha sonra Büyükada'ya yerleşen Farsakoğlu hazırladığı programda baktım bu eski eserlere değinmiş. 2006 yılında devletten emekliye ayrılan Farsakoğlu hem Yeditepe, hem Maltepe üniversitelerinde öğretim görevlisi.
Akademisyen olarak Özden'e oranla Adalarla ilgili çok daha geniş bir vizyona sahip. Dünkü telefon konuşmamızda "Adalar'da tescilli 900 eski eser var. Daha geniş bir envanter çıkartıp, restorasyonları için işe girişeceğiz" diyor.
Ahşap konakların bazılarının Hazine'ye ait olduklarını ve bunların Belediye'ye devrini isteyeceğini de söylüyor.
Bildim bileli ulaşım Adalıların başka bir derdidir. İDO'nun vapur tarifleriyle halkın talepleri asla birbirlerine uyuşmaz. Farsakoğlu, Adalılara danışıp tarife oluşturulması sözü vermiş. İnceleme fırsatı bulduğum programından, sanat, kültür, ulaşım, turizm, çevre konularında tüm diğer belediye başkanlarından daha fazla kafa yormuş olduğu belli.
Arzu: DTP belediyecilik değil siyaset yaptı
AKP'nin Diyarbakır başkan adayı Kutbettin Arzu ile geçen hafta konuşmuştuk. Baktım dün iki gazetede oldukça geniş söyleşileri çıkmış. Diyarbakır Sanayi ve Ticaret Odası Başkanlığı döneminden tanıdığım Kutbettin Arzu'ya projelerini sordum.
Bu arada belirtmem gerek Arzu gerçekten bir proje adamıdır. Diyarbakır'da tarihe karışmış olan ipekböcekçiliğini canlandıran kişidir. 750 aileye bu tarihi sektörün kapılarını açan, ipek dokumacılığını yeniden hayata geçiren kişidir.
Arzu, 10 yıldan beri iktidarda olan DTP'nin belediyecilik yapmadığı sadece siyaset yaptığı iddiasında. Kutbettin Arzu'ya göre, DTP su şebekesi, arıtma, kanalizyon, şehir içi kavşaklara yatırım yapmamış. Bilemiyorum zira geçen gün televizyonda izlediğim DTP'li Başkan Osman Baydemir de şehrin su ve kanalizasyon sorununun kalmadığını söylüyordu.
"Diyarbakır'ın en acil sorunu nedir" diye sordum. Arzu, "Çarpık kentleşme sorun. Sur içinin rehabilitasyonu ve kentsel dönüşüm" dedi. Sur içinde tespit edilen 800 konut TOKİ ile yeniden yapılacakmış. İç kalede 150 konut tespit edilmiş. Diyarbakır'ın başka önemli sorunu olan istihdam konusunda Arzu "Pozitif enerjiyi yakaladığımız zaman onu da çözeceğiz" diyor.
İş-Kur ile ortak iş edindirme kurslarını başlatacakmış. Arzu şimdiye kadar 3 bin kişiyle temas kurduğunu bunların içinde sadece 30'un AKP'ye oy vermeyeceğini açıkça beyan ettiğini söylüyor. Son rakamlara göre, DTP Diyarbakır'da AKP'nin 15 puan önünde. Bakalım Kutbettin Arzu faktörü bunu kaç puana indirebilecek.
Bütün yorumları forumda okuyun!