Haberler

İstanbul Belediye Başkanlığı ve iki kişiden bir aday çıkarma dayatması

Tarih: 4 Mart 2009 Kaynak: Yeni Şafak Yazan: Mehmet Ziya Gökalp
"Dünya tek devlet olsaydı, başşehri İstanbul olurdu" diyen Napolyon kadar veya "Ankara'nın en çok İstanbul'a dönüşünü seviyorum" diyen, şehre olan sevgisini her fırsatta ortaya koyan Yahya Kemal kadar güzel sözlerle anlatamazsak bile, büyüleyici Boğaz'ı ile iki kıtayı birleştiren İstanbul, birçok insanın üzerine farklı anlamlar yükleyebileceği muhteşem bir şehir.

Bütçesi, iştirakleri, trafiği, hizmetleri, çevresi, turizm potansiyeli, 13 milyon nüfusu, sanayi, ticaret ve finans merkezi olma özellikleri ile iki dev imparatorluğun mirasçısı, olağanüstü güzel, olağanüstü önemli bir şehir olarak İstanbul, yine başkanını arıyor.

Başkasını bilemem ama benim için İstanbul seçimleri bir yana, diğer tüm seçimler bir yana. Çünkü İstanbul ekonomik büyüklükleri, yatırımları, ülkeye kattığı katma değeri ile de ayrıca önemsenmesi gereken bir şehir. Ancak görünen o ki bu şehri ve başkanlık seçimini sadece iktidar partisi önemsemiş görünüyor. Bu açıdan bakıldığında, her ne kadar seçimler, iki parti arasında geçecekmiş gibi bir ortam oluşsa da, anketler, geçmiş hizmetleri ve yeni projeleri ile mevcut başkan Sayın Kadir Topbaş'ı önde gösteriyor.

Gelinen bu sonuçta rakiplerinin de katkısı var elbette. Demokrasinin en önemli unsuru olan varsa, memnuniyetsizleri bir araya getirerek muhalefet yapma, dolayısıyla alternatif olma şansını, İstanbul seçimleri açısından CHP, daha aday belirleme aşamasında kaybetmeyi göze aldı adeta. Ya şehri önemsemedi, ya da zaten kaybedeceğini düşündüğü bir seçimde en azından adayının parti içindeki çıkışını kesmek istedi.

Niyet ne olursa olsun, son birkaç ayda, sadece işbirlikçi basının desteği ile suni dosyalar üzerinden popüler olmanın, İstanbul'a başkan adayı olmak için yeterli özellik olduğu düşüncesi, CHP gibi köklü bir muhalefet partisinin yapabileceği bir hata değil.

Üstelik son zamanlarda kendi partisi içerisindeki özgün konumuna rağmen, başkanlık için aday gösterilen Kemal Kılıçdaroğlu'nun, İstanbul'u yönetme sorumluluğunu tek başına kaldıramayacağı düşünülerek, desteklenmesine ihtiyaç duyulmuş ve iki kişiden bir aday formülü ortaya çıkmıştır. Maalesef geçen süre içinde, iki kişiden bir aday çıkarma formülünün tutmayacağı, hem listeler belirlenirken, hem de televizyon programlarında yapılan ortak katılımlarla ortaya çıktı.

Bana düşmez elbette ama yetersizliklerime rağmen ben olsam, her şeyden önce ne TV' ye, ne de başka programlara Gürsel Tekin ile çıkmaz, eksikliklerimi samimiyetle kabullenerek, avantaja çevirirdim. Çünkü Sayın Kılıçdaroğlu'nun sorulan sorulara verdiği cevabın, Sayın Tekin tarafından tamamlanması, ek açıklama yapılması aday profiline zarar veriyor. Velisi yanında gezinen, birçok yeri, yeni görüp öğrenen, sorulan sorulara, ancak sufleli, yetmezse açık sözlü destekle cevap verebilen, bir zafiyet havası oluşuyor. Benden söylemesi.

Sadece İstanbul örneğinde değil, tüm belediyeler için artık hızla değişen dünya ve bireylerin beklentilerini yakalamak onların taleplerini, geleceğe ilişkin beklentilerini anlamak ve bunu karşılamak amacıyla, plan proje yapmak için değişimi anlamak ve yönetmek gerekiyor.

Şehirlerin ihtiyacı ve sorunları arttığı gibi, bireylerin de beklentileri ve hassasiyetleri arttı. Dolayısıyla Sayın Kılıçdaroğlu'nun katıldığı bir TV programında Sayın Fatih Altaylı'nın dediği gibi, insanımızın yolsuzluklar konusundaki hassasiyetlerinin azaldığı söylemi doğru değil. Doğru olan, bu konuda CHP'nin bir görev üstlenebileceğine halkın inanmamasıdır. Halk bu konu ile ilgili CHP'nin sabıkalı geçmişine güvenmiyor, yaklaşımlarını samimi ve inandırıcı bulmuyor. Yoksa halkın yolsuzluklarla ilgili hassasiyetinin olmadığının söylenmesi kabul edilebilecek bir iddia olamaz.

Seçim çalışmalarına sonradan kendilerinin bile unuttuğu dosyalar üzerinden başlanması, klasik şark usulü Kâğıthane'de ev tutma kurnazlığı, İstanbul ve İstanbul'a ait büyüklükleri yönetmek için İstanbulluların ikna olabileceği metotlar olmaktan çıkalı nerede ise dört seçim oldu.

Sonuçta, kazananın muhakkak İstanbul olması gereken bir yarış izliyoruz. Başkan olarak hizmet eden, etmeyen, bütün yöneticiler, liderler, İstanbul'un büyülü, sonsuza giden tarihi içinde bir nokta kadar yer alamıyorlar. Bu yüzden siyasetin, ideolojinin, basit hesaplaşmaların, küçük kurnazlıklarla büyük sonuç almanın yeri değil İstanbul.

YorumlarYorum Sayısı: Henüz hiç yorum yapılmamışBütün yorumları forumda okuyun!
Bütün yorumları forumda okuyun!
Takvim
<<Haziran 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
    1 2 3 4 5
6 7 8 9 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30      
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.