Haberler

Seçimden çıkan dersler

Tarih: 1 Nisan 2009 Kaynak: Dünya Yazan: Yavuz Dizdar
Seçim konusunda iki gün geç yazıyor olmanın en önemli sıkıntısı meslektaşlarımızın yazılabilecek her şeyi çoktan dile getirmiş olmalarıdır. Mamafih, söylenenlerin ve yorumların bazılarının tekrar tekrar vurgulanmasının hatalı olmayacağını düşünüyorum. Ne de olsa mesele sözün söylenmiş olması değil, mesajın muhataplarının anlamamaktaki inatlarıdır.

Seçmen AKP'nin uygulamaları konusunda tedirgin olduğunu açık bir biçimde dile getirdi. Başbakan Erdoğan sonuçları kendi taraf medyasının iddia ettiği gibi "krizin etkisi" olarak değerlendirme zaafına düşerse yanılmış olur. Kriz oy kaybında henüz belirleyici olmamıştır, baskın olan unsur vatandaşı "satın almaya" yönelik çabalar, yolsuzlukların ayyuka çıkması ve giderek tek adam kutbuna kayan saldırgan tavırdır. Daha önce de sık sık dile getirdim, AKP'nin ana sorunu politika üretememesi değil, ürettiği politikalarda aklın üstünlüğünü reddetmesi, beri yanda da sadece kendi zümresini korur/kayırır bir tutum sergilemesidir. Bu kayırmanın iki doğal çıktısı, yolsuzluk zinciriyle giderek zenginleşen bir AKP kitlesi, beri yanda olmayacak adamın olmayacak yere yerleştirilmesiyle "iş yapamaz hale gelen" bir kadrolaşmadır. Her ikisini yakın zamanlı örnekleriyle açıklayayım.

Son seçim ortamında ve eşzamanlı yürütülen açılışlarda, toplantı alanı düzenlemelerinin bütünü, AKP yandaşı şirketlere ve gerçek rakamın üç ila dört misli (yaklaşık 120 bin TL) bedeller karşılığı verildi. Ama işin bilmeyene verilmesi yaklaşımının bedeli çok daha vahim, altı kişinin canı ile ödendi. Muhsin Yazıcıoğlu'nu taşırken düşen helikopterin yerinin belirlenmesindeki zaafta bugün üç ayrı kurumun adı anılmakta; olağanüstü arama koşullarını hesaba katmakta geciken yaranma peşindeki Sağlık Bakanlığı ve vilayet, ve aracın yerinin saptanmasında doğrudan sorumlu Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı. Bağlantıyı yapan kişinin cep telefonlarının sinyalinin konuşma yapılmasa da saptanabileceğini bilmemesi de, kurumun teknik eleman yerine sınıf öğretmeni vb. gibi konuya uzak kişilerce doldurulmuş olmasıyla ilişkilendirilmekte.

CHP'nin bu seçimde belediye sayısını artırması, İstanbul'da yakaladığı başarı da dahil olmak üzere "Kılıçdaroğlu etkisi"dir. Dolayısıyla başarı CHP'nin kendinde değil, gösterdiği adayların yarattığı olumlu tabloda saklı. Bu şu anlama geliyor, vatandaş bugün genel seçim olsa CHP'yi yeniden destekleyebileceği mesajını vermiştir, lakin esas destek CHP'nin yenilenmesi ile ortaya çıkacaktır. Deniz Baykal'ın "tahtı" bu kez gerçekten sallanmıştır. Zira artık başkanlığa yakıştırılan Kılıçdaroğlu kendi siyasi hırslarından zaten arınmış olduğundan, zamanında Sarıgül'e uygulanan aforoz hareketi karşılığını bulamayacaktır. Ancak Kılıçdaroğlu'nun çok iyi bilmesi gereken bir durum var ki, siyasette "bu rüzgar her zaman esmez" ve "taş yerinde ağırdır".

Saadet Partisi ve MHP'nin seçim başarıları AKP'ye ödünç verdiği oyların "yuvaya" dönmeye başladığını açık bir şekilde ortaya koydu. Genel seçimlerde varlıklarını pekiştireceklerini öngörmek yanlış olmayacaktır. DTP'nin olağanüstü başarısı yaklaşım değişikliğini zorunlu kılmakta.

Peki bundan sonra ne olacak? Birincisi, Türkiye'nin gündemi doğrudan ekonomik krize odaklanacak. Çok geç kalınan çözüm paketlerini oluşturmada Başbakan artık açık alanda tek başına top koşturamayacağını fark edecek ve alınacak kararlara uzlaşı bileşenini eklemek zorunda kalacak. İkincisi, bu sonuçların öyle ya da böyle birilerine fatura edilmesi gerekecek, bu durum kabinede revizyon anlamına gelmekte. Dar kapsamlı bir revizyonun emareleri seçim öncesinde de verilmişti, ancak alınan sonuç geniş kapsamlı bir revizyonu, bir çeşit "yenilenmeyi" gerekli hale getirdi. Görünen odur ki, bakan değişiklikleri birkaçla sınırlı kalmayacak, bu durum belirtilerini zaten görmeye başladığımız parti içi denge değişikliği (ve belki de kopmaları) başlatacak.

Siyasi hırsa kapılıp YÖK'ten valilere kadar devletin her noktasına sahip olmaya çalışan zihniyet, artık istediği rahatlıkta at oynatamayacağını umarım gördü. Bu seçimin en zor açıklanır sonucu olan Antalya AKP-CHP dönüşümü, vatandaşın olan bitene hiç de kayıtsız kalmadığının altını çizmekte. Burada belki de bir mesaj da Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e gidiyor. Sayın Cumhurbaşkanı konumunun verdiği yetkileri doğru kullanmanın ötesinde, makamının getirdiği yükümlülükleri de artık daha fazla dikkate almak zorunda.

YorumlarYorum Sayısı: Henüz hiç yorum yapılmamışBütün yorumları forumda okuyun!
Bütün yorumları forumda okuyun!
Takvim
<<Haziran 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
    1 2 3 4 5
6 7 8 9 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30      
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.