Haberler

İstanbul isyanı

Tarih: 2 Nisan 2009 Kaynak: Milliyet Yazan: Can Dündar
İstanbul, ayrı bir siyasi merkez olmaya doğru mu gidiyor? Önceki gün NTV stüdyosunda ağırladığımız 3 partiden 3 konuk bana bu soruyu sordurdu.

3'ü de partilerinin İstanbul örgütlenmesini temsil ediyordu. 3'ü de partilerinin genel merkezinden, genel başkanından çok farklı konuşuyordu. 3'ü de hem özeleştiriyi hem yenilenmeyi temsil ediyordu.

İlki CHP'nin göz dolduran İstanbul İl Başkanı Gürsel Tekin'di. Partisinin İstanbul yükselişinin açıklarken varoşlara girmelerine atıf yaptı: "Biz kentin merkezinde vardık; dışında yoktuk. Bunu aştık" dedi. Sonra özeleştiriye girdi:
"Kongre partisi olmuştuk. Siyaset üretemedik. Yoksul kesimden, sendikalardan koptuk" dedi. İstanbul'daki açılımın ülke geneline yansıması, Yozgat'a Diyarbakır'a ulaşması gerektiğine değindi.

Erdoğan da 1990'ların ortalarında Refah İstanbul örgütü içinde böyle tırmanmış, sonra Ankara'ya yürüyüp Erbakan'a meydan okumuştu. Bunu hatırlatarak "Sizi Erdoğan'la kıyaslıyorlar" dedim. Bu benzetmeden rahatsız olmadığını söyledi; ama ilginç bir tespit yaptı: "Erdoğan, 3 kez belediye ve milletvekili seçimi kaybettiği halde Refah'ın diri parti yapısı üzerinde yükseldi" dedi. Kendisinin durumu bunun tersiydi.

Sonra AKP İstanbul İl Başkanı Aziz Babuşçu'yu dinledik: O da partisinin Güneydoğu'daki oy kaybı konusunda önemli mesajlar verdi: "Bizim artık dağlara ‘Ne mutlu Türküm diyene' yazarak ya da bölgede birtakım yer isimlerini değiştirerek bir noktaya gelemeyeceğimizi anlamamız lazım" dedi.

"Bu coğrafyada yaşayan her farklılığı bir zenginliğe dönüştürecek, çoğulcu bir kültürel yaklaşımla, Kürtçe TV'ye benzer açılımlar yapmamız gerekiyor" dedi.
Bir adım daha ileri gitti: "Doğu ve Güneydoğu'da görev yapacak memurlara bile artık ‘Niye Kürtçe bilmiyorsunuz' diyecek noktaya geliniyor".

Cemil Çiçek'in "Ermenistan sınırına dayandılar" açıklamasına katılmadığını, "Parti içinde farklı düşünceler olabilir" diye ifade etti."Biz korkular ve vehimlerle biz yol alamayız. Bunları bir kenara koymalıyız" dedi.

İstanbul yarışında Saadet Partisi'nin oyunu katlayan Mehmet Bekaroğlu da özeleştiri yaptı. "Partiler yaşam tarzları ve kimlikler üzerinden oy avcılığı yapıyorlar" derken "Saadet de bunu yapmadı mı yıllarca?" diye sordum: "Biz yeni Saadet olarak bunu bozmaya çalışıyoruz" dedi. "Saadet'in hâlâ ‘Erbakan Partisi' olduğu izlenimi var. Yenilenme gelecek mi?" sorusunu ise Erbakan'ı "Geçmişte hizmet etmiş saygıdeğer bir lider" diye tanımlayarak yanıtladı: "Ben geçmişi tartışmak istemiyorum. Parti bizimle kendini yeniden örgütlüyor. Biz kimlik siyaseti yapmayacağız" dedi.

Bunlar, partilerin geleneksel politikalarına, genel merkezlerine meydan okuyan siyasi portreler. Belli ortak paydalarda uzlaşıyorlar. Ankara'dan yayılan gerginliği azaltıyorlar. Stütükocu Ankara'ya karşı, farklılıkları içinde barındıran ve onların sesine tercüman bir toplumsal merkezin tavrını koyuyorlar. Bence seçimin önemli sonuçlarından biri bu sesin ortaya çıkmış oluşudur. Bu yenilik havası Ankara'da yankılanır mı? Daha önce Çiller'i, Uzan'ı, Erdoğan'ı Ankara'ya yollayanın da İstanbul olduğunu unutmadan iyimser olmaya çalışalım.

YorumlarYorum Sayısı: Henüz hiç yorum yapılmamışBütün yorumları forumda okuyun!
Bütün yorumları forumda okuyun!
Takvim
<<Haziran 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
    1 2 3 4 5
6 7 8 9 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30      
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.