Haberler

Bir Sürgün Uygarlığı

Tarih: 28 Mayıs 2009 Kaynak: A10 Yazan: Ismae'l Sheikh Hassan Çeviren: Betül Tuncer Derleyen: Burcu Karabaş

Mülteci kamplarını gösteren harita
Görseller: A10
1980 yılında Lübnan'da doğan mimar Ismae'l Sheikh Hassan'ın 2007-2008 Bakema Bursu'nu kazanan "Kentsel Abartılar ve İstisnalar - Filistin Mülteci Kampları" adlı araştırma önerisinin sonucu, A10'da yayınlandı. Mimarın son bir yıldır üzerinde çalıştığı tasarım araştırması, mimarlık ve kentsel tasarımın Lübnan'da Filistin mülteci kamplarındaki hayatı nasıl iyileştirebileceğine odaklanıyor.

60 yıldan uzun süren inkar sonrası, Filistin sorunu, 20. ve 21. yüzyıllara damga vuran politik-mekansal ikilemin ikonik sembolü olarak ortaya çıktı. 1947 ve 1948 yılları arasında, yeni bir Israil eyaleti oluşturmak için tüm bir bölgeye el koyulurken, 400'den fazla Filistin köyü sistematik olarak "silindi" ve "boşaltıldı". Bu eylem sırf tarihi Filistin sınırları içerisinde değil aynı zamanda bu sınırların dışında da yeni, uç özelliklerdeki mekansal düzenlemelerin oluşturulmasına neden oldu.

1948 sonrası Filistin bölgesi ulusal sınırları aşan ve kopuk, çeşitli susturulabilir bölgeler, kamplar ve işgal zonlarından oluşuyordu. Filistinliler bu bölgelerde ikamet edebiliyor, ancak egemenlikleri devamlı olarak sorgulandığı ve inkar edildiği için bu bölgeleri kontrol edemiyorlardı. Örnek olarak, Gazze Şeridi hala kuşatma altında ve sakinleri toplu olarak cezalandırılıyor, bombardıman tehdidi ve askeri istila ise kesintisiz olarak sürüyor. Batı Şeria, 20 yıldan uzun süredir uluslararası desteklerle sürdürülen "barış süreci"ne rağmen işgal altında. Sözde demokratik bir eyalet olan İsrail'de kalmasına izin verilen Filistinliler ise, bir dizi ayrımcı yasa ile karşı karşıya.

Eski Filistin sınırlarına yayılmış 50'den fazla mülteci kampı, 1948 sonrası dağılmış Filistin'i yaratan birimlerden biri. Yeniden yerleştirilmelerinden 60 yıl sonra, mülteciler yasal ve politik haklarının geri verilmesini beklerken ve ev sahibi ülkelerin temel sivil haklarına erişmek için çaba verirken, uç kentsel koşullarda yaşıyor.

Filistinli mülteciler, başından beri alanlarını parçalayan ve dönüştüren karmaşık politikaya meydan okuyor. Peki biz bu süreçten ne öğrenebiliriz? Mimarlar olarak hangi yöntem ve uygulamalarla katkıda bulunabiliriz?

Nahr el Bared Olayı
Bu makale, Kuzey Lübnan'da yer alan 30.000 kişilik güçlü bir mülteci kampı olan Nahr el Bared olayı üzerine yoğunlaşıyor. Burada, geçtiğimiz iki yılda meydana gelen (ve hala meydana gelmekte olan) bir dizi olay, mülteci kamplarındaki mekansal ve politik ikilemin iç yüzüne dair önemli ipuçları veriyor.

Kırsal bir tarım arazisinin ortasındaki kamp, yoğunluğu ve konumu ile, ucuz ve yoğunlaşmış çeşitli işyerlerinin Trablus ve diğer kuzey Lübnan şehirlerinden müşteri çeken pazarlar oluşturdu ve stratejik üstünlüğe sahip olduğunu kanıtladı.

2006 yılının yazında Nahr el Bared, Lübnan ordusu ile Fateh el Islam adlı uluslararası bir İslami kökten dinci grup arasında çıkan savaşta tamamen harap edildi. Mülteci halkının bu grupla ilgisiz olmasına rağmen, grubun eylemlerinden ötürü mülteci halk suçlandı ve grubun maddi kaynaklarını ve destekçilerini bulmak için herhangi bir soruşturma açılmadı.


Nahr El Bared mülteci kampının yıkıldıktan sonraki hali.

Nahr el Bared'deki mülteci kampını yıkan savaş sonrası, toplamda yarım milyar Dolar'ı bulan ve uluslararası bağışlar sayesinde tekrar inşa etme projesi başladı. Bu proje, Filistin mülteci kampları tarihi arasında tasarım, yapı ve uygulama kalitesi bağlamında tasarlanmış bir formel ve kentsel gelişim projesi olarak bir emsal teşkil etti. Aynı zamanda politik, planlama ve tasarım seviyelerinde temel soruların oluşmasına neden oldu. Uluslararası bağış verenlerden neredeyse yarım milyar Dolar toplamak, özellikle uluslararası bir topluluk bu mültecilerin eski Filistin'deki evlerine, topraklarına dönme haklarını vermişken nasıl bu kadar kolay oldu? Tüm bunlar yaşanırken ise, Lübnan yönetimi ve ordusu tekrar inşa sürecini, kentsel tasarımı ve sürekli askeri güç tehdidini kullanarak kampta fiziksel egemenliklerini kurmak için bir fırsat olarak gördü.


Bölgedeki ticari aktivite ve dolaşım ağını gösteren analiz şemaları.

Bahsedilenler, mimar ve şehir plancılarının kamp için hem Filistin kimliğini, hem geçici sürgün yeri olarak politik rolünü ifade eden mekansal ve mimari bir manifesto bulurken karşılaştıkları tasarım problemini çevreleyen dinamiklerdi. Nahr el Bared olayı, yeniden inşası mimarlık ve politika arasındaki bağın iç yüzüne dair benzersiz bir örnek olduğu için önem taşıyor. Mekan ve tasarım, bu kavramların tartışıldığı, üzerinde anlaşmaya varıldığı ve uygulandığı öncelikli alanlar oldu.


Komşu kamplar ve blok morfoloji çeşitliliği, yapılan analizlerde farklı renklerle ifade edilmiş.

Burada "mimarlık" olarak akademik, temiz ve tutarsız bir dille tarif edilen şeyin özünde bulunan ironiyi farketmemek ise imkansız. Bir mülteci alanınıyla, mahkumiyet kafesiyle ve birçok çelişkili, yüklü kavram ile bu mekanları oluşturan tarihi olayların politikayla mücadele ettiği bir ortamda yaşayan Filistinli mülteciler için mimarlık çok farklı anlamlar ifade ediyor. Tabii ki, bu anlamlarla olan uğraş, işini ahlak duygusunun, adaletinin ve kimliğinin tamamlayıcı ve entegre parçası olarak gören her mimar için "standart" bir durum. Aslında, bu iki dünya arasında yolculuk etmek hem özgürleştirici hem de bilgilendirici olabilir. Ancak bu süreç, hiçbir anlamda kolay veya adil değil, tıpkı kampların kendisi gibi.

Toplum Seferberliği ve Ortak Görüş Yaratılması
Nahr el Bared'in başına gelen trajik olay aynı zamanda yeni bir tür toplum seferberliği için fırsatlar yarattı. Mücadele ve yıkım sırasında çeşitli sosyal ağlar, eylemciler ve doğma büyüme girişimciler bir araya gelip ne yapılması gerektiği ve ne yapılabileceği yönünde tartışmalara başladılar. İlginç bir şekilde, başka konularla ilgili eylemciler, akademisyenler ve profesyoneller de katıldı. Bu, Lübnan hükümetinin öne sürdüğü, kampı grid üzerine yerleştiren, güvenlik açısından geniş bulvarlar barındıran ve mültecileri standartlaştırılmış apartmanlara yerleştiren önerisine karşı koyabildikleri bir kampanya oluşması için çeşitli kentsel tasarılar ve tekrar inşa edilen projelerle ilgili bilgi transferi ile sonuçlandı.


Tasarım önerisine ilişkin hazırlanan plan.

Öneri kapsamındaki kamusal alanlar.

Yeni oluşturulan toplum ağı, Sivil Eylem ve Çalışmalar için Nahr el Bared Tekrar İnşa Komisyonu (Nahr el Bared Reconstruction Commission for Civil Action and Studies, NBRC) olarak adlandırıldı. Ana hedefi, savaş bitmeden Lübnan hükümetinin kendi planına karşı bir plan geliştirmekti. Savaşın ikinci ayında NBRC, çeşitli çalıştayların, açık toplantı ve anketlerin sonucu olan "Nahr el Bared Tekrar İnşa Prensipleri"nin ilk taslağını oluşturdu. Taslak, anket sürecinin şeffaflığını ve toplum katkısını talep etmekle başladı. Yıkılan evlerin tekrar inşasının, daha önceki durum, bireysel konut üniteleri, mahalleler, dolaşım yolları ve anıtlar korunarak yapılmasının gerekliliğinin altını çizdi. Politik olarak, kampın yaşama ünitesi olarak geçici rolünün altını çizmek adına talep, kampı "kamp" olarak inşa etmekti, kasaba olarak değil.

Ana mimari talep, genç neslin büyüyüp, ailesinin evinin üzerine kat eklemesiyle genişleyen bir geniş aile binası türünü, kampın temel taşı olarak korumaktı. Bu bina tipini koruma kararı altında sadece kasaba ile sosyal bağı korumak değil, maliyet etkinliğini kolaylaştırmak ve gelecek genişlemelere kolaylık sağlamak vardı (özellikle Lübnan'da marjinalleştirilmiş, kendi mülküne sahip olma hakkı olmayan bir toplum söz konusuyken).

Toplum Eylemine Araç Olarak Haritalama
Savaş sırasında kamp, savaş sonrası arazi araştırması ihtimalini ortadan kaldırıp, tanınmayacak hale gelecek derecede yıkıma uğratıldı. Ana planı yaratmak için NBRC, o anda yıkıma uğrayan kentsel yapıyı kayıtlara geçirirken halkın hafızasına güvenmek zorunda kaldı. Bu süreç içerisinde benzersiz ve güçlü bir toplum seferberliği ve katılımı sağladılar.

Bu egzersiz, ilk kez eski yapıların yerlerini kayıtlara geçirmiş oldu. Gönüllüler her evin dağılan sakinlerini ararken binaların çizimleri yapıldı ve bunlar numaralandırıldı. Aileler bulundukları zaman da, tümüyle kat, apartman sayıları ve oturanlara ait sosyo-ekonomik bilgileri kayıt altına geçirmek için görüşmeler yapıldı. Sosyal anıtlar ile mahallelerin ve kampın çeşitli stratejik elemanlarının zihinsel haritalarının çıkarılması gibi, farklı yöntemler de uygulandı.


Kampın savaş öncesi düzenini elde etmek için yapılan araştırmalarda çıkarılan planlardan biri.

Böylece, UNRWA (Birleşmiş Milletler'in mülteci kaydı ve servis karşılama konusunda özelleşmiş bir birimi) savaşın ilerleyen zamanlarında kampın tekrar inşası için hazırlıklara başladığında NBRC önemli bir aktör olarak görüldü. Birleşmiş bir planlama-tasarım takım ortaklığı oluşturuldu.

Her konut sahibi, yıkılan evlerinin kat planlarının aynısını çizmeleri için davet edildi. Her odanın çizilmesi, bina büyüklüklerinin daha net bir şekilde değerlendirilmesine, varlık kayıtlarının girilmesine ve binaların mimari tipolojilerinin doğru anlaşılmasını sağladı.

Fiziksel çevre tanınmayacak biçimde yıkılırken halk, kampın katmanlarını, ilişkilerini ve varlıklarını tekrar inşa etmeyi başardı. Sürecin tümü, kadavranın parçalara ayrıldığı, analiz ve kayıt edildiği, tüm kamp gövdesinin sırlarını açığa çıkarttığı bir otopsiyi andırıyor. Bu, gelecekteki tasarım sürecinin temellerini oluşturdu.

Mekansal Sorunlar
1948'de 190.000 m2'lik Nahr el Bared'de sadece 3.000 mülteci yaşamaktaydı. 2006 savaşından sonra yoğunluk, 22.000 civarında mültecinin 1.700 binada yaşaması sonucu hektar başına 1.160 kişi ile inanılmaz bir düzeye ulaştı. Toplam alanın sadece %12'si inşa yapılaşmamıştı ve bu, 1,8 metrelik geniş koridorlardan oluşan sıkışık bir kamu alanı oluşturuyordu.

Bu koridorlara açılan pencereler 3-4 katlı binalara bakarken, binalar sırt sırta inşa edildiği için kamptaki birçok odanın hiç penceresi yoktu. Nahr el Bared'de halk, aşırı karanlık ve rutubetli, gün ışığının ve temiz havanın içeriye gün ortasında bile girmediği mekanlarda yaşıyordu.

Tasarım, Çalışma ve Konsept
Ana tasarım problemi, kamp sınırları içerisinde kalırken (Lübnan hükümeti tarafından şart koşulduğu gibi) açık alan yüzdesini arttırıp, aydınlatma ve havalandırma koşullarını iyileştirmekti. Bunu başarabilmek için, 1.700 arsanın her birinden alan eksilterek kamusal alana ekleme yapabilecek bir sistem yaratılması gerekti. Her binanın iz düşümü küçüldükçe, toplam inşa edilmiş yüzeyi, kat sayısı arttırılarak korundu. Bu sistemin hem çeşitli bina türlerinde uygulanırken tutarlılık göstermesi, hem de halk tarafından kabul edilmesi gerekiyordu.


Konsept kapsamında önerilen binaların görünüş çizimi.

Konsept tasarımı, önceki homojen ağ olan 1 - 1,8 metrelik koridorları iki çok farklı açık alan türüne dönüştürmeyi önerdi. Birincisi, eski şehir bloklarını daha büyük bloklarla birleştirip 4,5 metrelik geniş yaya yolları ile çevrelemekti. Eski koridorlar, yeni ve daha geniş blokların içerisinde saklanmış ancak, bloğu dik açılarla kesen açık alanlarla vurgulanmış ve tamamlanmış olacaktı. Cep olarak adlandırılan bu alanlar, her odaya gün ışığı girmesine yardımcı olurken her iki - üç ev arasında yarı kamusal alanlar yarattı.

Eski blokların yenileriyle birleştirilmesi birkaç faktöre bağlı. Birinci olarak, kavşak ve hiyerarşileri ile birlikte eski dolaşım örüntüleri vardı. Yeni mekansal nitelik farklı olmasına rağmen, kampın sokak sistemi göreceli olarak benzer kaldı. İkinci olarak, kampın sosyal yapısı, birleştirilen blokların Filistin kökenli aynı aile ve kasaba gruplarının parçası olmasını gerektirdi. Kampın sosyal mantığının korunması sayesinde, her kasabanın sosyal gelenekleri, anıları, farklı kişilikleri korundu ve geliştirildi. Nahr el Bared sakinleri hala 1948'de yerle bir edilmiş evlerini yuva olarak görüyorlar. Bu nedenle, geri dönmek ve hatırlamaları için güç verecek bir araç olacağından bu sosyal dokuyu sağlamakta ısrar ettiler.

Ayrıca eski blokların birleştirilmesi, eski blok morfolojileri baz alınarak yapıldı. Pazar ve ticari yollar gibi önemli stratejik elemanların, hiyerarşik anlamda üstünlüğe sahip olmaları için 4,5 metreden fazla genişliğe sahip kesitleri vardı. Plazalar, her mahallede bir kamusal alan sunmak için böyle aksların üzerine ve eski kamu binalarının önüne oturtuldu.


Filistinli ailelerin kampından savaş sonrası geriye kalanlar.
Kaynak: Guardian.co.uk

Müstakil konutlarda ise, eskiden söz konusu genişletilmiş aile binasında oturan tüm ailelere danışılarak bir tasarım yapıldı. Bu tasarım sürecinin en önemli özelliği ise aynı tasarım ekibi tarafından her mal sahibinin ihtiyaçlarına göre, çabuk, isteğe uyarlanmış ürünler veren bir sistem olmasıydı.

Kamusal alan özel saksılardan ve insanların günün farklı saatlerinde oturup sosyalleşebilecekleri oturma elemanlarından oluştu. Önceki kampın biçimini korumak ve hatırlamak için eski koridorun profilinin yeni sokak asfaltında izi kaydedildi.

Herhangi bir tamamen yıkılmış kentsel dokunun tekrar inşası, gelecek katmanların, anlamların ve biçimlerin görüneceği tuval, ilk fiziksel katman olan biçim ve anlamı yaratma amacını taşır. Mimarın mücadelesi, tamamen yok edilmiş içerikten, stratejik ve temel değerleri çıkartıp, ilk katmana yerleştirmektir. Bir anlamda mimar, detay ve objelerden çok anlam ve amaca önem veren bir arkeolog gibi davranır. Nahr el Bared'de kazıdan çıkartılan yıkıntılar toplum anlayışlarını ifade eden, onları asıl Filistin kasabalarına bağlayan ve geçici bir mülteci kampında toplum olarak kendi kimliklerini sağlayan sosyal ilişki ve mülteci konumlarıdır.

Çelişkili Bitişiklik
Savaş sonrası evini kaybeden 30.000 mülteciye tekrar ev sağlama ihtiyacına rağmen toplum bazlı bir ana planın hükümet tarafından onaylanması birkaç ay aldı. Bundan sonra da, resmi onaylar farklı hükümet enstitüleri tarafından yöneltilen itirazlar yüzünden sürekli ertelendi.

Bugün, savaş bittikten sonra iki yıldan fazladır mülteciler hala kamp inşaatının başlamasını bekliyor. Söz verilen kaynağın sadece %25'i teslim edilmiş durumda. Dahası, mücadelenin sona ermesine rağmen, kamp hala askeri zon olarak nitelendirilmekte. Dikenli tel ile çevrelenmiş alana sadece kontrol noktalarından, sadece asker tarafından onaylanmış izin belgeleri olanlar giriş yapabiliyor. Devamlı "askerileşme", Bakanlar Kurulu'nun kampın çevresinde bir askeri üs ve bir başka deniz üssü yapım kararı alması ile daha belirgin hale geldi.


Savaş öncesinde kamp.

Yeniden inşa önerisi, 1.

Yeniden inşa önerisi, 2.

Nahr el Bared iki çelişkili konseptin bir arada bulunması anlamına geliyor: Kampın kentsel mekanının arttırılmış askerileşmesi ve kampın yeni kentsel alanının halk tarafından geliştirilme çabaları. Aslında burada gerçekleştirilmiş olan, Orta Doğu'da az görülen bir sivil katılımın inşa edilmiş çevre kapsamında bir modeli. Bu, kesinlikle gümüş tepside sunulan bir ayrıcalık değil. Aksine, bu hakkı elde etmek halka çok fazla acı ve çabaya mal oldu. Kendi mekanlarını oluşturma hakkını elde etme süreci mimari üründen, toplumun kendi potansiyelini herhangi bir mimari yapının yapabileceğinden daha güçlü bir şekilde gösterdiği için daha önemli.

Geçiciliği yansıtacak bir mimari çözüm aramak sonuçsuz bir egzersiz, çünkü hiçbir mimari biçim bunu bir "çadır"dan daha iyi ifade edemez. Ancak bu kampın gerçek imajı sadece görsel değil, aynı zamanda mültecilerin kendi aralarında aktif uygulanmış, inanılmış ve algılanmış bir kavram.


Kaynak: Guardian.co.uk

Kampın mimarisi farklı görünecek olsa da, temel olarak aynı özellikleri taşıyor: Her zaman anlık, "tek kullanımlık" ve değiştirilebilir. Çünkü burada ve her yerde Filistinli mülteciler için "kalıcı" olan, reddedilen mekanları Filistin'e geri dönüş hakkı.

Bugün farklı olan, Filistin'i bilen ve orada yaşamış Filistinliler'in -60 yıl sonra- aramızda olmamaları. Bugün yaşayan Filistinliler'in, kendi ülkelerine ait "ikinci el" anıları var. Görgü tanıkları da yok olduktan sonra kamp, sadece 1948'de meydana gelen haksızlığın ve sürgünden geri dönüş umutları ile yaratılmasına yardım ettikleri mekanın sembolü olarak varlığını sürdürüyor.

Takvim
<<Haziran 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
    1 2 3 4 5
6 7 8 9 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30      
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.