İsrailli Global-Ofer ortaklığının kazandığı son ihale olan Galataport'ta Kuşadası Limanı ihalesinde olduğu gibi Kıyı Yasası'nın çiğnendiği ve ihalede usulsüzlük yapıldığı iddia edildi. Anavatan Partisi lideri Erkan Mumcu , AKP'den ve hükümetten Galataport ihalesi nedeniyle ayrıldığını ileri sürerek ''İhale yapılmasını istemem ipleri gerdi. Her adıma yasal kılıf uyduruldu'' dedi. İhalede üst üste imar skandalları yaşandığını söyleyen Mimarlar Odası Genel Başkanı Oktay Ekinci de ''Türkiye bir hukuk devleti ise bu proje gerçekleşemez'' diye konuştu.
Anavatan Partisi Genel Başkanı Mumcu, 3.5 milyon Avro ile Royal Konsorsiyum tarafından kazanılan Galataport ihalesiyle ilgili olarak Bugün gazetesine çarpıcı açıklamalar yaptı. Mumcu, ihale yönteminin 49 yıllığına değil havaalanlarında olduğu gibi 10 yıllık kiralama biçiminde olması gerektiğini bildirdi.
Galataport'un kendi projesi olduğunu, ancak ihale yapılmasını istemesinin hükümetle arasında iplerin gerilmesine neden olduğunu anlatan Mumcu, AKP'den bu nedenle ayrıldığını açıkladı. Hükümetin ihaleyle ilgili her adıma yasal kılıf uyduruğunu ileri süren Mumcu, şu görüşleri dile getirdi: ''Doğru yöntem 49 yıllık değil, havalimanlarında olduğu gibi 10 yıllık olmalıydı. Fakat burada daha da önemli olan, temmuz ayında Kıyı Yasası'nda yapılan değişikliktir. Bu değişiklikle imar planındaki her türlü düzenleme ve değişiklik yetkisi Özelleştirme İdaresi Başkanlığı'na devredildi. Yani yerel yönetim ve bakanlıklar saf dışı bırakıldı. Ancak bu yasal değişiklikten ihaleye giren diğer grupların haberi var mıydı? Çünkü bu değişiklik, Galataport'un fiyatını katlayacak niteliktedir.''
İhaleyi kazanan Global-Ofer ortaklığının daha önce Başbakan Tayyip Erdoğan ile 2 kez görüştüğünü anlatan Mumcu, ''Kazanan grup burayı Hong Kong haline getirecek. Arada 2.1 milyar Avro fark olmasının sebebi budur. Proje iyi ama yöntem bu olmamalıydı. Vatandaşın gözünü boyayabilirler, benim gözümü asla. Gerçeğin ne olduğunu biliyorum, onun için benimle göz göze gelemezler'' dedi.
Galataport'ta üst üste imar skandalları yaşandığını söyleyen Mimarlar Odası Genel Başkanı Oktay Ekinci de birinci skandalın bu bölgedeki imar yetkilerinin belediyeden alınarak hükümete bağlanması olduğunu, böylece de hükümetin İstanbul halkının temsilcilerinin imar konusunda karar vermesi gereken bir arazide, karar yetkisini İstanbul'un elinden aldığını söyledi.
'Topbaş sessizce izliyor'
''Eğer Recep Tayyip Erdoğan belediye başkanı olsaydı hükümetin imar yetkisine el koymasına karşı kıyameti koparırdı'' diyen Ekinci, Kadir Topbaş 'ın ise gelişmeleri sessizce izlediğini, oysa yetkisi elinden alınmış bir belediye başkanı olarak bu el koyma yasasına İstanbul halkı adına dava açması gerektiğini vurguladı. İkinci skandalın hükümetin ele geçirdiği yetkiyle imar ulufesi dağıtması olduğunu kaydeden Ekinci, fiyatı yükseltenin de bu olduğuna dikkat çekti.
Üçüncü imar skandalının üç tane temel yasanın devre dışına çıkarılmasıyla yaşandığını belirten Mimarlar Odası Genel Başkanı Ekinci şöyle devam etti: ''Birincisi Kıyı Yasası'dır. Kıyı Yasası'na göre bu tür alanlar topluma açık kullanım alanları olarak düzenlenecek yerlerdir. Fakat hükümet, kıyıyı bu projeyle halka kapatmakta ve ranta feda etmektedir. İkincisi Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yasası'dır. Bu bölgede Tophane-i Amire vardır, tarihi Tophane Çeşmesi gibi kültür varlıkları vardır, İstanbul'un özgün siluetini tamamlayan eski binalar vardır. Bunların peyzaj etkisini ortadan kaldıracak bir proje, koruma yasasına göre mümkün olmadığı halde bu yasa çiğnenmektedir.''
'Gelişmeleri izliyoruz'
Mimarlar Odası olarak hükümetin bu ''kayırma yasası'' na dava açtıklarını kaydeden Oktay Ekinci, İstanbul şubesinin gelişmeleri yakından takip ettiğini belirtti. İhale şartnamesindeki hukuka ve şehircilik ilkelerine aykırı imar kayırmaları dolayısıyla ihale hakkında da dava açacaklarını söyleyen Oktay Ekinci, ''Türkiye bir hukuk devleti ise bu proje gerçekleşemez'' diye konuştu.
