Ramazan çadırı Müslümanların oruç tutarak geçirdikleri Ramazan ayında iftarlarını açmaları için şehirlerin belirli noktalarında belediyeler, dernek ve vakıflar ya da hayırsever kimseler tarafından finanse edilerek kurulan ve içinde bedava yemek dağıtılarak yenilen yer. Ramazan çadırları birer aşevi ya da imaret de sayılıyor.
Fotoğraf: Mert Veysel KibarGünümüzde Ramazan çadırlarına sık rastlansa da belediyeler aşevi faaliyetlerini sürdürüyorlar.
Geldikleri gibi GiderlerRamazan ayının 2009 senesinde yaz aylarına gelmesi nedeniyle belediyeler faaliyetlerini kapalı alanlara oranla açık havada gerçekleştirme eğiliminde. Sultanahmet, Eyüp, Ümraniye'de Geleneksel Türk Mimarisi dekoru önünde iftar veriliyor. Karagöz - Hacivat Ramazan denince akla gelen bir başka figür. Belediyelerin adeta yarış halinde oldukları çadırlarda klimalı çadır ile Bağcılar bir adım önde görünüyor.
Fotoğraf: Dilek ÖztürkGeçmişte Ramazan çadırlarının yerine hemen her külliyede bir imaret bulunurdu. Genel olarak dörtgen bir plan üzerine yapılan imaretlerde, ortada üstü açık bir avlu, avlunun çevresinde; mutfak, fırın, yemek odaları ve yöneticilerin odaları yer alırdı. İmaretleri oluşturan birimler, yerel ihtiyaçlara göre azaltılır ve çoğaltılırdı.
Günümüzde ise asma - germe membran sistemlere başvurulan bu geçici yapılar çelik strüktür sayesinde ayakta duruyor. Geçicilik bu sistemin yerleşmesinde en büyük etken oluyor. İmalat ve montaj süresinin kısalığı farklı bir yapı türünün tercih edilmesini engelliyor. Genellikle firmalardan kiralanan bu çadırlar ihtiyaç sonrası sökülüyor. Ekonomik krizin tüm dünyayı etkilediği bugünlerde, birikimler sadece bir ay hizmet veren bu mekanlara harcanıyor.
Bu çadırların süreli masraf kapısı olmasının yanı sıra kente getirdiği bazı yan etkiler de mevcut. Her yıl Ramazan ayında şehirlerin çeşitli toplanma noktalarında çadırlar kuruluyor. İstanbul'da toplam on meydanda ramazan çadırı konumlanıyor: Eminönü, Avcılar, Bakırköy, Kadıköy, Beşiktaş, Şişli, Şirinevler, Büyükçekmece, Aksaray ve Taksim Meydanları. Meydanların bu çadırlar tarafından işgal edilmesi beraberinde birçok tartışmayı gündeme getiriyor:
Çoğunluğu Sultanahmet`teki turizm işletmesi sahiplerininden oluşan Eminönü Platformu, tam bir sivil toplum örgütü örneği sunuyor. Platform, özellikle Tarihi yarımadayla ilgili sorunları belirleyip çözüm önerileri üretmesi ve bu önerilerini yerel yenetimler, ilgili kuruluşlar ve de basınla paylaşarak sorunların çözümü yönünde baskı grubu oluşturuyor. Platform üyelerinin geçen yıllardaki Ramazan Şenlikleri boyunca çektikleri fotoğraflardan oluşan bir "hatırat" hazırlıyor. Hijyen, temizlik, tarihi eserlere saygı gibi konulara fotoğraflarla dikkat çekmeye çalışan platformun amacı, bu yılki şenliklerde kötü görüntülerin yaşanmaması. Diğer bir amaçları da, Sultanahmet`i gündüz yabancı turistlerin kullandığını hatırlatmak.
Hem ibadet, hem gelenek özelliğini bir arada barındıran hatta farklı kültürlere mekan olan bu çadırların "işi" bitince sökülmeyip farklı işlevde karşımıza çıktığı örnekler de var:
Ramazan ayı boyunca oruçlarını iftar çadırlarına açmaya alışan İstanbullular bayram sonrası Taksim Meydanı`nda yine dev bir çadırla karşılaşıyor. Ancak bu kez kitap severleri doyuracak olan çadırda, o yıl çıkan tüm kitaplar büyük indirimlerle satışa sunuluyor. Çadırı ünlü yazarların katılacağı imza günleri renklendiriyor.
Ramazan çadırlarına alternatif bir çözüm de 2004 yılında - her yıl iftar çadırının kurulduğu yer tüpgeçit inşaat sahasının içinde kalınca - Üsküdar Belediyesi'nden gelmiş, iftar vapuru yapılmıştı (ikiyüz kişilik feribotta "erkekler, kadınlar ve aile salonu olmak üzere üç bölümde yemek dağıtılmıştı).
Belirli günlerde erzak dağıtmak, Ramazan çadırı açmak ya da açılışlara en ünlü santçıyı getirmek hiçbir şeye çözüm değil. Yapılan iyi niyetli hareketlerin sürekliliğini sağlayabilmek!
Ramazan Çadırları Yurtdışına TaştıTürkiye'yi ur gibi saran çadır kurma faaliyeti, yurtdışına da sıçramış durumda. New York, New Jersey, Priştine, Göteborg, Strasbourg bunlardan bazıları.
İstanbul Kültür Sanat Vakfı ile Cultures France`in ortaklaşa yürüttükleri, her iki ülkenin Dışişleri ve Kültür bakanlıklarının denetledikleri "Fransa`da Türk Mevsimi" organizasyonu 1 Temmuz`da başladı ve 31 Mart 2010`da sona erecek. Bu organizasyon kapsamında Ramazan ayının son günü olan 19 Eylül`de Paris`in ortasına bir de "iftar sofrası" kuruluyor. Ünlü Chatelet Tiyatrosu`nun bulunduğu Victoria Caddesi`ndeki açık alanda kurulacak iftar sofrasında, Ramazan`ın son iftar yemeği isteyen herkese ücretsiz ikram edilecek ve mönü Türk mutfağından oluşacak.