Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne üyelik müzakereleri için belirlenen 3 Ekim 2005 tarihi, yabancıların gayrimenkul alımlarına ve dolayısıyla beraberinde getireceği birçok konuyla da ilişkili. Birçok yabancı ve yatırımcı, turistik bölgelerde projelerine devam etmek için 3 Ekim’i bekliyor.
Yabancıların mülk satın almalarını kolaylaştıran yasanın iptaline rağmen teker teker arsaları imara açılan ve yabancı yatırımcıların projelere başladığı Alanya’daydık. Yabancıların gayrimenkul satın almaları ve bir turizm bölgesindeki etkileri hakkında Alanya Belediye Başkanı Av. Hasan Sipahioğlu ile görüştük. Sipahioğlu, yabancıların Türkiye’den konut almalarını ekonomik, fiziksel ve sosyal açıdan topluma ve kente katkısıyla destekliyor.
Alanya’daki yapılaşma her yıl farkedilir ölçekte artmaya devam ediyor. Yabancıların konut almalarının bunda etkisi var mı?
Yabancıya mülk satışı Alanya’daki inşaat sektörüne büyük bir ivme kazandırdı. Bunun bir değerlendirmesini yaparsak, istihdam anlamında iyi, ekonomik giriş açısından da iyi, ancak bu artışa paralel kentle ilgili insanların sosyal hayatlarını etkileyen alt ve üst yapıyı yapmazsak bunlar elimizde patlayan birer bombaya dönüşür. Onun için yerel yöneticiler, hatta hükümet –çünkü hükümetin de politikası istihdam yaratmak- tarafından yan tedbirler alınırsa ülke ve özellikle de Alanya için büyük bir ekonomik kaynak haline dönüşür.
Bu satılan mülklerin 20 – 30 bine yaklaştığı düşünülürse, bu sayı Alanya’daki sosyal hayatı da değiştirir, iş yerlerinin sürekliliğini sağlar ve sürekli turizmin de başlamasına sebep olur.
Alanya’nın altyapısı bu kadar istihdamı sağlayacak kadar yeterli mi?
Alanya’yı çevresiyle birlikte ele aldığımız zaman şu an yeterli değil. Öncelikle kanalizasyonların, drenajların ve su hizmetlerinin gitmesi lazım. Şu an merkezdeki altyapı durumuyla yabancıya mülk satış durumu birbirine paralel gidiyor. Ama Alanya çevresinde aynı şeyi söylememiz mümkün değil. Hükümetin yavaş yatırım hevesi var, genelde belediyelerin gayreti var. Ortaya çıkan rantın belli bir bölümünü altyapıya ayırıp değerlendirebilirlerse, bunlar sorun olarak karşımıza çıkmaz.
Burada birşeye daha dikkat çekmemiz lazım. Bunu “furya” olarak değerlendirip bugünü düşünmemek lazım. Buradaki en büyük sorumluluk yapsat yapanlar kadar mimarlarımızda da. Benim gördüğüm en büyük eksiklik, bir bütün içinde değerlendirdiğimiz zaman yapılarımızın kimlikli olmadığı. 50 sene sonra bu yapıların sanki tekrar yıkılıp yeniden yapılacakmış gibi düşünülmesi. Yapıya çevre düzeniyle birlikte, kendi geleneksel kimliklerimizi de yansıtmamız gerekiyor.
Yabancı satış firmaları var, işin asıl kaymağını yiyen. Her ne kadar müteahhitler ya da işi yapanlar para kazanıyor gibi görünse de, bu işi yurtdışında pazarlayan başka firmalar da var. O firmaların baskısıyla daha estetik yapılar ortaya çıkıyor.
Kaç senedir bu gelişimin etkisi bu şekilde gerçekleşiyor?
Önceden beri bu gelişim sürecini yaşıyorsak da son 3 senedir daha fazla yoğunlaştı.
Yasa çıkmadan satışlar başladı ve tapu almasalar da yabancılar gayrimenkul almaya devam ediyor. Yabancıların gayrimenkul alışlarını siz nasıl karşılıyorsunuz?
Yönetimin bir an önce bu kaosa son vermesi lazım. Aksi takdirde ekonomik gelir kapısı kapanır ve yarım kalan yapılar kente görsel kirlilik getirir. Bu nedenle Ekim ayında mutlaka yasanın çıkması gerekir.
Önemli ölçüde bir sermaye girişi var ve bu sınırlı değil. Devamında da bu yabancılar burada kalacak, yiyecek, içecek, tefrişini yapacak, harcamalar yapacak. Yurtdışından komşularını davet edecek. Avrupa’nın yaşam standartını buraya getirecek. Şu an Alanya’da hangi evin bir yabancının olduğunu söylemek çok kolay. Ya balkonu farklıdır, ya çiçeği farklıdır, gösterdiği özen farklıdır. Avrupa Birliği’nin önünü açan bir durum da buraya yerleşen ve ülkesine dönünce güzel şeyler anlatan yabancılardır.
Eski kanun yabancıların mülk satın almalarına ilişkin çok da fazla haklar içermiyordu, bu durum biraz abartıldı. Alanya’nın yabancılara mülk satışı ile bugüne kadar sağladığı gelir 600 milyar Dolar. Yıllık bu rakam 8 milyar Dolar, yani Türkiye’nin turizm gelirine eşit.
Yabancıların Alanya’yı tercih etme nedenleri daha çok nelerdir?
Ulaşım açısından çok rahat bir yer. Ücret ödemeden, denizden, güneşten faydalanabileceği bir ortam var. İnsanlarımız onlara sıcak, misafirperver ve sevimli geliyor. Buradan 50-60 bin Euro’ya bir villa sahibi olabiliyor –ki bu fiyata kendi ülkesinde kümes bile satın alamıyor-.
Avrupa’da şu an bir ikinci ev trendi var. Uçakla 1-2 saatte gidebileceği ülkelerden ikinci bir ev sahibi olmak oldukça popüler bir durum. İspanya o açıdan şu an doyuma ulaşan turistik yerlerden biri. Özellikle kurulan Mortgage Sistemi’nden sonra yaklaşık 130 milyar Dolar’a yakın bir giriş elde etmişler. Yakında Türkiye’ye de aynı şekilde yatırım gelmesi bekleniyor.
Bizim bir dezavantajımız var. Avrupa Birliği’ne uyumlu hukuksal altyapısı, özellikle bankacılık sektörü tam bir hüsran. Avrupalı emekli kendi ülkesindeki gibi buradan da kira öder gibi mülk almak istiyor. Bu durum İspanya’da var, bizde yok. Bizde bu sistem oturmadı, otursa da muhatap olarak Türk bankaları var. O yüzden 3 Ekim bizim için önemli bir süreç, önemli bir dönüm noktası.
Yabancıların gayrimenkul taleplerinden turizm merkezlerinin betonlaşmasına gelecek olursak, bununla ilgili sizin şikayetleriniz nelerdir? Buna nereye kadar dur diyebileceğiz, ya da nereye kadar doğayı ve yeşili koruyabileceğiz?
Bu konuda yasa çıkmadan önce peyzaj mimari projelerini zorunlu kılmıştık. Bu peyzaj çalışmalarıyla daha sevimli hale gelir. Bunlar da bir çözüm değil ama yeşille takviyelendiği zaman binalar anlam kazanıyor. Şu anki görüntü ürkütüyor.
Bunda insanlarımızın hırsları da söz konusu. 1,5 yıl önce belediye seçimleri oldu. Herkes emsali artıracağını söylüyordu. Biz direndik çünkü bu mevcut emsal bile çok fazla. Onu geriye çekme gibi bir şansımız yok. Bu haliyle muhafaza edip onu biraz çevreyle zenginleştirebilirsek daha sevimli yapı bloklarıyla karşılaşırız.
Kenti ve çevreyi nitelikli hale getiren çalışmalarınız var, gelecekteki projelerinizden biraz bahsedebilirmisiniz?
Kızılalan denilen bölgede yapılacak olan Kent Ormanı projemiz var. 1200 dönüm araziyi 2006 içinde hizmete sunacağız. Gezinti, piknik ve rekreasyon alanlarını içeren büyük bir düzenleme olacak. Kuzey’de 300 bin m2’lik alanda yine bir rekreasyon çalışmamız var.
Kent içinde, Sak Irmağı/Hacet Deresi projemiz var. Sağlı sollu rekreasyon alanlarının büyük bir kısmını tamamladık.
Yapıların fiziksel görünüşleriyle ilgili, belirlediğimiz bir renk skalası var. Yeni yapılan binalarda çatı ve peyzaj düzenlemesi zorunluluğu getirdik. Yapının fiziksel kullanımına ilişkin insanın hayatını kolaylaştıracak zorunlu kriterler getirdik.
Bu noktada mimarlara büyük görev düşüyor. Kendi bulundukları bölgede ya da yurtdışında yapılan örnekleri incelemelerinde fayda var. Mimarlar Odası’nın bunda örnek olması lazım.
Mimarlar Odası Alanya Şubesi’nin bu konudaki çalışmaları nasıl?
Bana göre çok aktif değil. Öncelikle kendi meslek örgütlerini bilinçlendirmesi ve eğitmesi lazım. Gerekirse kötü projeye vize vermemesi lazım. Her tarafı suçlamak kolay ama işin sahibi mimardır. Bunun arkasındaki güç de Mimarlar Odası. “Belediye onu istedi, bunu istedi” ye bakmayacaklar. Yanlışsa o projeyi düzgün hale getirecekler.
Alanya ve Alanya'daki Yapılaşmayı Gösteren Fotoğraf Galerisi
![]() | ![]() | ![]() |
![]() | ![]() | ![]() |
![]() | ![]() | ![]() |
![]() | ![]() | ![]() |
![]() | ![]() | ![]() |
![]() | ![]() | ![]() |
![]() | ![]() |