Kıbrıs, aslında güzel bir tatil adası. Buna rağmen Türkiye'de tatil yeri olarak ilk düşünülen yerler arasında değil. Bunda belki de basının kabahati büyük.Çünkü Kıbrıs, son birkaç yıldır, ünlülerin gittiği 'kumarhane' haberlerinden hatırlanıyor. Bu da imajını zedeliyor. Oysa Kıbrıs, Antalya ile yarışabilecek durumda. Hatta bazı sahilleri, koyları, oradan bile güzel. Tesislerinde de alternatif çok. Ve bir tatilci için, konfor kadar önemli olan fiyat konusunda da cazip; Türkiye'den yüzde 30 daha ucuz. Eğer Çayırova ile Bafra köyleri arasındaki 9 km'lik sahil bandına yapılan Bafra Tatil Köyü de tamamlanırsa Kıbrıs, dünyanın turizm yıldızı olacak.
Buna rağmen, Kıbrıslı İşletmeciler Türkiye'den yeteri kadar turist alamamaktan yakınıyor. Adanın bu imajını düzeltmek, burayı bir tatil destinasyonu haline getirmek isteyen Türkiye'nin en büyük tur şirketlerinden Prontotour, Kıbrıs turları başlatmaya karar verdi. Yönetim Kurulu Başkanı Ali Onaran, deniz, kum, güneş tatili turlarına kültürü de ekledi. Onaran, adanın tarihiyle de ilgi çekeceğini düşünüyor.
Kıbrıs'ı gezmek için mevsimin en uygun günleri. Yaz aylarının sıcak ve bunaltıcı havası geride kaldı. Şu sıra hava sıcaklığı 30 derece civarında seyrediyor. Denize girmek için ideal zaman. Geriye kalan zamanlarda ise ada tarihi ve kültürel zenginliklerini görmek mümkün.
Kıbrıs tarihi eserler yönünden zengin bir yer. Görülebilecek yerlerin başında Girne Kalesi ve Batık Gemi Müzesi geliyor. Kale, 7. yy'da Arap akınlarına karşı kentin korunması için yapılmış. 1489'dan sonra kaleyi kontrole alan Venedikliler, Osmanlı topçu saldırılarını göz önüne alarak yeniden inşaya girişmiş, ilave kuleler yapmış.
Beylerbeyi Köyü/Bellapais Manastırı: Bellapais ya da bugünkü adıyla Beylerbeyi, limon ve nar ağaçları arasında küçük bir Akdeniz köyü. Köye değer kazandıran Bellapais Manastırı'nın ilk sakinleri, Selahaddin Eyyubi'nin 1187'de Kudüs'ü ele geçirdiği dönemde adaya göç eden Augustinian Mezhebi rahipleriymiş. Osmanlılar adayı fethedince Manastır, Yunan Ortodoks Kilisesi'ne verilmiş.
Lala Mustafa Paşa Camii: 1312'de yapılan ve Akdeniz'in en güzel Gotik yapılarından olan Nicholas Katedrali, 1571'den beri cami. Katedralin giriş bölümünde yer alan tarihi cümbez ağacı 700 yıllık geçmişi ile Kıbrıs adasındaki en yaşlı canlı. Ağacın katedralin yapıldığı 1298'de dikildiği söyleniyor. Gövdesi 2,70 metreden sonra 7 dala ayrılıyor. Ağaç, yılda yedi kez meyve veriyor, ama gölgesi, bu meyvelerden daha hoş...
Otello Kalesi: 14'üncü yüzyılda Lüzinyanlar tarafından inşa edilen Othello Kalesi, Mağusa kentinin ana girişlerinden biri. Avlusunda bir kısmı Osmanlılara, bir kısmı İspanyollara ait toplar, demir ve taş gülleler bulunuyor. Kara Kapısı bir 'ravelin'le (yarım ay şeklindeki tabya) korunuyor.
Namık Kemal Zindanı ve Müzesi: "Vatan Yahut Silistre"nin 5 Nisan 1873'te İstanbul Gedik Paşa Tiyatrosu'nda oynanmasından sonra 9 Nisan 1873'te Kıbrıs'a sürülen Namık Kemal'in iki ya da üç gece alt kattaki küçük bir odada kaldığı söylenir. Ünlü şair sonra üst kata çıkarılmış; daha sonra da padişah tarafından affedilerek İstanbul'a geri dönmüştü.
Mavi Köşk (Kaçakçının Köşkü): Girne-Güzelyurt dağ yolu üzerinde, Ortadoğu Teknik Üniversitesi yakınlarındaki Çamlıbel köyünde, 1956 tarihli Mavi Köşk, Makarios'un avukatı ve Ortadoğu'nun en büyük silah tüccarı İtalyan asıllı Rum olan Pablo Pavilides'in evi. Pavilides, 1974 Kıbrıs çıkartmasından sonra bir kaçış tüneli de bulunan bu köşkten kaçmıştı. Burası bugün önemli bir ziyaret merkezi ve ibret müzesi. Köşk'te lüks eşyalar, değerli tablolar, aksesuarlar, perdeler bulunuyor. Köşkteki gizli dehlizler, gizli kasalar ve açıklanamayan sırlar buraya ilgiyi artırıyor.