Hayatının büyük bölümünü Topkapı Sarayı'nın başnakkaşlığıyla geçiren Hamit Üçer'in oğlu Dr. Kaya Üçer, en son babası tarafından 1965 yılında restore edilen Beyoğlu'ndaki Galata Mevlevihanesi'nin restorasyonunu yapıyor.
Kaya Üçer, babasının 52 yıl boyunca Topkapı Sarayı'nda başnakkaşlık yaptığını ifade ederek, 'Yani Topkapı Sarayı'nda en uzun kalan padişah Kanuni Sultan Süleyman 46 sene kaldı. Babam ondan bile daha uzun süre, rahmetli olana kadar Topkapı Sarayı'ndaydı' dedi. Mevlevihane restorasyonunun 13 Mart 2006'da kaybettiği babasının hayatında çok önemli bir yer kapladığına değinen Dr. Üçer, 'Babam hep anlatırdı. 'Hayatım boyunca hiç bir çalışmama imzamı atmadım. Bir yer hariç, orası da mevlevihanedir' derdi. Konya Mevlevihanesi'nin o zamanki müdürü çok ısrar etmiş 'Hamit usta bir imza at' diye. Ona istinaden buraya imza attığını söylerdi' diye konuştu.
En kapsamlı restorasyon
Mevlevihanenin kendisinden önceki son restorasyonunun babası Hamit Üçer'e ait olduğunu kaydeden Dr. Kaya Üçer, o tarihten beri ufak tefek onarımların haricinde hiç böylesine kapsamlı bir restorasyon yapılmadığını vurguladı. Galata Mevlevihanesi restorasyonunun, babasından sonra kendisine nasip olduğunu vurgulayan Üçer, 1982 yılında üniversite eğitimini alırken kalem işiyle ilgili doktora tezi hazırladığı sıralarda mevlevihaneye gelip inceleme yaptığını belirterek, 'Mesleğim baba mesleği. O zamanlarda buraya gelip babamın imzasını aradım ancak bulamadım' diye konuştu.
İmza attığı tek yer
Galata Mevlevihanesi'nin, ailesinde çok özel bir yerinin olduğunu anlatan Kaya Üçer, bunu şu sözlerle açıklıyor: 'Burası babamın bugüne kadar bildiğimiz ve gördüğümüz imza attığı tek yer. O yüzden bizim için çok özel bir yeri var. Şimdi bugüne kadar yaptığı işlere bakınca gerçekten mükemmele yakın iş çıkarmış. Mevlevihane'nin içine 'Barok' uygulama yapmış. Ama babamın sanatını görmek için bugün bile gelip bakanlar, 'Burada en az 200-300 yıllık bir çalışma var' diyor. Öyle bir tat vermiş babam. Biz de onu bozmamaya çalışıyoruz. Bu yüzden imzasını ilk buraya atmış olabilir.'
Babasının dini yönünün de çok kuvvetli olduğunu söyleyen Üçer, 'Bir de onlar zamanında dini duygularla da çalışıyorlar. Biliyorsunuz Allah'a adanan, Allah için yapılan işlerde kişinin kendi yoktur. Vücudu da yoktur, ruhu vardır. Bu sebeple hiçbir yere imza atmayan babam bir tek buraya imza atmış' diye konuştu.