İstanbul Belediye Başkanı Dr. Mimar Kadir Topbaş'tan bir davetiye geldi.

500 mimar, mühendis, şehir plancısı ve bilim adamının çalıştığı İstanbul Metropolitan Planlama ve Kentsel Tasarım Merkezi'nin tanıtımı..

Yıllardır 'kent boyutunda' planı olmayan İstanbul için çok önemli bir yenilik bu...

Hele hele, dünya ölçeğinde bir kent plan atelyesine sahip olmak..

'Avrupa'nın geleceğini en fazla etkileyecek şehir' olma vasfına sahip İstanbul adına çok önemli bir atılım.

Bugün İstanbul'daki her türlü problemin temel kaynağı 'plansızlık' kabul ediliyorsa -ki öyle- planlamaya geçiş son derece önemli.

İstanbul Metropolitan Planlama (İMP) ve Kentsel Tasarım Merkezi, mesleği mimarlık olan Başkan Kadir Topbaş'ın gözbebeği gibi..

Topbaş 'bundan böyle İstanbul'da bir karış plansız yer kalmaması için çabaladıklarını' söylüyor:

- İnanılmaz ama, İstanbul'un geçmiş, şimdiki, yakın veya uzak projeksiyonu ve planı yoktur!

Güncel bir konuya da parantez açıverdi Kadir Topbaş:

- Eğer İstanbul'un bir planı olabilseydi, bugün Göztepe Parkı'na cami yapalım mı, yapmayalım mı tartışması yaşanmazdı!

Bir uzlaşma noktası bulduklarını söylüyor Kadir Topbaş.

Geçmiş dönemlerdeki gibi 'hazırlayan-onayan-eleştiren-iptal ettiren' taraflar olmayacağını, tam anlamıyla konsensüs sağlanacağını belirtiyor.

Belediye Başkanı Topbaş, bir İstanbul sevdalısı, bir mimar olarak İMP'nin kurulmuş olmasından ötürü heyecanlı, çok mutlu.

Dünya hızla değişip gelişmekte olduğu için 'acele etmeden çabuk olmaktan' yana ve herkesin desteğini bekliyor.

Dün sabah Topbaş'ın davetine katılanlar sevinemiyor, kuşku duyuyorlardı.

İstanbul'un böylesi önemli bir planlama merkezine kavuşmasına sevinmeden önce 'Ankara'ya bakmaktan' yanaydılar.

Çünkü, Ankara'nın İstanbul'u rahat bırakmayacağına inananlar çoğunluktaydı.

İtirazların odağında özetle şu görüşler vardı:

- Yerel yönetimlerin yetkilerine her zaman tecavüz edebilen Ankara, İstanbul'un böylesi hayırlı bir iş yapmasına kolay kolay 'olur' vermez.

Başkan, Ankara'nın kendilerine karşı anlayışlı davrandığını örneklerle anlatmasına rağmen, toplantıya katılanların çoğunluğu Topbaş kadar iyimser değildi.

Özetle...

İstanbul için son derece hayırlı bir adım atıldı; Topbaş ve arkadaşlarını kutluyoruz ama içimizdeki 'Ankara uru' nedeniyle kutlamaya katılamıyoruz!

Bir süre daha izlemede kalmakta yarar var.